Dıt tradutor Francês
59,360 parallel translation
Sürekli ikisi hakkında mal mal konuşan sensin.
T'arrêtes pas de dire des saloperies sur chacune d'entre elles.
Daha önce hiç aynı günü ufak tefek değişikliklerle tekrar tekrar yaşadığın hissine kapıldın mı?
Ça t'arrive d'avoir l'impression de vivre le même jour encore et encore. avec juste, genre, quelques petites différences?
Benimle konuşmak için izin alman gerekiyor mu?
T'as besoin d'une permission pour me parler?
Hatırlıyor musun, küçükken ahırdaki atları yürüyüşe çıkarırdın.
Tu te souviens quand t'étais petite. Tu montais à tour de rôle tous les chevaux de l'écurie pour qu'aucun d'eux ne se sente exclu.
Seni seviyorum çünkü sen sırf kötü öpüştüğümü söylediği için, bir hafta boyunca Jason Foster'ın evini tek başına tuvalet kağıdı ile kaplamış bir arkadaşsın.
Je t'aime parce que tu es le genre d'amie qui met du papier toilette sur la maison de Jason Foster pendant une semaine d'affilée, toute seule, juste parce qu'il a dit que j'embrassais mal.
Böyle konuşacak kadar yulaf lapası yemedin bu sabah.
T'as pas assez d'arguments pour rendre ça convaincant.
Kayıt dışıyım ben.
Je suis incognito.
- Tamam mı?
- D'accord? Je t'en prie.
Buradan gitmeliyiz, tamam mı?
D'accord? Tu vas t'en sortir.
Bak, paraya ihtiyacın olduğunu ikimiz de biliyoruz, tamam mı?
On sait tous les deux que t'as besoin d'argent.
Benden korkmana gerek yok, Paul.
T'as pas besoin d'avoir peur de moi, Paul.
Sana bir şans sundum. Ta ki sen o kapıyı açana kadar.
Je t'ai accordé une chance et puis t'as eu... la brillante idée d'ouvrir la porte.
Çatıya çıkmanın güvenli bir yolu var mı?
Y a-t-il un moyen sécuritaire d'atteindre le toit?
Covenant, yardıma ihtiyacımız var.
On t'entend. Covenant, on a besoin d'aide.
Bunca zaman bizler evlerimizde Şirin işlerimizle uğraşırken bir yerlerde başka Şirinler de varmış. Tıpkı bizler gibi.
Après tout ce temps, pendant qu'on s'occupait de nos affaires Schtroumpfantes chez nous, il y avait d'autres schtroumpfs quelque part, tout comme nous.
Sana bunu yapmamanı söylemiştim Orchid.
Je t'ai dit d'arrêter ça, Orchidée.
Tanrılar ne zamandan beri kalkana ihtiyaç duyuyor?
Depuis quand Dieu a-t-il besoin d'un bouclier?
- Ona gitmek ister misin?
- T'es d'accord?
Kayıt dışı söylüyorum. Polisin söylediğine göre USB belleğin üstünde Simon'ın parmak izi varmış.
Officieusement, la police m'a dit que les empreintes de Simon étaient présentes sur la clé USB et que pendant la fouille de l'appartement,
Şantaj işine bulaşmasan kimseyi bulmak zorunda kalmazdım.
Ben, j'aurais même pas eu besoin d'engager quelqu'un si tu ne t'étais pas lancé dans le chantage.
"Hayatı seç" 1980'lerdeki uyuşturucu karşıtı kampanyanın iyi niyetli sloganıydı.
"Choisis la vie" était un slogan d'une campagne antidrogue des années 1980.
Sen de biraz yalvarsaydın eve çırılçıplak dönmeyebilirdik.
Si t'avais eu un peu d'humilité, on rentrerait pas chez nous à poil.
Başka ne yazdın?
Qu'est-ce que t'as d'autre?
Utangaçlık sana yakışmıyor.
T'es pas une tapette d'habitude...
