English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ E ] / Eclipse

Eclipse tradutor Francês

777 parallel translation
Bilekleri Eclipse'inkilere benziyor diyebilirim.
Un peu le canon d'Éclipse, si vous voyez ce que je veux dire.
Bilekleri Eclipse'inkilere benziyor.
Un peu le Canon d'Eclipse, si vous voyez ce que je veux dire.
Benimkinin Eclipse'inkilre benzeyen bilekleri var.
Ben, le mien, il aurait plutôt le canon d'éclipse! Je sais pas si tu vois ce que je veux dire
- "L'Elisse" yi gördün mü?
Tu as vu "L'Eclipse"?
Thorpe, Reensie Bell'e bin ve gerisin geriye buradan uza.
Remonte sur le Peensie Bell et éclipse-toi.
HAYVANLAR SAVAŞI SANDOW'U GÖLGELEDİ
Sandow éclipsé par un combat de fauves
Cenaze arabası geçerken kaldırım kenarında duruyordu. Umarım saygısızlık eder gibi görünmem beyefendi ama bana kalırsa tüm ilgiyi amiralden kendisine çekmişti.
Quand le corbillard passait, sauf votre respect, elle a éclipsé l'amiral.
Sadece bu sahnede çok başarılı olacağımdan korkuyorsun.
Tu as peur que je t'éclipse. Moi...
Ama Amerika'lı denizcileri bilirdim. Oradan hemen uzaklaşmalıydım.
Mais à cause des marins américains, je me suis éclipsé.
O nasıl kaçıştı öyle yatağımdan?
Tu t'es peu aimablement éclipsé de mon lit.
Bence kesinlikle kafayı çekmeye gidiyor.
Je parie qu'il s'éclipse pour aller boire un verre.
Gölge buraya düştüğünde tutulma olur.
Quand l'ombre arrive ici, il y a une éclipse.
Beni serbest bırakmazsanız, sizin de sonunuz öyle olacak.
Et de toi et de toute ta tribu galeuse avant que cette lune ne s " éclipse.
Jacques Griselle'in iyiliği diğerlerini gölgede bırakıyor.
Les bonnes actions de Jacques Griselle ont éclipsé les autres.
Yeteneğinin, senin ayarında olmayanların gölgesinde kalmasına bu yüzden kızıyorum ya.
Et j'ai horreur de voir votre talent éclipsé par des hommes qui ne vous valent pas.
Her zamanki gibi kaçıyorsun.
- Ne mens pas. Tu t'es éclipsé comme d'habitude.
Diğerleri nasıl nasıl da bize imrenir ve kıskanırlardı. değil mi canım?
Tout le monde s'était éclipsé sans qu'on ne s'en rende compte.
12'sinde Ay tutulması var.
Il y a une éclipse de lune le 12.
Çocukluk çabuk geçer
Jeunesse s'éclipse
Sadece adet yerini bulsun diye vals yaparım....... sonra daha önemli işler için çekilirim.
Je valse un moment et je m'éclipse vers ce que j'aime.
Yahuda onu sattı. Peter yok saydı.
Judas s'est éclipsé, Pierre s'est renié.
Ay tutulduğu zaman kopartılmış...
Coupées pendant une éclipse de lune...
Ay tutulduğu zaman kopartılmış... bir Türk burnu... bir de Tatar dudağı atmalı.
Coupées pendant une éclipse de lune, Nez de Turc et lèvres de Tartare,
Yok oluyor.
Il s'éclipse.
Sonra da noelden beri onları görmedim.
Drôle de façon de leur rendre visite... après m'être éclipsé depuis Noël.
O katil kasabaya gelir gelmez, arka kapıdan çıkmış olacağım, şimşek hızıyla.
T'inquiète. Dès que ce meurtrier arrive je m'éclipse par la porte de service.
Dinle, ben gidebilir miyim?
Dis-moi, cela t'ennuie-t-il si je m'éclipse?
"4 şampiyonlar" geldi ve dostunu rehin alıp... sana pusu kurmak istiyorlar, kaçsan iyi olur!
Jin-Fa et ses hommes t'attendent, éclipse-toi.
Sıvışıp gidersem ve denersem ne kimseye zarar gelmiş olur ne de kimsenin özgürlüğünü almış olurum.
Ça ne fera de mal à personne, ça n'entrave aucune liberté si je m'éclipse pour aller essayer.
