English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ D ] / Duane

Duane tradutor Francês

545 parallel translation
Bu Kuzey Dakota'dan Duane Howard'dı.
Duane Howard, North Dakota.
Duane Miller'ı kürsüye davet ediyoruz.
J'appelle Duane Miller á la barre.
"Katie Duane, Ohio doğumlu." Tarih yok.
"Katie Duane, née dans l'Ohio." Pas de date.
Duane.
Duane!
Onu da Duane kaptı.
Elle est à Duane.
Bilmiyorum. Duane'le sen yatılı okuldasınız.
Toi et Duane, tous les deux dans un meublé...
Seni seviyorum ama Duane'i de seviyorum. Hoşuna gitmese de.
Je t'aime, mais j'aime aussi Duane, même si ça ne te plaît pas.
Babam başardıysa, Duane de başarır.
Si papa a pu, Duane peut.
Tekdüzeliği çabuk keşfetmek istiyorsan, Duane'le evlen.
Si tu veux connaître la monotonie, épouse Duane.
Duane geliyor mu?
Duane vient?
Gelmek isterim, Lester. Duane'le başım derde girer ama.
J'aimerais y aller... mais je vais avoir du mal, avec Duane.
Çok seksisin, Duane.
Tu es si sexy, Duane.
Duane'i sevmediğimden değil, ama bu yaptığı magandalık.
Je ne dis rien contre Duane, mais ces ouvriers du pétrole...
Duane, seni arıyordum.
Duane, je te cherchais.
- Duane'in mi? - He?
Duane?
Duane'den haber aldın mı?
Des nouvelles de Duane?
Duane'e her zaman biraz aşık olacağım.
Je l'aimerai toujours un peu.
Duane'in orduya girdiğini duydum.
On me dit que Duane s'est engagé.
Duane'le ikiniz oynayalı sanki daha çok zaman önceydi.
Ça semble plus ancien, Duane et toi.
Duane'i geçen gün gördüm.
Je l'ai revu.
Duane burada mı?
Duane est ici?
" Duane Eddy'nin bir dostuyla yemek yiyeceksiniz dostu Duane'in parçalarını ıslıkla çalmak isteyecek.
" Vous déjeunerez avec un camarade de classe de Duane Eddy, qui insistera pour vous siffler quelques tubes de Duane.
Dün neredeydin, Duane?
Où étais-tu hier?
Geç kalıyorsun, Duane!
Et tu es en retard aujourd'hui, Duane.
- Harika.
- Ça va. Hé, Duane.
Kusura bakma, Duane...
- Ecoutez, je suis désolé, Duane.
Duane hakkında konuşmak istemiyorum.
- Je ne veux pas vous parler de Duane.
Duane değil, benim hakkımda konuşalım.
Très bien. Ne parlons pas de Duane. Parlons de moi.
Duane, yani Abdullah, Bill Duke ve Lonnie, lvan Dixon.
Duane... je veux dire, Abdullah... est Bill Duke. Lonnie, Ivan Dixon.
Bu da erkek kardeşim Duane.
Et mon frêre Duane.
Evet.
- Duane?
Bu Büyükannem.
- Ouais. Duane.
- Duane ve ben de nehir kenarına gittik.
- On est allé au bassin de radoub.
Şimdi gitmem gerek.
Je dois y aller, Duane, parce que...
- Olmaz. Duane götürür.
- Duane ira.
- Evet, Duane halleder.
Três bien.
Yaşlı bir kadın gibi davranma.
Ben oui, un seul. Pas la peine de t'affoler, Duane.
İstediğin her şeyi yiyebilirsin Duane. Et ve patates yiyebilirsin.
Tu peux prendre de la viande, des pommes de terre.
Duane bu işi sen hallet.
Duane, occupe-toi d'eux.
Sağ ön lastiğin inmiş Duane.
Le pneu avant droit est à plat.
- Duane Capps olduğu şüphesiz.
- Duane Capps!
Duane Capps ile ben çıkıyordum. Hiç vakti olmadı.
Je sortais avec lui, il aurait jamais eu le temps.
Duane Bendix'i çağırıyoruz.
Nous appelons Duane Bendix.
Duane Bendix de kim?
Qui est-ce?
- Dwayne.
- Duane.
Ben Dwayne.
Je m'appelle Duane.
Duane Miller.
Duane Miller.
- Duane?
Duane, je veux vous parler.
Duane,
Duane...
Merhaba, Duane.
Alvy. Hé, Duane, comment ça va?
Bak Duane, çok çeşit var.
Ils ont un grand choix.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]