English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ D ] / Dolandırıcı

Dolandırıcı tradutor Francês

3,103 parallel translation
Sen bir dolandırıcısın Bay Baptiste. Cinayette suç ortağısın.
Vous êtes un escroc et complice de meurtre.
Dolandırıcı olmanın gurur duyulacak bir yanı yok.
Pas besoin d'être fier d'être un tricheur.
Bir dolandırıcılık vakası nedeniyle arıyorum.
C'est au sujet d'une fraude.
Dolandırıcılık programı yok.
Impénétrable. Aucun programme viral.
Gelirler İdaresi'nden Forrest J. Ackerman, Elektronik Dolandırıcılık Soruşturma Birimi.
Ackerman, service du fisc, fraudes électroniques.
Ziggy Kuleska aşşağılığın tekiydi, kumarbaz ve dolandırıcıydı.
Ziggy était un salaud, un joueur, un escroc.
Tabi bunu bir dolandırıcıdan beklersin.
On s'attend à ça de la part d'un brigand.
Gerisiyse - Hepsi dolandırıcı
Quant aux autres Tous des escrocs
Dolandırıcı!
Escrocos!
Dolandırıcılık olduğunu düşünmüşümdür. Üstüne alınma.
J'ai toujours pensé que c'était une sorte d'une escroquerie.
Sen dolandırıcısın diyorum!
Je te traite de tricheur.
Uyuşturucu, dolandırıcılık ve gasp işlerini yürütüyor.
Il deale des médicaments, fraude et extorsion.
Bu bölgede görülmüş en büyük dolandırıcılık olayı. 15 YIL SONRA
C'est le plus grand cas de fraude que nous avons vu dans la région... 15 ANS PLUS TARD
Bir dolandırıcı olabileceği hiç aklına geldi mi?
T'est-il venu à l'esprit qu'elle pourrait être un imposteur?
O lanet bir dolandırıcı Willow!
C'est un foutu embobineur, Willow!
Her şeyde dolandırıcılığa karşı önlem alırım.
Non. Je suis très vigilent, et j'ai une alerte à la fraude pour tout.
Zamanında tutuklanmış, ama dolandırıcılıktan değil.
c'est Olivia Fisher.
O kısaca bir dolandırıcı.
Il est tout simplement une arnaque.
Bu çocuk bir dolandırıcı, üçkağıtçı ve sahtekardı.
Ce garçon était une arnaque, un fraudeur et un escroc.
Sadece sahtekârlar var dolandırıcılar var.
Il y a eu des fraudes, des escroqueries et des spectacles...
Sayın Yargıç, sanığın dolandırıcılıkla ilgili hatırı sayılır bir geçmişi olduğunu unutmayınız.
Votre Honneur remarquera que l'accusée a un lourd dossier de récidive.
O dolandırıcının teki William.
- C'est une usurpatrice.
Üzgünüm Rufus ama dolandırıcı bir oyuncunun evimde yaşıyor olmasının ve annemin hatırasını alçaltmasının iyi bir tarafını göremiyorum
Je suis désolé Rufus, mais je ne peux pas voir un côté positif d'une artiste-escroc vivant dans ma maison, avilissant la mémoire de ma mère.
Büyük müşteri listesi - dolandırıcı hükümet, istihbarat toplulukları, terörist hücreleri.
Grosse liste de clients... espions du gouvernement, services de renseignements, Cellules terroristes.
Mahkemenin prensi o yoldan çıkmış bir oteli çalmaya çalışan bir dolandırıcı değil.
C'est le prince. Pas un petit escroc qui essaie de voler un cendrier dans un hôtel.
Banka sizi dolandırıcılıkla suçlayacak.
La banque mettra le blâme sur vous.
Hali tavrı hiç hoş değildi, dolandırıcıya benziyordu.
Ouais, il a eu une mauvaise attitude, il se sentait comme un con.
