English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ E ] / Emin değildim

Emin değildim tradutor Francês

1,120 parallel translation
Ve ben onların uyumlu olabileceklerinden pek de emin değildim.
Et je n'étais même pas sûre qu'ils s'entendraient.
Tırmalama mesafesinden uzak dur. - Miniğim, geldin. Mesajı aldığından emin değildim.
- Gare aux coups de griffes.
Fred, şu dakikaya kadar doğru adamı seçtiğimize emin değildim.
Je n'étais pas sûr d'avoir choisi le bon élément...
Daha kötüsünü bile icat ettiler. Ama ben doğuracağımdan emin değildim.
Je savais pas si j'allais te garder ou pas.
Nerede olduğumdan emin değildim.
Je ne savais pas où j'étais.
İmdat çağrısını gönderdiğimde, Atılgan'ın sektörde olduğunu biliyordum ama senin gelebileceğinden emin değildim.
Je savais que l'Enterprise n'était pas loin, mais j'ignorais si tu viendrais.
Vera'yı ne halde bulacağımdan emin değildim. Tabii neşesi pek yerinde değildi.
Je m'attendais à tout de la part de Vera, mais quand elle débarqua, elle pétait le feu.
Bunu yapabileceğimden emin değildim.
Je ne sais pas si j'aurais pu.
Geri geleceğinden emin değildim, ben de disketleri değiştirdim.
N'étant pas sûre de vous revoir, j'ai changé
Güzel. Daha önce Brooklyn'e hiç gelmedim. Seni bulabileceğimden emin değildim.
Je ne suis jamais venue à Brooklyn, j'avais peur de ne pas vous trouver.
Bundan emin değildim.
Ça, j'hésite.
Şu ana kadar, ikisi de olmadığından emin değildim.
S'il y a jamais eu rendez-vous...
- Yalnızca bildiğinden emin değildim.
Je croyais que tu le savais pas.
Başlarda senden emin değildim.
Au début, j'avais des doutes sur vous.
Emin değildim.
- Je n'en étais pas sûr.
Geleceğine emin değildim.
J'étais pas sûr que tu le ferais.
- İstediğine emin değildim.
- Je savais pas si tu le voulais.
Bir kaç gün öncesine kadar, emin değildim.
Je ne l'ai su qu'il y a quelques jours.
Şimdiye kadar hiçbir şey söylemedim,... çünkü emin değildim ve hala da emin değilim.
Je n'ai rien dit parce que je n'étais pas sûre. - Je ne suis pas encore sûre.
Emin değildim.
J'étais pas sûr.
Sağol, çünkü yazmak konusunda pek emin değildim.
Ça me touche. Je ne savais pas si je devais écrire...
Tabutu benim için mi hazırlıyordu... yoksa sadece iş getirdiğim için teşekkür mü ediyordu emin değildim.
J'étais pas vraiment sûr s'il préparait une boîte pour moi... ou s'il voulait juste dire merci pour le boulot.
Lanet olsun. Bu eski silahın ateş edeceğinden emin değildim.
Je savais pas que ce vieux pistolet pouvait encore servir.
Seninle konuşmadım çünkü anlamanı sağlayabileceğimden emin değildim.
Je n'ai rien dit car je ne sais pas si vous pouvez comprendre.
Gelene kadar ben de emin değildim.
Je n'en étais pas sûre non plus, jusqu'à ce que je vienne.
- Konuşmak istediğine emin değildim.
- J'ignorais si tu voulais en parler.
Emin değildim.
Je n'étais pas sûr.
Göreve hazırım. Sana daha önce sormadım çünkü göreve hazır olduğundan emin değildim.
A quoi ressemble un keethara une fois fini?
Geleceğinden emin değildim.
- Je n'étais pas sûr que vous viendriez.
Sana mesajlarımı ilettiklerinden emin değildim.
J'ignorais si tu avais eu mes messages.
Söylediklerinden emin değildim.
Je n'ai pas su trop quoi dire.
- Sana güveneceğimden emin değildim.
Agnieska, ne perds pas ton sens de l'humour. J'étais pas sûr de pouvoir encore te faire confiance.
— Emin değildim.
- Je n'en étais pas sûr.
Geri döneceğinden emin değildim.
Je savais pas si tu rentrais ce soir...
Ödemesi şöyle dursun, ortaya çıkacağından bile emin değildim.
Je ne savais pas s'il payerait ou même s'il se manifesterait.
Bahane sevişmekten hoşlandığına emin değildim.
Parce que je savais pas si tu aimerais jouer les tourtereaux.
Geçen haftaya kadar benim de bir şeyden haberim yoktu Bill. Ne yapacağımdan tam emin değildim.
Je ne savais rien avant la semaine dernière, et je ne savais pas quoi faire.
Bob aslında yüzde yüz emin değildim.
Bob, je n'étais pas décidé à 100 %, mais maintenant si.
Ben... neden böyle olduğumdan emin değildim.
J'ignore pourquoi.
Söyleyecek bir şey olduğundan emin değildim.
Il n'y avait pas grand-chose à dire.
- İşe yarayacağına emin değildim.
Je n'étais pas sûre que ça marcherait.
Yani, uyandığımda, seks yapıp yapmadığımdan emin değildim.
A mon réveil, je n'étais pas sûre d'avoir eu des relations sexuelles.
Hangisi Mary Angela emin değildim.
Je ne savais plus trop laquelle était Mary Angela. Je suis désolé.
Kâhinler aşkına, Odo, bir yaşam formu olduğundan bile emin değildim.
Par les Prophètes, je ne savais pas si vous étiez une forme de vie.
Ben de sizden emin değildim.
- Et moi non plus!
Kız kardeşin, seni tekrar gerçek dünyaya sokmaya çalışmasaydı, ne olacağından emin değildim.
Que serais-tu devenue si ta sœur ne t'avait pas forcée à sortir?
Burada ne bulabilirdim, emin değildim ama bu cinayet bana geçişi sağladı.
J'ignorais ce que je trouverais ici, mais mon meurtre m'y donnait accès.
- Evet, ama pek emin değildim.
- Oui et je n'étais pas sûr.
Geleceğinden emin değildim Elwood.
Je ne savais pas si tu viendrais, Elwood.
Geleceğini düşünmüştüm ama emin değildim.
Je savais que tu viendrais, mais je n'en étais pas sûr.
Kimden olduğundan emin değildim.
Je ne me tapais pas un type chaque soir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]