Eloise tradutor Francês
261 parallel translation
Eloise fikrini değiştirmeden binin artık!
"Monte avant qu'Éloïse ne change d'avis!"
Eloise savaşa gidemeyecek kadar yaşlı!
Éloïse est trop vieille pour partir à la guerre! "
Canım sıkılıyordu. - Kimse konuşmuyor, Opal ağlayıp duruyor. - Eloise, sus.
Personne à qui parler et Opal qui sanglote...
Eloise lütfen yukarı gel.
Eloïse, venez vous coucher.
"... bütün varlığımı sevgili karım Eloise Matthews'e bırakıyorum...
JE SOUSSIGNÉ CLYDE MATTHEWS LÈGUE TOUT À MA FEMME
Eloise'dan birkaç gümüş mücevher aldım.
- Impossible! J'ai acheté des bijoux en argent à Eloise et...
Eloise, aldığın paraya göre çok daha fazla paraya satıyor.
Eloise n'a rien qui puisse entamer ton cachet.
"Eloise" ve "Abelard" ile tanışmışsınız.
Oh, je vois que vous vous êtes présenté vous-même à Éloïse et Abélard.
Bu Eloise.
C'est Éloïse.
Mesela Eloise'e ne zaman söylesem ;
Eloise me disait :
Onu al da eve, Eloise'e götür!
- Tu les donneras à Eloise! - Attends un peu.
- Adım Kelly, Eloise Kelly.
- Je m'appelle Kelly... Eloïse Kelly...
Ben Kelly, Eloise Kelly.
- Eloïse Kelly.
Eloise.
Éloïse.
- Anlaştık, Eloise. - Eloise mi?
Affaire conclue, Éloïse.
Eloise, senin kocan ve benim karım hararetli bir sohbet halindeler.
Votre mari et ma femme sont en grande conversation.
Eloise insanlara kendilerini rahat hissettirmekte doğuştan yetenekli.
Eloise est très douée pour mettre les gens à l'aise.
Eloise, yeni araban nasılmış?
Et cette nouvelle voiture?
Eloise bu akşam eşiyle gurur duyacak mutlaka.
Eloise sera une fière épouse ce soir.
Eloise de öyle bir yaşa geldi ki...
Eloise est à l'âge...
Eloise işlerin çığırından çıkmasına izin vermeyecek kadar mantıklı bir kadındır.
Eloise est bien trop sensée pour faire une bêtise.
Tanrı aşkına, Eloise, neden?
Bon sang, Eloise! Mais pourquoi?
- Merhaba, Eloise.
Bonjour, Eloïse.
- Doğru, Eloise.
C'est exact, Eloïse.
Merhaba Eloise.
- Mme Lily est là?
Eloise blenderin içine bir Hershey çikolatası koymuştu, ben de içmiştim.
Eloise mettait des barres chocolatées dans le mixer et je les buvais.
Şunu söylemek isterim ki ; bu oyun annem, Eloise Fischer'ın anısına adanmıştır. Ve Edward Appleby'e.
Cette pièce est donc dédiée à la mémoire de ma mère, Eloïse Fischer... et à Edward Appleby,
Bebekliğinden beri, her yıl bugün annemle Meadow süslenip New York Plaza'da Eloise'ın portresinin altında çay içerler.
Chaque année, à cette date, depuis que tu es toute petite... maman et Meadow se pomponnent... et vont boire le thé au Plaza Hotel sous le portrait d'Eloise.
En iyi dostum izzy'yi kaybettikten sonra ve Eloise'i bulduktan sonra.
Quand j'ai perdu mon grand ami, Izzy, et... que j'ai trouvé Eloïse.
Eloise, insanın hayatını adayacağı türden biriydi.
Eloïse. Elle valait la peine qu'on vive... et qu'on meure pour elle.
Eloise'in ne olup olmadığının benim için bir önemi yoktu.
Quoi qu'Eloïse ait été ou non, peu m'importait.
Eloise Ashe.
Eloïse Ashe.
Birdenbire, bunun Eloise'le konuşmak için bir fırsat olduğunu fark ettim. Adımı öğrenmesini istiyordum.
- meurtre, mystère et agents spéciaux - mais soudain, j'ai su que je tenais ma chance de parler à Eloïse.
Eloise, tıpkı bir gölge gibi hareket ediyordu.
Eloïse bougeait comme une ombre. On pouvait presque voir à travers.
Aslında o çok özel dedektif Skinner'ın Elois'i tutuklamasından korkuyorum çünkü izzy ölmeden hemen önce Eloise onun yanındaydı ama...
Je m'inquiète pour l'Agent... l'Agent Spécial Skinner qui va interroger Eloïse, car elle a vu Izzy juste avant qu'il meure, mais...
Eloise Ashe. Bekleyin Bayan!
Eloïse Ashe.
Sonra Eloise geldi.
Et puis, Eloïse est arrivée.
Kimse Eloise'in nereye gittiğini ya da ne yaptığını bilmiyordu.
Personne ne savait où allait Eloïse, ni ce qu'elle faisait.
- Ama Eloise...
Mais Eloïse... - Viens.
Ne diyeceğim, Eloise'i de getirebilirsin.
Avec Eloïse, si tu veux.
Yani, Eloise'i senin için ayarlamadım mı?
Je t'ai amené Eloïse.
Ben de Eloise'in üzerine yıkarım.
Je peux épingler Eloïse.
O olmalı. - Eloise değildi.
Je l'arrêterai après le dîner.
Motorlar çalıştırılsın Eloise!
"Fais démarrer Éloïse!"
Hayatını Fransa için verdi!
" Ma pauvre Éloïse!
- Now, Eloise...
Voyons Eloïse!
- Eloise?
Eloïse?
Bu çok tuhaf gelebilir ama... Elois'le o vaziyette yan yana yatmak, annem beni ziyarete gelip aslında bir şeyim olmadığını söylediği o zamandan bu yana hayatımda geçirdiğim en güzel dakikalardı.
Ça peut sembler curieux, mais à part le moment où ma mère est venue me voir et m'a dit qu'elle trouvait que j'allais mieux, le fait d'avoir vécu cette situation en même temps qu'Eloïse
- Eloise yaptı.
Eloïse.
Ben yaptım.
Pas Eloïse.
Eloise değil.
Il t'a appris toutes tes citations.