Enos tradutor Francês
123 parallel translation
Ne zaman öğreneceksin? İri ve Ufaklık Enos Burtette'ler bu oyunu her kamyoncuya yediriyorlar.
Le père et le fils Enos Burdette font ce pari avec tous les routiers.
- İri Enos'un dünyası altındandır.
- La parole d'Enos vaut de l'or.
Sadece hesabı İri Enos Burdette'ye göndermeleri için bir not bırak.
Mets un mot. Dis aux types d'envoyer la note à Enos Burdette père.
Ne kadar, Enos? 30 km. kadar mı?
Dans les 35 km, non?
Kavşağa kadar gitmiyor musun, Enos?
Tu vas au carrefour, Enos?
Ben Büyük Enos Burdette.
Je suis Grand Enos Burdette.
Bu da benim oğlum, Ufak Enos.
Voici mon fils, Petit Enos.
Bana Austin'in sorumluluğunu vereceğinizi biliyorum...
Si vous placez Enos Burdette au congrès d'Austin...
Enos Burdette, elimdeki son kuruşu harcamak zorunda kalsam bile, o koca kıçın vali koltuğunu ısıtamayacak.
Burdette, ton gros cul ne prendra pas place sur le fauteuil de gouverneur... même si je dois dépenser jusqu'à mon dernier sou pour m'en assurer!
İri ve Ufak Enos dışarıdalar ve 200,000 dolarları var.
Le grand et le petit Enos sont là, et ils ont 200000 $.
Ona parayı ver.
Donne-lui l'argent, Petit Enos.
Eğer şu İri Enos bu işi birkaç traktörcüye yaptırsaydı, eminim bizi ezip geçerlerdi.
Si Grand Enos envoyait son paquet au Texas... derrière un troupeau de mules, elles nous dépasseraient, à ce rythme-là.
Enos kamyona sığar demişti.
Enos a dit que ça entrerait dans un camion.
- Big Enos ne oldu?
- Et Grand Enos?
- Enos.
- Enos.
Yasa uygulama dünyasında yeni ne var, Enos?
Quoi de neuf, Enos?
Aman Tanrım. Enos, patron tüm o toprağı alıp ne yapacak?
Pourquoi Boss s'approprie nos terres?
Hayır ben Enos'um Bay Prickett.
C'est Enos, M. Prickett.
- Enos, ben Patron Hogg.
Enos, c'est Boss Hogg.
Patron, neden Enos'a nerede olduğumuzu söyledin?
Pourquoi vous lui dites où on est?
- Düklere söyleyen Enos olmuştu.
C'est Enos qui l'a dit aux Duke.
Dük oğlanlarına söyleyen Enos'tu.
C'est Enos qui l'a dit aux Duke.
Teşekkürler, Enos.
Merci, Enos.
Enos!
Enos.
Enos, seni salak, birisi arabamı mı aldı?
Bougre d'idiot, est-ce qu'on a déplacé ma voiture?
Başkan Garfıeld'ın suikastçısının cesedine $ 30,000 teklif eden adam Emniyet Amiri Enos Craig'e telgraf çekerek, Jesse Woodson James'in cesedi için 50,000 teklif etti.
L'homme qui avait offert 30 000 $ du corps du tueur du Pdt Garfield proposa, dans un télégramme au marshal Enos Craig, 50 000 $, pour le corps de Jesse Woodson James, afin de l'exhiber de par le pays.
Bu şey kalemini besler.
Et Enos Strate n'est jamais loin d'elle.
Yeni bir kanun var mı Enos? - Seni daha teğmen yapmadılar mı?
Tu sais ce qu'on devrait faire avec cette merde?
Kıyamet günü makinesi yapıyorum bunu deliğine sokmayı amaçlıyorum.
Heureusement, c'était pas des athlètes. Écoute, Enos.
Enos, Boss tüm o arazilere el koymakla ne yapıyor?
- Bonjour, Rosco. On vous a vu à Ia télé.
- Hazzard ilçe polis teşkilatı. - Enos, benim Boss Hogg.
Je recule, je recule!
- Duke'lere bu konudan bahseden Enos'du.
Dieu du ciel, je suis toujours là.
Duke'lere söyleyen Enos oldu.
flash a juste mangé un tout petit pain de viande pour chiot, Boss.
Enos, Boss Hogg ve Rosco nerede?
Et on ne dira pas que lulu Hogg t'a monté comme un minotaure? Parfaitement. On oublie cette journée.
Teşekkür ederim Enos.
oreilles dressées et yeux grands ouverts.
- Bununla Rodeo yapmak ister misin palyaço?
Enos fut enfin accepté dans la police.
Enos, seni salak, birisi arabamı mı çekti?
J'ai du mal à vous laisser partir avec Ies sièges déchirés. Ça me brise Ie cœur.
Arabam sokağın yukarısında bozuldu bana yardım edebilir misiniz merak ediyordum.
- Enos, passe-moi ce tournevis. - Tout de suite.
- İyi akşamlar Enos.
- Bonsoir, Enos.
Artık Lafleur yok Enos.
- C'est fini, il n'y a plus de LaFleur.
Artık Lafleur yok, Enos.
- C'est fini, il n'y a plus de LaFleur.
Konserde iyi eğlenceler Enos.
Profite bien du concert.
- Seni görmek de güzel Enos.
Content de te voir aussi, Enos.
Hayır, o Enos.
Non, c'est Enos.
" Hesabı... İri... Enos...
"Envoyer la note à Enos Burdette père."
Enos, Patron Hogg ve Rosco nerede?
Où sont Boss Hogg et Rosco?
O ikisi başlarını belaya sokacak ve hapiste sonlanacak ve onları hapisten çıkarmak için kıçımı sallamak zorunda kalacağım.
- salut, Enos. - salut, Cooter.
- Kahretsin.
- Autant qu'une mèche et un bâton de dynamite. - salut, Enos.
Hayır, Enos olacak, bay Prickett. Özür dilerim.
Où est votre oncle, Ie contrebandier?
Boss, yaşlı Enos'a nasıl oldu da nerede olduğumuzu söyledin?
Cette caisse est trop rapide!
Enos.
Oui, vous avez tous hâte de le découvrir, mais ça gâcherait la surprise.