English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ D ] / Dudaklar

Dudaklar tradutor Francês

3,840 parallel translation
Sadece dudaklarını avlunun öteki ucundan bile görebilmeye alışık değiliz.
On n'est pas habitué à voir tes lèvres dans toute la cour.
Kız görüyor olsaydı bu dudakları öperdi.
Si elle n'avait pas été aveugle, elle aurait emballé ça.
Dilimi yuttum, dudaklarım acıyor.
Ma bouche est enflée, mes lèvres sont sèches.
Yani hiçbir yere gitmiyorum. taa ki onun o güzel tatlı dudaklarından duymadıkça.
Je n'irai nulle part avant de l'avoir entendu de ses délicates lèvres plissées.
Dudaklarından kaynaklanıyor.
C'est tes lèvres.
Boynunu mu öptü, dudaklarını mı? - Crosby, lütfen sadece- -
Dans le cou ou sur la bouche?
Bu hikayeyi çok sevecek. Onu evine kadar geçirmeni ve merdivenlerdeyken tahrik ol ya da olma dudaklarının nasıl yumuşak olduğunu öğrendiğini.
Tu lui expliques pourquoi t'étais chez elle, que ses lèvres sont douces et que ça t'a réveillé en bas.
- Dudaklarından? - Evet.
Sur la bouche?
Aman Tanrım. Dudakların.
- Oh mon dieu... tes lèvres.
Dudakların hareket ediyordu, ama tüm konuşmayı eggnog yapıyordu.
Tes lèvres bougeaient, mais le lait de poule parlait.
- Dudaklarım mühürlü.
Mes lèvres sont scéllées. Oh, allez.
Döndüğümüz gece ilk defa dudaklarımızdan öpüştük.
La nuit de notre retour, on s'est embrassés sur la bouche pour la première fois.
Bir saniye gerçekten de bir geleceğimiz olabilir beklentisi taşırken ertesi saniye, seni Nolan Ross'la dudaklarını kilitli şekilde yakalıyorum.
Je pensais qu'on avait un avenir et je te vois embrasser Nolan Ross.
Bir ; eğer bir baba sana okulun nasıl gittiğini sorarsa asla dudaklarını ısırıp, saçını savurarak "Bence ikimiz de burada okuldan bahsetmediğimizi biliyoruz." deme.
Si le père demande si ça va à l'école, mords pas ta lèvre en te recoiffant, et en disant "vous ne me parlez pas de l'école".
Sonra onun dudaklarına hafif bir öpücük kondurup iyi geceler dedim.
Et je lui ai donné un doux baiser sur les lèvres - et lui ai murmuré "bonne nuit". - Oui, ça aurait pu.
Bay Dunbar, dudaklarınızla 20 saniye boyunca zor anlar yaşattığınızı iddia ediyor.
Dunbar prétend que vous avez mis vos lèvres sur les siennes pendant environ 20 secondes.
Dudaklarının tadı nasıldı?
À quel doux nectar des dieux étaient ses lèvres?
Beni göreceğini düşlüyorum,.. ... titreyen dudaklar ve kapalı gözlerimle seni bekleyişimi.
Je rêve que tu me verras attendant les lèvres tremblantes et les yeux clos
Dudaklarımla, bunun için söz verdim.
Je le lui ai promis.
Bir partide çıka gelip, dudaklarımı bile sahiplendin.
Et tu t'es présentée à ma fête et tu as volé mes lèvres.
Bu mümkün olabilirdi ancak dudakları titriyor ve tırnakları da dibine kadar yenmiş.
Ce serait plausible si ses lèvres tremblaient pas et si elle se bouffait pas les ongles. Et ce sac!
Buraya gelip dudaklarını dudaklarıma değdirmeden yapabildiğin kadar yaklaş.
Approche tes lèvres le plus près possible des miennes sans les toucher.
Onu açıp, dudaklarına götürdü. Sonra da...
