Eder tradutor Francês
32,884 parallel translation
Oh, Tanrım, hayır! Bu çok fazla fikir eder.
C'est trop d'idées.
Suçluluk hissi beynin neresine tezahür eder?
Où se manifeste la culpabilité dans le cerveau?
Eminim, Urdu'cam harika olmayabilir ama idare eder.
Quasiment, mon Urdu est un peu rouillé.
Bu ne kadar eder?
J'ai quoi, avec ça?
Bize bir dakika müsaade eder misin?
Je peux parler à Sarah?
Nikki Heat sizin güvenilir bir tanık olduğunuzu kabul eder miydi?
Est-ce que Nikki Heat penserait que vous êtes un témoin fiable?
- yemin eder misin?
- et rien d'autre que la vérité?
Genelde, duygusal açıdan bu kadar kayda değer bir olayda onur konuğu birkaç güzel laf eder.
Traditionnellement, pour une occasion aussi riche en émotions, le gracié prononce quelques mots bien choisis.
Zehir, 24 saatte etki eder.
Son poison agit en 24 heures.
İrlandalı gezginler nasıl dans eder biliyor musun?
Tu sais danser comme une nomade irlandaise?
Yuklememize yardim eder misiniz?
Vous venez nous aider à les charger?
Gregory bunu kabul eder mi?
Gregory accepterait?
Köyümüz gizli kalmaya devam eder ve sen de bir yere yerleşmiş olursun.
Notre village reste secret et tu t'installes enfin quelque part.
Arkadaşını aramasına yardım eder sonra da birlikte onun topluluğuna giderler. Nasıl bir yermiş görürüz.
L'aider à trouver son ami, puis les raccompagner jusqu'à leur groupe, histoire... de voir comment c'est.
Tatlım, sadece gidip... Benim için ziyaret eder misin?
Est-ce que tu veux bien aller le voir pour moi?
Birkaç saat sonra pes eder diye düşünmüştüm iki gün değil.
Je pensais qu'elle céderait rapidement, mais ça fait deux jours.
Buraya gelip dolaptaki çantaları taşımama yardım eder misin?
Tu peux me filer un coup de main avec des sacs au frigo?
- Sence daha ne kadar böyle devam eder?
Combien de temps peut-elle tenir?
Svetlana ya da V yardım eder diye düşündüm.
Svetlana ou V pourraient m'aider?
Çalıntı sayılmaz, külüstür 30 dolar anca eder.
C'est pas du vol si la caisse vaut à peine 30 $.
16 loko eder.
Ça fait 16 Loko.
Kamu Güveni İlkesi'ni apaçık ihlal eder bu.
Ce serait trahir la confiance du public.
Tamam da kutuyu sana teslim eder etmez platformu kurabileceğimizi söylemiştin.
On devait pouvoir créer la plateforme.
Richard, takdir eder misin bilmem ama aslında bir planım var.
Que vous en soyez conscient ou non, j'ai bel et bien un plan.
- İki ve üç, eder 23
- Deux plus trois égale 23
Bir dahakine Hawaii'de yaşayan birini taciz eder misin?
La prochaine fois, traumatise quelqu'un qui vit à Hawaï.
İzleyiciler onlardan nefret eder.
le public hait le métahumour.
Ayarlar bölümünü kontrol ettiğinde submit tuşuyla ilgili garip bir durum varsa bana haber eder misin?
Hey, quand tu regarderas les réglages, tu pourras me dire si il y a un truc chelou avec le bouton "envoi"?
Öyle yaparsak çalışanların özel emaillerini okuduğumuzu ifşa etmiş oluruz. Hooli'de kurmak için çok uğraştığım yenilikçiliğin özgür ve güvenilir ruhunu yok eder.
Agir voudrait dire qu'on admet que nous lisons les mails privés de nos employés ce que détruirait l'esprit de confiance et de liberté d'innover pour lequel j'ai travaillé dur ici à Hooli.
Her şeyden nefret eder o.
Il deteste tout.
Bize müsaade eder misin, böldün de?
Désolé, mais vous nous avez interrompus.
Moskova'ya uçuşlarımda bana hep Derrick Storm eşlik eder.
J'ai passé de nombreux vols pour Moscou avec Derrick Storm.
- Josh'ı sevdiğini itiraf eder etmez.
Dés que tu auras admis que tu aimes Josh.
Zaman en kudretli yaratıkları bile yok eder.
Le temps défait les créatures même les plus majestueuses.
Bazıları bu dünyanın çirkinliğini görmeyi tercih eder.
Certains ne voient que la laideur de ce monde.
Kaydu artık ihanet etmeden önce tereddüt eder.
Kaidu y réfléchira à deux fois avant de poursuivre.
Evet, bu çok güzel. Yani... bence bunu testereye tercih eder açıkçası.
Franchement, ça serait mieux que la tronçonneuse.
Bize bu tartışmada yardım eder misiniz?
Vous pouvez nous départager?
Ama önce Tracy ile birlikte dua eder misiniz?
Mais pourriez-vous prier avec Tracy avant?
Bazen kendime soruyorum : "Acaba onu ne mutlu eder?"
Je me demande ce qu'il faudrait pour te rendre heureux.
Bize yardım eder misiniz?
Vous pouvez nous aider?
Çünkü bu şehir her tür insanı kabul eder.
Cette ville accueille toutes sortes de personnes.
"Dinle, benim annem de beni bazen deli eder ama sonuçta o senin annen kardeşim."
" Écoute, ma mère me rend fou des fois, moi aussi, mais c'est ta madre, frérot.
Herhangi bir yardım bizi çok mutlu eder.
Un peu d'aide serait bienvenue.
Kara'nın önemini bir kenara atmıyorum ama DEO kaldığı yerden devam eder. Senden bile öncesine hatta.
Et bien avant toi.
Herkes bir şansı hak eder.
Tout le monde mérite une seconde chance.
Elizabeth kızını alıkoymaya devam eder.
Elizabeth continuera de retenir votre fille.
Hepsini yok eder.
À les éliminer.
Senin için kabul eder.
Elle acceptera, pour toi.
- Biraz müsaade eder misin lütfen?
Laissez-nous une minute.
Valencia nefret eder, değil mi bebeğim?
Hein, chérie?