Enorme tradutor Francês
10,374 parallel translation
- Şahane!
- Enorme!
Çok önemli bir şey oldu.
Il s'est passé un truc énorme.
Yani, hayır, onu bir mutfak robotuna koymayacağız ya da koca bir tavuk gibi etini kemiklerinden ayırmayacağız.
Donc non, on ne va pas la mettre dans un robot culinaire ou la désosser comme un énorme poulet.
Hatırlıyor musun, büyük bir fırtına vardı ve sen çok korkmuştun ve benimle yatmak istemiştin ve ben biraz tuhaf karşılamıştım ama sen benim kankamsın o yüzden evet demiştim ve sonra sen...
Tu te rappelles quand il y avait cet énorme orage, et que t'avais vraiment peur, et que t'as voulu te glisser dans mon lit, et je trouvais ça un peu bizarre, mais tu es mon petit frère, donc j'ai dis d'accord, et puis...
Ereksiyonu kocaman olmuş!
Il a une énorme érection!
Sana kocaman erekte olmuş gay kankan.
Il est ton frère gay qui a une énorme érection pour toi.
Neden oraya gidip kankanı incelemiyorsun?
Pourquoi tu ne viens pas ici et reluquer son énorme érection?
İlk olarak "Kankamı" incelemeyeceğim çünkü gay değilim.
Premièrement, je ne vais pas reluquer son énorme érection, parce que je ne suis pas gay,
Son büyük bir el kazandığımda ortaya attığım deste bu.
C'est ce que j'ai jeté la dernière fois j'ai gagné un énorme coup.
Muazzam IQ'n nazara alındığında, bir psikolog ile bir tıp doktoru arasındaki farkı tartışmak hiç aklıma gelmemişti.
En donnant ton énorme QI, je ne pense pas que cela soit nécessaire pour discuter de la différence entre un psychologue et un M.D.
Kayak tesisi hayata geçirilirse muazzam komisyon ücreti alacak bir avukat.
Un avocat qui, s'il se débrouille bien, va toucher une énorme commission si la station se monte.
Bu 4. aşamada bir astrositom.
Voici un énorme astrocytome de stade 4.
Bu çok büyük bir sorumluluk. Bana hakaret etmeyi bırakın.
C'est une responsabilité énorme, donc ne m'insultez pas.
Dirseğimi ittirip duran şişman bir kadınla işini anlatıp duran, iri yarı ve terli bir adamın arasına sıkıştım.
Je suis écraser à côté de cette grosse dame qui continu de me creuser le coude et cet énorme mec en sueur qui n'arrête pas de parler de son job.
İnanılmaz.
Énorme!
O yatakta ne kadar da kocaman görünüyorum, değil mi?
J'ai l'air énorme dans ce lit, non?
Bunu iyice düşünmek gerek.
C'est plutôt énorme.
Süperdi lan Victor!
C'était énorme, Victor!
Çünkü bugünümüzü demokrasiyi ve saygıyı Arjantin topraklarında yaşayan halkımız adına güvence altına almanın getirdiği büyük sorumluluğa sahibiz.
Car... nous avons tous l'énorme responsabilité d'assurer aujourd'hui et pour toujours la démocratie et le respect de la dignité humaine sur le sol argentin!
65 yaşında bir kadının kaybolmasından sonra çok büyük baskı altında kaldık.
On a une énorme pression suite à la disparition d'une femme de 65 ans.
Neden peki? Sizce de yüksek bir miktar değil mi?
C'est énorme, vous ne trouvez pas?
Tarihin gerçeklerini ve şeytani bir imparatorluğun saldırgan hareketlerini görmezden gelmek nükleer silah yarışına büyük bir yanlış anlaşılma demek kendinizi doğruyla yanlış, iyiyle kötü arasındaki mücadeleden kurtarmaya çalışmak demektir.
... d'ignorer les faits de l'histoire et les pulsions agressives d'un empire du mal, d'appeler simplement la course aux armements "un énorme malentendu", et ainsi vous retirer de la lutte entre le bien et le mal et le gentil et le méchant.
Çok fazlaymış.
C'est énorme.
Kullanıcılarımızın çoğu oyuncu bile değil. Ayrıca çok az personel gerektiriyor. Sana karşı dürüst olacağım.
Beaucoup de nos utilisateurs ne sont même pas des joueurs et on n'a même pas besoin de main-d'oeuvre, alors honnêtement, je pense que c'est une énorme erreur d'un point de vue commercial.