Dışarıdaki havayı gördün, değil mi?
T'as vu le temps qui fait dehors, n'est-ce pas?
Kayıt dışı bir iş.
Officieux.
Hayata küsmüş gibi davranma. Böyle kimseyi tavlayamazsın.
Arrête d'être si amer si tu veux t'envoyer en l'air.
Dışarıda ne yapacağız biz?
Que va-t-on faire?
Şu anda elindeki fırsat, çantayı dolaba koymak, hiçbir bok yapmamak, sonunda da hiç risk olmadan paranı almaktır.
L'opportunité qui t'est donnée, là, c'est de laisser ce sac dans le placard, de rien foutre d'autre, et d'empocher l'argent, sans prendre aucun risque, à la fin.
- Çünkü bu akşam dışarı çıktın.
- Parce que t'es sortie ce soir.
Birini tanıyınca içli dışlı oluyorsun.
Quand tu connais la personne, t'es extravertie.
Akıllı bir kadınsın.
T'es quelqu'un d'avisé.
- Seni içeri almıyoruz Eddie.
- T'es interdit d'entrée.
Tamam mı? Sana şunu söyleyeyim, bana anlattıklarını düşününce, kaybedersen buradan gitmelisin.
Et je dois t'avertir, d'après ce que tu m'as dit, que si tu perds, tu dois te barrer d'ici.
Başka ne söyledi?
Que t'a-t-il dit d'autre?
Charles sana neler anlattı bilmiyorum ama ben sandığın gibi biri değilim. Tamam mı?
J'ignore ce que Charles t'a mis dans la tête, mais je ne suis pas ce que tu crois, d'accord?
Bildiğin gibi okulun son günü, eminim bu çok hoşlarına gider ve alet de çalışmıyor yani...
C'est le dernier jour d'école, ils t'aimeraient mieux grâce à ça, et ça ne marche pas, alors...
Millet, hepinizin şunu etiketlemesini istiyorum, L-M-F-A O!
Tout le monde, faites tous hashtag P-T-D... R!
Yani günün ortasında kampüsün dışına çıkacağın gerçeğini görmezden gelmemi mi istiyorsun benden?
Alors tu veux que je t'aide à partir du campus en plein milieu de la journée?
İlk başta sana çok öfkelendim.
D'abord, je t'en voulais.
Dışarıda başka maymun var mı?
Y a-t-il d'autres personnes la-bas?
Geriye bakma! Birini bulana kadar durma!
Tu te retournes pas et t'arrêtes pas avant d'avoir trouvé quelqu'un.
Montclair'in, içeri girdiğiniz yer, bu bölge A'dır.
Montclair, c'est par là que t'es entré, c'est la zone A. Et maintenant, on en arrive à l'uniforme.
Sen şu an başlayacaksın ve bir şey görürsen, Biraz tuhaf, garip şeyler duyarsan, Bir şey yapmadan önce telefon ettidiğinden emin ol.
Si jamais tu vois quelque chose, t'entends quelque chose d'un peu bizarre, je veux que tu nous avertisses, mais avant que tu agisses.
Kapının dışında bir şeyler mi görüyorsun?
- T'as dit qu'il se passait quelque chose? Terminé.
Her zamanki işverenimle konuştum, Ve bu geceki küçük burun tıkanıklığı sonrasında, Şimdi bir bonus var.
J'ai parlé à notre employeur mutuel, et, après le petit accroc que nous avons vu, ils ont décidé d'émettre un bonus.
Ekibimizin burada yaptığı şey bir hiç için olmayacak.
Faudrait surtout pas que ce que l'équipe a fait ce soir n'ait servi à rien. T'es d'accord?
- Bir şey bulabildin mi?
T'as trouvé quelque chose d'intéressant?
Başka sorusu olan?
Y a-t-il d'autres questions?
Sen nerelisin?
T'es d'où?
Onu bir anlamda hatırlıyorsun.
Tu t'en souviens, d'une certaine façon.