Document tradutor Francês
1,922 parallel translation
Bu evrakı bulmamı istemiştiniz.
Le document que tu m'avais demandé.
Burada tek bir belge var ve o da kripto-ucubeleri ile ilgili.
Il n'y a qu'un document là-dessus. C'est le dossier médical d'une kryptomonstre.
söylediğin yasal bir belge.
c'est un document officiel disant que tu ne peux pas poursuivre l'entreprise?
Belgelerin yazarını bulabilmek için bir bilgisayar programı kullanıyorlardı.
Ils se servent d'un logiciel d'analyse de document pour déterminer la paternité d'une oeuvre.
Bizimle yaptığın işbirliğini belgeleyen.
C'est un document qui reconnaît votre coopération et votre service.
İlk mektupta Papa'dan boşanması için izin istemiş ve kiminle isterse, hatta akrabalarıyla yatmış olsa bile evlenmek için izin istemiş.
Le premier document, demande au Pape de lui permettre, une fois divorcé, d'épouser toute femme de son choix... même celle qui lui serait normalement interdite en raison de relations antérieures avec un de ses parents!
Ya ikinci mektubu okudun mu?
Et le second document. L'avez-vous lu?
Şunu söylemek istiyorum ben hiç bir dilekçenin altına imzamı atmadım.
Milords, je tiens à préciser que, je n'ai jamais signé de mon nom pareil document.
Durum?
Document Zero!
Bu belgeye imza atmalısın.
Tu dois me signer ce document.
Okulda ders olarak gösterdiğini belgeleyen bir doküman var.
Il se sert de ce document depuis des années dans son école.
Bu anlaşmadan geriye kalacak tek kanıt çok gizli ve bulunması çok zor gizli bölüm denen bir yasal belgede saklıdır.
La seule preuve de cet arrangement est un document rare et prisé appelé une "dépo secrète".
Evet öyle olsa bile, elimde beni kovamayacaklarını yazan bir kağıt var
Même si ce n'était pas le cas, j'ai un document qui protège mon job.
Benim kovulmamla ilgili bir şey yazıyor mu?
Et il dit quoi ce document à mon propos?
- İmkansız. Sözleşme buna izin vermez.
Ce document est inattaquable.
Jordan'ın imzaldığı kağıt parçası umrumda değil.
Je me fiche du document que Jordan a signé.
Ford'dan bir tane evrak istedim.
J'ai envoyé une demande à Ford pour un document.
Tanığa sunacak belgeniz olmadığı müddetçe kürsüde kalın.
Á moins d'avoir un document à donner au témoin, veuillez rester derrière le lutrin.
Bu biraz zaman alacakmış, ama ilk bakışta onlar yeni bir mezar alacaklar.
{ \ pos ( 192,290 ) } qu'à première vue, le document est authentique.
Çeviren : pirate
DOCUMENT N ° USGX-8810-B467 CARTE NUMÉRIQUE SD OBSERVATIONS MULTIPLES DE L'AFFAIRE "CLOVERFIELD"
Bu, tahminen, neslini yok etmek için avlanmalarından bu yana bilenen son ayak izi.
Ce film est le dernier document montrant cette race de tigre.
Neden böyle önemli bir belgeyi daha önce getirmediniz?
Pourquoi avoir gardé secret un document si important?
Çok önemli bir belge, mahkemeye sunuldu ve sanık onu yazdığını reddetmedi.
C'est un document de poids pour le tribunal et l'accusé ne conteste pas qu'il l'a écrite.
Bu çok eski... daha yeni bir şey yok mu?
Ce document est bien vieux... vous n'avez rien de plus récent?
Dilekçede bu meydanın kamusal alan olduğu... ve bu yüzden dini şeylere alet edilemeyeceği yazıyor.
Ce document dit que cette place est un endroit public... et qu'il est donc inapproprié d'y placer des icônes religieuses.
Josh'la bir belgesel izlemiştik.
- J'ai vu ce document scientifique avec Josh.
Bu bir anlaşma. Bu bize "kanuna uymayan düşman savaşçıları ikna olana kadar sorgulama" hakkını veriyor.
Un document qui autorise l'utilisation de techniques d'interrogation, contre les ennemis déloyaux, extrêmement efficaces.
Üstünde adresiniz olan bir kimliğiniz yok mu?
Vous n'avez aucun document avec votre adresse?
Çantasına baksana.
Son porte-document.
- Sanırım bu benim çantam.
Je crois que c'est mon porte-document.
Bunu senin için hazırlama hakkına sahibim.
J'ai pris la liberté de vous préparer ce document.
Çekeceklerinizin çok değerli birer kanıt olacağından emin olun.
En tout cas soyez sûr que ce que vous filmez constituera un document de grande valeur.
Bu kanuni bir belge değil ki.
Ce n'est pas un document légal.
Buyurun, efendim. Bir eşleşme buldum.
Voilà, j'ai trouvé le document.
Fakat dökümanın köşesinde bir şekil var.
Mais il y a aussi une image dans le coin du document.
Yoksa şehrin esas sorunlarından önce Pezuela-Beltran olayının temizlenmesi için bekleyen evrakı imzaladın mı?
À moins que vous ayez signé le document que vous attendiez vous blanchissant pour l'affaire Pezuela-Beltran avant les primaires?
Geçici velayeti üzerime aldığıma dair bir belge imzaladım ayrıca 3,000 dolarlık çek var.
J'ai un document légal signé m'accordant la garde temporaire pendant son traitement. Et un chèque de 3 000 $.
Vic, evrakı imzaladın mı?
Vic, tu as signé ce document?
Hayatından uzak dur ve lanet belgeyi imzala.
Reste hors de sa vie et signe ce putain de document.
Federal bir belgenin sahtesini yapmak en az üç yıldan başlar.
Falsification de document fédéral. 3 ans au ballon, minimum.
Bu belge, Frampton için milyonlarca dolar değerinde.
Ce document pourrait valoir des millions de dollars à Frampton.
Belgeler burada.
Voici le document.
Bu standart bir itiraz belgesi.
C'est un document standard pour l'appel.
Bu belgeyi imzalayarak gereksiz arama ve yakalama hakkımdan feragat ettiğimi kabul ediyorum.
"Je consens, en signant ce document, à renoncer à mon droit me protégeant de fouilles et de saisies déraisonnables."
- Anlat. Loeb'un Frankfurt'tan getirdiği belgeleri analiz ettik.
- Après analyse du document ramené de Francfort par Loeb, nous avons compris que chaque ligne correspond à une affaire du FBI.
İçeri girerken verilenleri imzaladın, değil mi?
Tu as signé le document en entrant, non?
2 sene kadar önce yayınladığım madde köprüsü ile alakalı bir makalemi arıyordum.
Je cherchais un document que j'ai publié il y a deux ans, qui parlait d'un pont de matière.
İmzalamazsa herkese doğruyu söyleyeceğini söyle.
- C'est quoi? - Un document.
Bu durumu belgeleyecek herhangi bir şey var mı elinde?
Vous avez un document?
Ama böyle bir belgeyi kim yazacak?
Mais qui écrirait un tel document?
Değilim.
Il se trouve que je possède un document hautement confidentiel, prouvant que Luthor met le pays en danger. Je ne le suis pas.