Dısı tradutor Francês
254,476 parallel translation
Richard, kısa süre önce, çalıntı bir şifreyle bizden çalmış olan bir şirketle, Endframe ile yarışa girdin.
Il n'y a pas si longtemps, tu angoissais d'utiliser un identifiant volé pour te mesurer à EndFrame, qui nous avait volés.
Taktik müdahale ekibimize yönlendirdim. İzninizle, Yagi antenleriyle fuar kısmını taratmak istiyorum, bu s...
J'ai appelé un groupe d'intervention et j'aimerais ratisser le hall avec des antennes Yagi...
Bütün işletim sistemini doksan saniyelik bir demoyu telefonda çalıştırabilmek için yeniden düzenledim.
J'ai dû rebâtir tout le système d'exploitation pour avoir une démo de 90 s qui tourne sur un téléphone.
Görevlerimi gönülsüzce yerine getireceğim ancak illegal ya da etik dışı bir şey yapmayacak ve yalan söylemeyeceğim.
Je ferai mon travail contre mon gré, mais je ne ferai rien d'illégal ni d'immoral et je ne mentirai pas.
Ekiplerime bir basın toplantısı düzenlemelerini ve bunu duyurmalarını istemiş olabilirim.
J'ai peut-être chargé mon service comm d'annoncer le retrait à la presse.
Yani, üzerinde kodumuz olan her sikik HooliPhone servis dışı olacak ve üzerlerinde kodumuz olmayan yenileriyle değiştirilecek.
Donc, chaque HooliPhone de notre réseau va être remplacé par un appareil qui n'aura pas notre code.
Anton şu an dış dünyadan kopuk halde mi?
Anton est coupé du monde extérieur?
Ancak ben Amerika'dan buraya, size bunun yanlış olduğunu kanıtlamak için geldim.
Mais... je suis venu d'Amérique et je vais vous prouver qu'il se trompe.
Jackson Hole rotamızın tamamen dışında.
Jackson Hole est un vrai détour.
Bayan S, bir mucize olduğunu söylemişti.
D'après Mme S, je suis une miraculée.
- Bu dikenli bir fare.
Il s'agit d'une souris épineuse.
Seni terk etmiyorum. Sadece... Çocukları görmeliyim ve ve tüm bunların dışında kim olduğumu bulmalıyım.
Je n'ai pas l'intention de te quitter, mais... il faut que je voie les enfants et que je trouve mon identité loin de tout ça.
Altın yumurta teorinin biraz gerçek dışı olduğu ortaya çıktı.
Alors, euh... il s'avère que ta théorie de l'œuf doré était un peu erronée.
Tamamen bu işin dışında kalabilir miydim yani?
J'aurais pu éviter tout ça?
Peşi sıra 20 Hint olsa?
Et 20 d'affilée?
Gerçekten çılgıncaymış.
Ça a l'air d'être l'hallu.
Belki lolipopu çok seviyordur ve hep altışar tane almaktan sıkılmıştır.
Il adore les sucettes et en a marre d'en tenir six à la fois?
Bu arada yanlış tercih yapmışsın.
D'ailleurs, tu t'es planté.
Yani çocuk doğarsa sorumluluk bende oluyor ama doğup doğmamasında söz hakkım yok.
D'accord, donc quand le bébé arrive, j'en suis responsable, mais j'ai pas le droit de décider s'il doit arriver.
Bence sen yalnız ve mutsuz olmaya bağımlısın.
Je crois que vous êtes accro au fait d'être seul et malheureux.
Kusura bakma, ellerim sıcak, demin bir buzağının kıçındaydı.
Excusez ma main chaude, elle était dans le derrière d'une génisse.
Küçük bir kasabada kürtaj olacak 23 yaşında bir kadının neler hissettiğini hayal etmeye çalış.
Essaie d'imaginer ce que c'est qu'être une femme de 23 ans dans un petit village et qui veut avorter.
Son sınıfta o playoff maçını kaybettiğimde biri su kulesine boyayla "Sikik Colt" yazmıştı.
Quand j'ai perdu ce match décisif, au lycée, on a tagué "Colt est un enculé" sur le château d'eau.
Gözaltına alındım. En iyi dostum sınır dışı edildi.
Je me suis fait arrêter, mon meilleur pote, expulser.
O kavga yüzünden Umberto sınır dışı mı edildi?
Et Umberto a été expulsé suite à ça?
Onu domates suyu, oksijenli su ve bulaşık deterjanı karışımına sokacaksın.