O insanlarla birlikte yaptığınız şeye "dolandırıcılık" denir.
Ce que tu as fait avec ces gens, c'était de la fraude.
Ne de olsa, konuşanın kendisi dolandırıcı..
- Je suis démasquée.
O bir dolandırıcı değil.
Ce n'est pas un arnaqueur.
O dolandırıcının teki.
C'est un arnaqueur.
Hadi ordan, seni dolandırıcı.
Du vent, sale charlatan!
Dolandırıcılık konusunda iyi iş çıkarmışsınız.
Donc, vous faites marcher une belle arnaque tous les deux...
Janstar dolandırıcılığıyla bir ilgisi mi var?
Vous pensez que c'est lié à l'escroquerie de Janstar?
Dolandırıcıyı bin kilometreden tanırım. İmdat!
Je reconnais un escroc quand j'en vois un.
Sadece şunu söylemek için aramıştım. Memur beyler senin aslında dolandırıcılık yapmaya çalışmadığını senin sadece....
Je vous appelle pour vous dire... que les policiers m'ont dit qu'il n'y avait pas d'entourloupe...
Birleşik Devletler Avukatları buna dolandırıcılık amaçlı yapılmış bir komplo diyecekler.
Le procureur va appeler ça un complot d'acte frauduleux.
O kadar parayı elinde tutan bir yerin dolandırıcılık yaptığından emindim.
J'étais un lieu positif et rafler ce genre de liquide devrait être une escroquerie, mais..
Ve anlattığına göre Afgan dolandırıcılığı, Tom Shelby'e suç atmak, Jared Baker'ı öldürmek...
Et dans la sienne... L'arnaque en Afghanistan, accuser Tom Shelby, le meurtre Jared Baker...
Dolandırıcılık olayı, hepsi.
L'arnaque, tout.
Beni eline aldığına emin olduktan sonra bana dolandırıcılık konusunu anlattı inceleme raporuna temiz verirsem yarı yarıya pay vereceğini söyledi.
Une fois qu'elle était sûre qu'elle m'avez eu, elle m'a parlé de son arnaque, m'a offert 50 / 50 si je faisais en sorte que l'audit soit sans problème.
Uzun zamandır aileme karşı yapılan dolandırıcılık ve cinayet girişimleri.
Des années d'escroqueries et de meurtres à l'encontre de ma famille.
IMET birimi ile muhtemel dolandırıcılık ile ilgili konuştum- - yakın zamanda olacak, yada özel olarak ilginç bir şey yok.
J'ai parlé à l'unité de l'EIPMF à propos des supposées Cas de fraude de sécurités... rien d'imminent.
Ağ ve bilgisayar dolandırıcılığı nedeniyle FBI'la başı dertte.
Le FBI l'a inculpé pour plusieurs motifs de fraude électronique.
Dolandırıcılık.
Fraude.
Emlak dolandırıcılığı yapıyor.
Une escroquerie immobilière.
Yani benim bulduğum barakada yaşayan dolandırıcı da bizim yendiğimiz düşman gibi oluyor.
Donc l'escroc qui vivait dans la hutte que j'ai trouvé est... tu dirais, notre ennemi vaincu.
Sendikalardaki dolandırıcı müteahhitler.
Les entrepreneurs escrocs au sein des syndicats.
Ben tatile çıkarken dolandırılmış sıradan bir Amerikan vatandaşıyım o kadar. Bir uçağa tıkıldım ve buraya getirildim.
Un simple Américain qu'on a privé de vacances pour le larguer ici.
O zamanlardan hatırımda kalan tek şey ufaklığın çözülmüş bağcıklarla dolandığıydı.
Tout ce dont je me rappelle de cette époque, c'est ce petit gars qui courait partout ses chaussures pas attachées.
Sadece dolandırıcı değilsiniz Bay Harriman aynı zamanda katilsiniz.
Vous n'êtes pas qu'un escroc, mais un assassin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]