Dying tradutor Francês
36 parallel translation
Bahtsız ölenlerin, aşkları büyük olur.
No luck in dying, There'll be luck in love.
"It'll keep you lean Till your dying day"
Ça vous rendra mince Jusqu'à votre trépas
# Biliyorum ölüyorum ve isterdim dilenebilmek #
# I know that I am dying and I wish I could beg #
# İçinde öldüğüm rüyalar, her zaman en iyileriydi.
# The dreams in which l'm dying are the best l've ever had
- As I Lie Dying.
- "Tandis que j'agonise."
# Yaz bitti ve bütün çiçekler ölüyor
The summer s gone and all the flowers dying
And those hippies would have worn themşelves out dancing in the müd... Ve bu hippiler sacmaliklari büt, no, she had to revitalize their dying movement... by göing to North Vietnam and hümanızing the enemy.
Et ces hippies se seraient épuisés à danser dans la boue... mais, non, elle a décidé de revitaliser ce mouvement qui s'éteignait... en allant au nord Viêt-Nam et en humanisant l'ennemi!
* İzin ver sarılayım sana * * çünkü ölüyorum senin için * * kız, benimle sevişmen için *
So, just let me hold you close to me Cause l've been dying for you girl To make love to me
Ya da "I Lay Dying" daki Vardaman'ın ünlü cümlesi için.
Ou ce chapitre dans Tandis que j'agonise, celui des cinq mots où Vardaman dit,
# Doğduğumuz anda... # # Ölmeye başlamamızın?
Do we start dying ♪ the moment we are born...?
She's dying, Sherlock.
Elle est mourante, Sherlock.
She's dying... you machine!
Elle meurt... Tu es une machine!
* Hayallerinin öldüğü hissi geldiğinde *
♪ You feel your dreams are dying ♪
* Bilgisayar çökmeleri, ölmeleri, sahte hepsi *
♪ Fake computer crashes, dying ♪
Yatmış kahpe geberiyor...
Chanson : * charlotte the harlot lay dying * whoo!
* Göreceksin hayat buna değer *
♪ smile even though you re dying ♪
* Ağlıyorum uzun zamandır, ağlıyorum sürekli, ölüyorum uğruna *
l've been crying, l've been crying l've been dying over you
♪ Until my dying... ♪ Day...
♪ Jusqu'à la fin ♪ de mes jours... ♪ Soudainement le monde
İşte geldim, her gün 5, 6 ve 11'de yavaşça ölüyorum.
Here I am, slowly dying every day à 5 heures, 6 heures et 11 heures.
* Bir ruh *
♪ Afraid of dying ♪
♪ And all the flowers are dying
♪ Et que toutes les fleurs meurent
"Ölecekmişsin Gibi Yaşa" şarkısını biliyor musun?
Chéri, tu sais cette chanson country "Live Like You Were Dying"?
- Ne oluyor, ölüyor mu?
Qu'est-ce qui se passe? Dying.
Onun öldüğünü söylediler. They said he was dying.
Ils ont dit qu'il allait mourir.
Yani bu hastane yatağında olunca, "As I Lay Dying" in başkarakteri gibi hissettim. ... yatağında ölen o kadın ya da erkek gibi.
Dans ce lit d'hôpital, je me sens comme le personnage principal de Tandis que j'agonise tandis qu'il ou elle agonisait.
"Dying every moment..."
Mourir à chaque instant...
"Dying every moment, living for the moment."
Mourir à chaque instant, vivre pour le moment.
* "Get busy living, or get busy dying." "ya yaşamla meşgul ol ya da ölmekle"
J'étais déstabilisé.
Çeviri :
♪ You're not done dying
Dorukhan Aşkun
♪ You're not done dying
Çeviri : dejavu2008
♪ Oh, get me away from here, l'm dying ♪ Play me a song to set me free
Dad, why must you always talk about dying?
Pourquoi tu parles toujours de mort?