Emindim tradutor Francês
1,242 parallel translation
Kuzey sahillerindeki tüm güzel kızları tanıdığımdan emindim.
J'aurais juré connaître toutes les jolies filles du coin.
Senin geçmişte kadınlarına çok cömert olduğunu söyledim ve onun bir şekilde tazmin edileceğinden emindim.
Que tu t'étais toujours montré généreux avec les femmes, et que j'étais sûr qu'elle serait plus que dédommagée pour... bref.
Bu güzelliğin boşa gitmeyeceğine emindim.
j'étais sûre que vous n'étiez pas aussi belle pour rien.
Vreeland'lerden öcünü almak isteyeceğinden emindim.
J'étais sûr que vous auriez sauté sur l'occasion de vous venger des Vreeland.
Tek bildiğim, Kor kılıcı bulmak için yardımımı istediğinde, başaracağımızdan emindim.
Mais quand Kor m'a demandé de l'aider à trouver l'épée, je savais que nous réussirions.
Çalışmalarınızın, olan şeyleri açıklayacağından, emindim.
J'étais sûre que vous en étiez la cause.
Seni öldüreceklerinden emindim, Mulder.
Ils t'auraient tué, Mulder.
Birşey bulacağımdan emindim.
J'étais sûr de trouver quelque chose.
Şahit olduğum şeyi anlamak için büyüyene kadar beklemem gerektiğinden emindim.
Je sais qu'il m'a fallu attendre d'être bien plus âgée pour comprendre.
Oysa ben, birine karşı bir şeyler hissettiğinden emindim.
J'étais certaine que vous aviez quelqu'un en vue.
Evet, beyler... Parçalara ayrılacağınıza o kadar emindim ki.
Eh bien, j'étais sûr que vous alliez exploser.
Ama malın tadına baktığım için bundan kesinlikle emindim.
Mais j'étais confiant, car j'avais tâté de la marchandise.
Yani... Eğer damaya geri dönebilseydik kazanabileceğimden emindim.
Aux dames, j'aurais mes chances.
Senin de etkilendiğinden emindim.
Je pensais que ça te ferait plaisir.
Onu seveceğimden emindim, mektuplarından dolayı, ama bu kadar güzel olacağını tahmin etmiyordum.
J'étais sûr que je l'aimerais d'après ses lettres mais je ne m'attendais pas à de voir cette beauté
Aynı sahneyi bir yerde gördüğümden emindim.
Je savais que j'avais vu cette tête quelque part.
Yanlış gidebilecek her şeye kendimi hazırladığımdan, öylesine emindim ki.
J'étais sûre d'avoir paré à toute éventualité.
Çok emindim, Mulder.
J'en étais tellement sûre, Mulder.
Motelin parkında ikinizi arabada beraber gördüğüme emindim.
- L'homme à la cigarette, j'étais sûre de vous avoir vus tous les deux assis dans ta voiture, sur le parking.
Seni çözdüğüme çok... emindim... hiç kendimi çözmeyi merak etmediğim kadar.
J'étais si sûr de te connaître que je n'ai pas cherché à me connaître.
Ama bunun önemli olmadığını düşündüm... çünkü zamanla... onu sevebileceğime emindim.
Mais ça ne me semblait pas important. Parce que j'étais... certain que je finirais par l'aimer.
O adinin seni vurduğundan emindim.
Je croyais que cette ordure t'avait eue.
Bir sırrınız olduğuna emindim.
J'étais certain que vous aviez un secret.
O puştun bir yolunu bulup dirileceğinden emindim.
Je savais que ce salaud referait surface.
3. sınıfta, herkes beni deli sandı, ama öğretmenimizin Venüs'ten falan geldiğine emindim.
A l'école, on me traitait de fou mais je savais que la prof... venait de Vénus.
Doğduğunda özel biri olduğuna o kadar emindim ki öldüğünde jaguara dönüşüp Karayip sahillerinde koşacaktın.
Quand tu es né J'ai su que tu serais différent, qu'à ta mort tu deviendrais un jaguar et que tu parcourrais les plages de la Caraïbe.
Geleceğinizden emindim.
Je savais que vous viendriez.
Yürüyebileceğinden emindim.
Je savais que tu pouvais marcher.
- Beni öldüreceklerdi. Bundan emindim.
Ils allaient me tuer!
Yapacağımızdan emindim zaten.
Je savais que nous pouvions le faire!
Bu akşam olduğundan emindim.
J'étais sûr que c'était ce soir.
Bu koridorun kütüphaneye çıktığından emindim.
J'étais sûre que ça menait à la bibliothèque.
Onun aradığım kişi olduğuna emindim.
J'étais si sûr que c'était la bonne.
Onun aradığım kişi olduğuna o kadar emindim ki.
J'étais si sûre que c'était le bon.
Şey, yaya olduğundan emindim çünkü toplu taşıma ezikler için derdin.
Ou celle du bonhomme pour traverser la rue. - Oui. - Marge, tu me comprends vraiment.
Kes'in suratıma baktığı anda hissettiğim şeyleri tam olarak anladığından emindim.
J'étais sûr que Kes savait ce que je ressentais.
Ona hakim olduğundan emindim.
J'étais certain que vous l'aviez.
Bundan emindim.
Je le savais.
Ve o noktada kaybolduğumdan o kadar emindim ki.
J'étais sûr de m'être perdu.
Ama o gece geleceğine emindim.
J'étais pourtant sûre que tu viendrais, ce soir-là.
Dünyanın yarısını görebildiğime emindim.
J'étais sûre qu'on pouvait voir la moitié du monde.
Başladığına şahit oldum. O kadarından emindim.
J'avais vu le départ, j'en étais sûr.
New York'a geldiğim zaman başaracağımdan çok emindim.
Quand je suis arrivée à New York, j'étais sûre de réussir.
Ona aşık olduğundan emindim.
Je pensais que tu étais amoureuse.
Cesedi gördüğümde, onunki olduğuna emindim.
Quand j'ai vu le corps, j'ai cru que c'était lui.
Hayır. İlişkin olduğundan emindim. Hem de karımla.
Je savais que tu avais une aventure avec ma femme.
Bana bildiklerinin tamamını vermediğinden emindim.
J'étais sûr qu'elle ne me donnait pas tous les renseignements.
Ama Gregor, önemli bir geçmişimiz var, kusura bakmayacağından emindim.
On a tellement de souvenirs en commun, j'étais sûr que tu ne m'en voudrais pas.
ve onun babanı çok sevdiğinden emindim artık.
"Ce jour là, j'ai su qu'elle aimait ton père."
Sonunda seni bulduğumda, sana derinden aşık olacağıma emindim.
En te rencontrant, j'étais si persuadé...
Durumu tüm çıplaklığıyla göreceğinizden emindim zaten.
J'espérais que vous vous rendriez compte de la situation.