Il l'ouvre, la porte à ses lèvres et...
Dudaklarını kıçıma yapıştır ve kıçımı öp.
Tu vois mon cul, lèche-le, Embrasse-le.
- Dudaklarımda yeterince doğal kırmızı pigment bulunduğundan bana lazım değil.
- Moi, je possède beaucoup de pigments rouges dans mes lèvres donc je n'en ai pas vraiment besoin.
Dudaklarından başka her yerlerini oynatıyorlar.
Ils bougent tout sauf les lèvres.
Arada ben de dudaklarımı hareket ettirmesem iyi olacak.
Parfois, c'est moi qui devrais apprendre à me taire.
Ne cüretle o günahkâr dudaklarını bana sürersin?
Comment oses-tu mettre tes lèvres cruelles sur moi?
Harika dudaklarını münasip şekilde kaba etime dayayıp defalarca öpebilirsin!
Tu peux placer stratégiquement tes lèvres magnifiques sur mon postérieur... et l'embrasser sans t'arrêter!
Dudaklarını ısırırlar, ancak en azından diğer yerlerin güvende.
Ils vous mordent les lèvres, mais pas le reste du corps, au moins.
Vajina dudağını törpülüyorlar ve daha büyük dudaklarınız oluyor. Bunu yaptırdığımda sanki beynim gitmiş gibiydi. Bunu pleksiglasla kapatıp mezata çıkaracağım dedim.
Si vous avez des lèvres plus larges, et vous savez, quand je l'ai fait, c'était une évidence, j'allais les vendre aux enchères.
Dudaklarında mikrofon yanığı var resmen.
Elle a encore la trace du micro.
- Dudaklarını yalıyor - Kazanmaya hazır
Il se lèche les babines, il est prêt à tout
Gözlerinden akan ve dudaklarıyla soluduğu şey müzikti.
C'était une musique déversée par ses yeux, et respirer par ses lèvres.
Dudaklarına doğru götürüyorsun. Bu şekilde.
Tu dois le mettre sur tes lèvres comme ça...
Tabi o dudakların kime ait olduğundan rahatsız olmazsa.
Sait-elle seulement où tes lèvres ont traîné?
Ve çok güzel dudakların.
- Et de jolies lèvres. - Merci.
Neptün'ün dudakları aşkına, neyin peşindesin?
Par Neptune, que mijotez-vous?
Poseydon'un dudakları aşkına!
Par les lèvres de Poséidon!
- Bu dudaklar?
Et c'est lèvres...
Bu dudaklar kimin?
A qui sont ces lèvres?
Benim dudaklarım.
Ce sont mes lèvres.
Daha gideli saniyeler geçmişti ki geri geldi. ... ve parmaklarının vajinamı dudaklarını araladığını hissettim.
Il est sorti à peine quelques secondes, puis j'ai senti ses doigts ouvrir les lèvres de ma chatte.
Minik burnuna bak, şu dudaklarına bak.
Regarde son petit nez... Et ses belles petites lèvres Et c'est un sage.
Neden dudaklarını oynatmadın? Ardından bir şey gelirdi.
Si tu bougeais les lèvres, quelque chose en sortirait.
Pardon daha iyisini yaparım ama dudaklarım hala uyuşuk.
Je peux mieux faire. J'ai encore les levres engourdies.
Dudakların uyuşmuş olabilir.
Ce sont sans doute tes lèvres qui picotent.
Dudaklarını okuyamıyorum.
Tourne-toi que je voie tes lèvres bouger.
Dudakları, kullanılmadığı için yavaş yavaş birbirine yapışmış.
Inutilisées, ses lèvres se scellèrent lentement.
Ya Rab, aç dudaklarımı ağzım senin övgülerini duyursun.
dans ma bouche ta louange...
Dudaklarını yemeye devam et. Para için varım bu işte.
Je le fais juste pour le fric.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]