English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ E ] / Eminence

Eminence tradutor Francês

552 parallel translation
Ey yüceler yücesi, lütfen yapmayın!
" Ô Eminence, c'est impossible!
Kanton ve İnci Nehri misali.
L'eminence grise de Canton et de Pearl River.
Sizinle çok önemli bir meseleyi görüşmem gerekiyor. Kardinal Hazretleri, özellikle Roma'dan yardımcıları gönderdiler.
Son Eminence a envoyé exprès de Rome son délégué, Mgr de Filipis.
Başka bir yol bulmalıyız. Bu arada, hepsini Roma'ya Kardinal Hazretlerine götüreceğiz.
Nous allons porter le tout à Son Eminence à Rome.
Siz dönebilirsiniz, peder.
J'expliquerai à Son Eminence.
Kardinal Hazretleri saat beşte bizi bekliyor.
A 5 heures, Son Eminence nous attend. C'est vrai!
Oturunuz Muhterem Kardinal.
Asseyez-vous... Votre Eminence.
İçeri girin, Muhterem Kardinal.
Entrez, Votre Eminence.
Kahve alır mısınız, Muhterem Kardinal?
Du café, Votre Eminence?
Muhterem Kardinal.
Votre Eminence.
Siz zor bir adamsınız, Muhterem Kardinal.
Vous êtes impitoyable, Eminence.
Sizi biraz düşüncelerinizle baş başa bırakacağız Muhterem Kardinal.
Je vous laisse méditer tranquillement... Votre Eminence.
Kendini kanıtlamak için dünyanın takdirini çalan, balık kokan arka sokak batağının sefil çocuğu Muhterem Kardinal!
Son Eminence, le cardinal... dont on chantait les louanges... voulait oublier qu'il était le rejeton d'une catin!
Ama siz de acıkmışınızdır.
- Je n'en doute pas. - Viens. Entrez, Eminence!
Kardinal Hazretleri yine de sizi dinleyecek.
Son Eminence vous verra.
Size yönetmeni takdim etmeme izin verin.
Eminence, voici le réalisateur...
Guido, Kardinal hazretleri sizi bekliyor. Tekrarlıyorum.
Guido, Son Eminence t'attend.
Kardinal sizi bekliyor.
Je répète, Son Eminence t'attend!
Kardinal hazretleri mutlu değilim.
Vôtre Eminence, je ne suis pas heureux.
Beni de koyunlarından biri mi zannediyorsun, kutsal çoban?
Me prenez-vous pour une de vos ouailles, Eminence?
Kılığım böyle bir davete uygun değil efendim.
Ma tenue n'est pas de circonstance, votre Eminence.
İtibarı kapsamda olsa bile, sonucunu bekliyor.
Bien que Son Eminence soit satisfaite, elle attend des résultats.
- İtibarı tehlikede.
- Son Eminence, au téléphone.
Bir şeyler eksik gibi.
- Oh, Dieu! Oh, mon - Votre Éminence.! Cette table est nue. Il semble manquer quelque chose.
Piskopos, bu adam, Jean Valjean, sarı pasaportlu bir mahkûm.
Votre Éminence, cet homme est Jean Valjean, un détenu à passeport jaune.
Hayır efendim.
Non, Éminence.
Saygıdeğer Efendim, bu gece bizi ziyadesiyle şereflendirdiniz.
Votre présence nous honore, Éminence.
İnsanların ve Saygıdeğer Efendimizin ilgisine minnettarım.
J'apprécie l'intérêt du peuple... et le vôtre, Éminence.
Kuzeniniz ayrılmak için izin istiyor Majesteleri iyi geceler Efendim,.
Votre cousine vous prie de l'excuser. Votre Éminence... également.
Napolyon kendinden emin bir biçimde çiftliğin yönetimini ele aldı... ve şişko domuz Squiler'da, onun sadık yardımcısı ve asistanı oldu.
Napoléon pouvait prendre en charge la Ferme des animaux. Brille-Babil devint son éminence rose et son adjoint zélé.
Şayet sahipleri bu haram altını reddederse Kardinal Hazretleri'nin hayır işlerine bağışlamasını rica ediyorum.
"Au cas où le propriétaire " refuserait cet or maudit, " je supplie Son Eminence
Kardinaller Hazretleri size gelmemi salık verdiler. Anlayış gösterip bana yardım edeceğinizi söylediler.
Son Éminence, à laquelle je me suis adressée m'a conseillé cette démarche auprès de vous pour avoir de la compréhension et de l'aide.
Ona, bunu bana Kardinal Hazretleri'nin verdiklerini söyleyeceğim.
Je dirai avoir reçu la lettre par l'intermédiaire de son Éminence le Cardinal.
Kardinal Hazretleri bu küçük yalanı affedeceklerdir.
Son Éminence nous pardonnera bien ce petit mensonge.
- Elçiye araç gönderdiniz mi?
- Le ministre est là? - Pas encore. - Et son Éminence?
Bahçeye geçelim, hazretleri.
Venez au jardin, Éminence.
- İzin verin, hazretleri.
Permettez, Éminence.
Onun danışmanı uzakta görünür. sporcu ve puan daha sonraki sahnede..... bu şekilde düşündüm, Sonra gri bir çamaşır... ama Persil o kiri beyazlatır..'
Il renvoie d'un geste son conseiller et désigne l'athlète au public en déclarant : "Je croyais que mon éminence était grise, mais le sien a la blancheur Persil."
Rahatsız ettiğim için affedin Efendim.
Excusez-moi de vous importuner, Eminence.
Sayın meslektaşlarım...
Éminence,
Hazret bugünlerde öyle ışıldıyor ki, kesintiyi fark etmemiştir.
Avec toute cette lumière intérieure, Son Éminence rayonne. Il n'a peut-être pas remarqué la panne.
Sizin gücünüzün boyutlarını...
- Vous êtes l'éminence...
Sakashita Kapısı Olayı'ndan hayatta kalan Kojima ve ipuçlarını kovalayan Ohashi.
Kojima, un survivant de l'attentat contre Ando Nobumasa, et Ohashi, l'éminence grise du complot.
Bir dost, Ekselans.
Un ami, votre Éminence.
Teşekkürler, Ekselans.
Merci, votre Éminence.
Çok güzel, Ekselans.
Mais, tant que je suis en sous-vêtements, je crois que je préfère Anton. Très bien, votre Éminence.
Bir dost, Ekselans.
Un ami, Votre Éminence.
Lütfen, Ekselans.
Je vous en prie, Votre Éminence.
Ekselans lütfen bana bir şeyler anlatın.
Votre Éminence, dites-moi juste une chose.
Evet, Ekselans.
Oui, Votre Éminence.
Ekselansları'nın itibarı çok yüksek.
Son Excellence est une éminence.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]