English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ E ] / Elek

Elek tradutor Francês

27 parallel translation
Burası iyice elek gibi olmuş. Paris'teki tüm bezleri toplasan bile buradaki deliklerin yarısını kapatamazsın.
Tous les rats de Paris ne suffiraient pas à boucher les trous.
Benimki elek gibi oldu artık.
Y a plus de trous dans ma veste que dans le gruyére.
Elek kutumuz ve suyumuzla birlikte altın aramaya gittiğimiz eski günler gibi değil hiçbir şey.
il n'y a longtemps... quand il était possible de laisser l'or, chaussure et eau.
Beynim elek gibi. Tüm bu şeyleri nasıl öğreniyorsun?
Comment fais-tu pour tout retenir?
Rogers altındaki Eyalet bölümü biz elek gibi sızdırıyor.
Le département d'État sous Rogers est troué comme une passoire.
Kürek ya da elek alma fikri benden çıkmadı.
Ne me dites pas d'acheter une pelle et un tamis.
Elek gibi hava kaçırır.
Il perdra ses réserves d'air comme une passoire.
Tamam. Elek nerede?
Où est la passoire?
Piç beni elek diye çağır!
- Ce salaud filtre mes appels.
Bize bir elek lazım.
Il nous faudra un tamis à farine.
Bilgi şimdi onlardan bir elek gibi sızıyor, değil mi?
n'est ce pas?
Kilise Meclisi'nin pek çok kolu bayındırlık işlerinde bu elek gibi işlemektedir.
Que la cure, ces divers bureaux, dévoués au public fonctionnent agissent comme un tamis.
Jeoloji laboratuvarının tam altındayız ve iğrenç elek sallama cihazlarını çalıştırıyorlar.
Nous sommes sous le labo de géologie et ils utilisent leur tamis.
Adı Hans Elek.
Du nom de Hans Elek.
Elek hiddetlendi, kafamın şurasına vurdu!
Elek s'est énervé, il m'a frappé sur le côté de la tête!
Elek'ın neler diyeceğine bağlı.
Tout dépend de ce que dira Elek.
Ethel Devery pastayı pişirir. Aşığı olan kasap Elek için.
Ethel Devery a fait le gateau pour Elek, le boucher, son amant
O yüzden Ethel Poughkeepsie'ye gidince Devery pastaya zehir koyar. Elek'i öldürme ve bunun suçunu karısına yıkma planı yapar.
Devery a empoisonné le gâteau, pensant tuer Elek et la faire accuser du crime.
Ardından Devery gidip pastayı Elek'e bırakır. Fakat Elek bir lokma bile yemez.
Devery a alors envoyé le gâteau à Elek, mais Elek ne l'a pas mangé.
- Elek gibi bir kafam var.
- La tête comme une passoire.
- Elek ne be?
C'est quoi un tamis?
Yaprakları elek gibi olur.
Les feuilles ressemblent à du papier de soie.
Bir elek gibi oksijen sızdırmaya devam ediyoruz.
On perd toujours de l'O ² comme une passoire.
- arabanı bulduk kurşunlardan elek gibi olmuş!
Elle était criblée de balles.
- Elek gibi.
C'est comme un tamis.
İhtiyar Ralph'ın hafızası elek gibidir.
Oui?
Bu elek neredeyse 100 yaşında.
À ce stade, ça n'augmentera pas beaucoup plus.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]