Il faut la tremper dans un bain de jus de tomates, d'eau oxygénée et de liquide vaisselle.
Babamın havalı bir bıyık yerine aptal bir sakal bırakmış hâli.
C'est mon père avec une barbe à la con au lieu d'une super moustache.
Sınır dışı ediliyor.
- On va l'expulser.
Keşke önce notu okusaymışım.
J'aurais d'abord dû lire ça.
Çoğu insan içkiye bakıyor, bense onun dışında her şeye.
La plupart des gens regardent l'alcool. Moi, je regarde ailleurs.
Mağazadan alınmış bir şeye benzemiyor.
Il ne vient sûrement pas d'une épicerie.
Dışarısı soğuk, şapkanı unutma.
Il fait froid dehors, n'oubliez pas votre chapeau.
Horoz'a önce kulübeyi verdin, şimdi de barda çalışıp bütün gün içebileceği bir iş mi veriyorsun?
D'abord, tu donnes le chalet à Rooster, et là, tu lui donnes un boulot où il pourra boire toute la journée?
Colt, senin için de aynısını yapardım ama ne işe ne de yaşayacak yere ihtiyacın var.
Colt, je ferais pareil pour toi, mais tu n'as ni besoin d'un boulot ni d'un endroit pour vivre.
Her lafımı onaylayacak mısın diye baktım.
Je vérifiais si vous étiez d'accord avec tout.
Ronald Reagan Kaliforniya'dan çıkan en iyi şeydi, dans eden kuru üzümler dışında tabii.
Ronald Reagan est la meilleure chose qui soit arrivée à la Californie, hormis les raisins secs dans la pub.
Önce Reagan'ı kötüledin, şimdi sıra Dük'e mi geldi?
D'abord vous attaquez Reagan, et maintenant Le Duke?
Bir ineğin götünden sicim çekmek seni mutlu ediyorsa anne olarak iyi bir iş çıkarmışım demektir.
Et si ça te rend heureux d'enlever de la corde du cul d'une vache... alors j'ai été une bonne mère.
Nasıl desem hani 17 yaşındayken yaz tatilinin ilk gününde ablanın esrar zulasını bulduğun zaman hissettiklerin gibi.
Comment dire, c'est comme quand tu as 17 ans, c'est le premier jour des vacances d'été, et tu viens juste de découvrir où ta sœur cache son herbe.
Birkaç gün sonra Albuquerque'de Bernalillo Kış Hasadı'nda çalacağım.
J'ai un concert à Albuquerque dans quelques jours, au festival d'hiver de Bernalillo.
Düğünde anneni konuşturmak dışında.
Mais j'empêcherais ta mère de parler au mariage.
Carter'a oy vermek dışında.
Sauf mon vote pour Carter.
Yardakçısı onları kese kağıdıyla kapamış. Tamam, her şeyi biz düşünemeyiz.
Son larbin les a couvertes de sacs plastiques.
Öylesine bir yetimhaneye yardım için, füze başlıklarını kovalamaya devam etti!
Batman ne s'est pas arrêté! Il a continué de poursuivre un camion plein d'ogives pour aider des orphelins!
Dışarıda bira yarışması varmış.
Bro'!
Pelerini ve olağan dışı göğüs uçları var. - Sen de, Van'in...
Il a une cape, des tétons pointus.
Dışarıya üç kez hışımla çıktın. Tahminimce konuşmak istersin?
Tu es sortie d'ici en colère trois fois, donc je suppose que tu veux parler?
Gerçekten Batman'in geçenlerde hapşırırken sırtını incitmiş orta yaşlı bir adama bakıp "Hey, işte yeni harika çocuk" demesini bekliyorsun?
Vous pensez que Batman va vous regarder, un homme d'âge moyen s'étant abîmé le dos en éternuant, et dire : "Voilà mon nouveau jeune prodige?"
Yanlış yolu seçmek iyi miymiş?
Tu regrettes d'avoir fait quelque chose?
Hikayelerini dinler gibi yapıyorum ve satış kredisi karşılığında düğün hediyesini iade ediyorum.
Je fais semblant de les écouter et je renvoie cette pierre à pizza pour avoir un bon d'achat.
Bu gece musibet Cumberland'ı ziyaret etti ve artık savaşçı olduklarını kanıtlayan erkekler tarafından mağlup edildi!
Cette nuit, le mal s'est introduit à Cumberland et il a été terrassé par des hommes qui se sont montrés dignes d'être guerriers.