Eldiven tradutor Francês
1,489 parallel translation
- Kanlı bir lastik eldiven.
Un gant taché de sang.
Eldiven incelenince istediğiniz sonuç çıktı mı?
Alors... vous avez trouvé à qui était le sang sur le gant?
Ya eldiven kullandıysa?
Et s'il portait des gants?
Eldivenler yanıp kül olmuş ve dış dokuya epey hasar vermiş. Lateks eldiven giyiyorlarmış.
Ils avaient des gants en latex.
Lil'e eldiven bırakacağım.
Je dépose des gants pour Lil.
Hiç eldiven takmaz mısın?
Tu ne portais pas de gants?
Eline çivi batırmamak için eldiven takmalısın veya pantolon giymelisin.
Si vous voulez la fixer vous-même, vous avez intérêt à mettre des gants ou un pantalon. Un pantalon, ça ferait pas de mal.
Tabii ki eldiven de lazım.
- On les prend tous
Orada eldiven bölümünde...
Va dans la boite des gants...
Eldiven taktım efendim.
Je portais des gants, monsieur.
Eldiven giydi, ayak izlerini işaretledi suç mahallini çevreledi...
Elle portait des gants, a marqué ses traces de pas et délimité la scène de crime...
- Niye eldiven takiyorsun?
Pourquoi vous mettez des gants de caoutchouc?
Birilerinin torpidoya eldiven koyduğunu bilmezdim.
Je ne connais personne qui y mette des gants.
O yüzden benzin alacağım zaman dirseğime kadar eldiven takarım.
- Je hais le soleil. - Abby. Donc quand je fais le plein, je mets des gants qui m'arrivent au coude.
Onun yüzden mi kan almak için eldiven taktın?
C'est pour ça que t'as mis des gants?
Artık bu itfaiyede kimse iç çamaşır, bot yada bir çift eldiven almak dışında alışverişe çıkmayacak.
Personne dans cette caserne ne sortira plus faire les courses, sauf pour s'acheter des slips, des bottes ou des putain de gants.
Eldiven tokuşturun.
Gants contre gants.
Bu en özeli. Adı eldiven.
Je l'appelle Le Gant.
Ve karşınızda hem yarı ağır sıklet, hem de ağır sıklette 21 maç yapıp yenilmeyen, 16'sını nakavtla kazanan iki defa eyalet Altın Eldiven ödülünü alan Bergen Buldoğu, New Jersey'in gururu ve İrlandalıların geleceğin dünya şampiyonu olarak umudu...
Voici le tenant de deux titres Golden Gloves, tant dans la division des poids moyens que celle des poids lourds, avec 21 victoires dont 16 par knock-out, le Bulldog de Bergen, la fierté du New Jersey et l'espoir des Irlandais en tant que futur champion mondial :
Kalemi tutarken muhtemelen eldiven giymiş.
Il a dû mettre des gants pour manipuler la lettre.
Eldiven mi giymiş?
Des gants?
Tamam, özel bir tür eldiven mi olmalı?
Des gants particuliers?
Dikkatli davrandım... Eldiven taktım.
J'ai mis des gants.
Eldiven takmadığım için mi?
Parce que je n'ai pas de gant?
İlaçlarken eldiven takmalısın. Biliyorsun, değil mi? - İstersen maske de var.
Tu devrais porter des gants pour ça.
Bir çift eldiven el.
Achetez des moufles.
Ne kolçak ne de eldiven.
Ce n'est pas un gant, ni une mouffle.
Ayrıca tel örgüyü tutabilmek için de bir çift eldiven.
Une paire de gants spéciaux pour installer le barbelé.
Şehvet ve günah, bir eldiven gibi oturur üzerimize.
Les vices, les penchants qui la délectent mieux
Laura altın eldiven şampiyonuyla bir round daha yapmamaya karar verdi.
Laura a décidé qu'elle ne voulait plus de son roi de la boxe.
Hiçbir şeye dokunma iznin yok. Bu eldiven de dahil!
T'as le droit de toucher à rien, même pas à ce gant!
Eldiven ve kaşkol için teşekkür ederiz.
Merci pour les gants et les écharpes.
Ayrıca naylonla eldiven de lazım. Bak onlar olmazsa olmaz.
Il me faut du plastique, et des gants.
O yüzden mi eldiven giyiyorsun?
C'est pour ça que tu portes ces gants?
Plastik eldiven aldım.
Des gants en caoutchouc.
Lucas, çivi tabancasının kulpunda reçine bazlı eldiven yapı bulduk.
Lucas, on a trouvé de l'huile pour gants à base de résine sur le manche de la cloueuse.
Hiç olmazsa fazladan bir çift eldiven bırak.
Tu peux au moins me laisser une paire de gants?
Hiç değilse fazladan bir çift eldiven bırak.?
Tu peux au moins me laisser une paire de gants?
Eldiven olmadan ellerini masanın üstüne koy.
Vos mains sur la table. Sans les gants.
Evet, ve eğer eldiven takıyorsan bunu kullanmak hayli güç olurdu.
Avec des gants, c'est pas facile à utiliser.
Katil eldiven takıyordu ve bu kapıdan çıktı.
Le tireur est parti par cette porte en portant des gants.
Koruyucu eldiven giymeyi unutma. Kanıtların bozulmasını istemeyiz.
Mettez des gants pour ne pas contaminer les preuves.
Heather'ın saçını yıkadın, kremledin. Hep yaptığın gibi. Ama bu sefer eldiven taktın.
Vous lui avez lavé les cheveux, puis appliqué la lotion comme d'habitude, sauf que là, vous portiez des gants.
Lastik eldiven takmadan bir başkasının klavyesine dokunmaz.
il met toujours des gants en plastique avant de toucher le clavier de quelqu'un.
Demek ki katilin kullandığı eldiven kayıp.
Il manque le gant du tueur.
Olay yerinden çaldığın eldiven nerede?
Où est le gant que t'as volé?
- Eldiven mi?
Le gant?
Eldiven veya başka bir şey giymek istemediğine emin misin?
- Tu veux un gant?
Ne eldiven nede başka bir kimyasal katkı oldukça doğaldır.
- Allô?
Kalbin kaplamış beni, eldiven gibi
Tu me combles chaque jour
- Elimde eldiven var.
Je peux voir vos papiers?