Büyük bir şeyler oluyor. Az önce bir Hundjager öldürdüm.
Un truc énorme se prépare.
Büyük bir dosya.
C'est un énorme fichier..
Bu muhteşem güçleri kendi zevkleri için topladılar.
Ils ont amassé un énorme pouvoir pour leur seul amusement...
Bak geri zekâlı! Geri zekâlı diyebilirim çünkü bahçıvanım da aynı böyle.
Écoute, attardé... et je peux dire "attardé" parce que mon jardinier en est un énorme.
Woodsman Barı mı?
- Le Bar Woodsman? - À Ferndale, Michigan, où un énorme trou vient soudainement de s'ouvrir. - J'étais là-bas hier soir.
Madam. Dışarı da büyük bir kalabalık var.
Madame, il y a une énorme foule à l'extérieur.
Otelde bekliyorum ve orada büyük kuyumcu toplantıları, sergiler ve standlar, binlerce ve binlerce dolar değerinde altın, gümüş ve elmas vardı.
Je séjournais dans cet hôtel et il y avait cette énorme convention de bijoutiers, étal et stand, avec des milliers de dollars en or, argent et diamants.
Tura katılan herkes kayalıklara çıkıp göle atlıyordu.
Tout le monde sautait de cette énorme, immense corniche dans le lac.
- Dur, ne? Evet, her yıl yapıyoruz. Çok büyük bir olay.
- Ouais, on fait ça tous les ans, c'est énorme et nous lui avions dit de t'inviter, mais...
Hayır ama şuradaki böcek gözlü sakallı tamir eder. Bir de nitro ekler böylece şehirde koca bir kedi gibi dolanmazsın.
Non, mais Beard McBoggeyes ici le fera, et il t'installera un réservoir d'azote pour que tu arrête de te trimbaler en ville comme une énorme lopette.
- Komisyonum çok büyük olacak.
Ma commission va être énorme!
Bir de gelecek büyük sahneler için heyecanlanıyorum.
En sachant qu'une énorme scène va arriver.
Bildiğin gibi Westgroup büyük bir şirket.
Vous savez, Westgroup est une énorme opération.
İleriye doğru kocaman bir adım.
Une énorme avancée. Un pas en avant.
- Evet, bir çift memenin üzerinden büyük miktarda kokain çekerken harika bir fotoğrafın var.
- Il y a un super cliché de toi sniffant un énorme rail de coke sur une paire de seins.
Bebeği ve onu kaçıranı bulmak için büyük bir arama operasyonu yapılacak.
Nous embauchons quelqu'un pour kidnapper leur gros bébé dégueulasse. Il y aura une énorme chasse à l'homme-slash-bébé.
Ölümünden iki hafta önce bir cenazeye aşırı pahalı bir çiçek yollamış.
Deux semaines avant de mourir, il a dépensé une énorme somme d'argent pour des fleurs pour des funérailles.
Kupür Kitabı Oklahoma'da Wagner yakınlarında dev bir yarık olduğunu söylüyor.
Les Livres de Coupures se sont éteints. Il y a une énorme crevasse près de Wagner, en Oklahoma.
Şekil değiştiricilerin hayatta kalmak için çok büyük miktarda besine ihtiyaçları var.
Les métamorphes ont besoin d'une énorme quantité de nourriture pour survivre.
Bu, devasa boyutlarda sıcak hava gerektirir.
Il nous faudrait une énorme quantité d'air chaud.
Ve bol miktarda büyü gerekti.
Et une énorme dose de magie.
Bu oda esasen büyük sihirli bir saatli bomba gibi.
En gros, cette pièce est une énorme bombe magique.
Kesin o, tamam.
C'est un énorme soulagement.
İstifa mı ediyorsun? Bunu yüzünüze vurmak istemezdim ama Charlie buradan kurtulayım diye bana yüklü bir çek yolladı.
Je ne voulais pas fourrer ton nez dedans, mais Charlie m'a envoyé un énorme chèque, donc je m'en vais.
- Harikaymış!
C'est énorme!
Başka bir şey, senin için resmen günah olur.
Le reste, pour toi, est un gâchis énorme.
Tamamen başka bir insandım. O zamanları hatırlayamamak, benim için daima muazzam bir lütuf olmuştu şimdiye kadar!
Avoir si peu de souvenirs de cette époque était pour moi un énorme soulagement, jusqu'à maintenant!