- En iyi bölüm burası!
" Je m'éclipse, car j'ai compris
Sahtekarlığın eski şahının, yalnızca maskesi düşmekle kalmadı, bir de... kendi hayatını yazan kişi tarafından gölgede bırakılmıştı... o ise bu durum karşısında cesaretini kırmadan... - evinde bir parti veriyordu. - Saat sekizde.
L'ex. empereur du faux démasqué puis éclipsé par son propre biographe, fait face et donne... une autre fête.
Cliff Irving bizden daha cesur olduğu kesin... ve eli de yatkın - hikaye uydurmaya tabii ki -. Ayrıca, itiraf etmeliyim ki onun hikayesi de... marslıların hikayesiyle kapışır.
Mais Clifford a été plus courageux que nous et son récit lui confère le titre de champion du Faux et éclipse mon histoire de Martiens!
Pre-Namib, oğlak dönencesindeki komşusu olan Kalahari'nin gölgesinde kalmıştır.
Le Pré-Namib est éclipsé par son voisin, le Kalahari.
Lord Randall hazretleri bir basamak aşağı iniyor.
Lord RandalI s'éclipse.
paketi bize ver ve bizde sizi rahat bırakalım paket bende
Donne le sac et on s'éclipse. Il est ici.
Her sefer dalgalar geldiğinde mola vermek istiyor.
A chaque belle vague, il s'éclipse.
Tutulmadan sonra güneşin tekrar belirmesi gece ortadan kaybolup sabah tekrar kendini göstermesi, Ay'ın yeni Ay'dan sonra tekrar hilâl halini alması, ölümlü atalarımız tarafından çok konuşulmuş olmalı.
Le retour du Soleil après une éclipse totale... sa renaissance après sa troublante absence de la nuit... l'apparition du croissant de lune après la nouvelle lune... sont tous des signes que nos ancêtres... voyaient comme une victoire sur la mort.
Belki de Güneş veya Ay'dan yola çıktı belki de bir Ay tutulması sırasında dünyanın ay üzerindeki... yuvarlak gölgesini farketti. Ya da belki uzaklaşan gemilerin.. en son direklerinin koybolmasından esinlendi....
Il raisonne peut-être par analogie avec la Lune ou le Soleil... ou note la courbure de l'ombre de la Terre pendant une éclipse lunaire... ou remarque que quand des bateaux partent... leur mât disparaît en dernier.
Ay tutulması sırasında dünyanın ay üzerindeki gölgesine bakarak güneşin dünyadan çok daha büyük olması gerektiğine ve çok uzakta olduğuna kanaat getirdi.
La taille de l'ombre terrestre sur la Lune lors d'une éclipse... lui indique que le Soleil doit être beaucoup plus grand que la Terre... et aussi très éloigné.
Fakat yıldızın ışığını bloke eden bir cisim koyarsak yapay bir tutulma oluşturup gezegeni görebiliriz.
Si on met quelque chose devant l'étoile... pour créer une éclipse, on devrait voir la planète.
- Güneş tutulması var.
Il y a une éclipse.
Eğer karanlık bölgede olmasaydık, merkeze ulaşabilirdik.
S'il n'y avait pas d'éclipse, nous pourrions appeler le Contrôle.
Karanlıktan çıkar çıkmaz, bu deneyinden dolayı seni üslerine şikayet edeceğim.
Après l'éclipse, je ferai un rapport sur votre incompétence colossale!
Tutulma bitiyor.
On arrive à la fin de l'éclipse.
Olağan kontrolleri yapmak istedik.
Vous venez de quitter l'éclipse et je prends contact selon la routine.
NASA'ya göre bugünkü güneş tutulmasi önemli bir şey değil.
Selon la NASA, cette éclipse solaire sans précédent n'a rien d'alarmant.
- Galiba bir tutulma.
Une éclipse.
Arka kapıdan gizlice kaçtık ve arabaya bindik.
Alors on s'est éclipsé et on a pris sa voiture.
Galan'ın yeşil ayı tutulduğunda Kodan donanması saldıracak.
Lors de l'éclipse de la lune verte de Galan, l'armada de Kodan vous envahira.
Tam ay tutulmasını görmek için ideal gece.
Une nuit idéale pour voir l'éclipse de lune!
Ay tutulmasını görmek istiyor musun?
Tu restes pour voir l'éclipse?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]