English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ E ] / Erwin

Erwin tradutor Francês

179 parallel translation
- Erwin Biswanger
- Erwin Biswanger
Erwin Splettstösser, 1A 10088 plakayı taksiyi kullanmakta.
Erwin Splettstosser conduit un taxi 1A 10088.
İmza, Mareşal Erwin Rommel.
Signé : Maréchal Erwin Rommel.
- Erwin Riedenschneider nerede?
Où est Erwin Riedenschneider?
Erwin Johannes Eugen Rommel... Alman Ordusu Komutanı ve... 1. Dünya Savaşı'ndan bu yana Almanların en ünlü askeri...
Erwin Johannes Eugen Rommel, commandant en chef de l'armée ennemie, et le plus célèbre des soldats allemands depuis la Grande Guerre.
Erwin Rommel ölmüştü.
Erwin Rommel, lui, était mort.
Bütün bu gerçekler üzerine... Erwin Rommel'in gerçek hikayesi başlıyor.
C'est sur ces faits que je me base pour vous raconter la vraie histoire d'Erwin Rommel.
Bu onun teşekkür yöntemi. Rommel'in onun için yaptıklarına minnettarlık gösterme yöntemi.
Et voilà comment il manifeste sa gratitude à Erwin, avec tout ce qu'il a fait pour lui.
Neler oluyor Erwin?
Que se passe-t-il, Erwin?
FELDMARSCHALL ERWIN ROMMEL Asker Grubu B'nin Komutanı
MARECHAL ERWIN ROMMEL Commandant du groupe armé B
Diğer yandan size Danver felaketi Pegleg Pomeroy'dan, asılan yargıç Erwin Pomeroy'dan ve Bostonlu "Mavisakal" Haversham Pomeroy'dan söz edebilirim.
"ll a composé des tas de trucs pour moi et la N.B.C." J'avais déjà une petite idée de ce que je voulais écrire.
Erwin, çocuğu bisikletten indir.
Descends-le de vélo.
Erwin bizimle kalacak. Onunla konuşmamız gerek.
Erwin va rester bavarder avec nous.
New York'daki bir bankaya çek yatırılmış.
Erwin reçoit les chèques de New York.
New York'a gittin. Arabayı çaldın. Çocuğu kaçırdın.
Vous m'avez menti, vous étiez à New York pour faire chanter Erwin.
- Hayatım, Erwin'e iyi akşamlar demeyecek misin?
Dites bonsoir à Erwin mon chéri.
"İyi akşamlar, hayatım, Erwin" mi? Çok iyi.
"Bonsoir Erwin mon chéri." Bien!
Erwin'i buldun ama 4 kişi daha var. Sadece 5 kişi oldukları ne biliyorsun?
Vous avez Erwin mais il y en a d'autres.
Lesser, ikinci ; ve Erwin üçüncü sırada.
Thorndyke est toujours en tête, Lesser second et Erwin troisième.
Erwin ve ben pulları konuşurken, siz de etrafınıza bakınabilirsiniz.
Erwin et moi parlerons timbres, et vous observerez les alentours.
Bizi Gestapo'ya çeviriyorlar Erwin.
Nous devenons une Gestapo.
Erwin ile konuştum.
J'ai parlé à Erwin.
Erwin, neler söylediğini okudun mu?
Erwin. Tu as lu ce que tu racontes là?
Korkuyorum, Erwin.
J'ai peur, Erwin.
Öyle çok korkuyorum ki.
J'ai tellement peur, Erwin. Tu trembles.
Hasta değilim, Erwin. Korkuyorum sadece.
Je ne suis pas malade, j'ai peur.
Bu isimde bir çocuk hatırlıyorum, evet.
Je me souviens d'un Erwin Weishaupt, oui.
Küçük Erwin.
Le petit Erwin.
Çocuğa Erwin adı kondu, ve tüm rahibeler onu sevdi. Sessiz bir çocuktu, onu makul bulurlar ve iyi bir çocuk olduğunu söylerlerdi.
L'enfant a été baptisé Erwin et Ies sœurs l'aimaient bien, c'était un enfant doux, elles aimaient ça et disaient qu'iI était gentil.
Erwin okulda kabiliyetli bir öğrenciydi. Öğrenmek için çok çaba sarfetmesi gerekmiyordu.
Puis, à l'école, Erwin fut, sans se forcer, très bon élève.
Onu evlat edinmek isteyen bir çift, ona sevgiyle bağlandı.
D'abord un couple qui voulait adopter un enfant s'est pris d'amitié pour Erwin.
Sonra, uzun düşünüp taşınmalardan sonra, Erwin'i evlat edinmek için başvurdular. Ona güven ve sabır gösterdiler, bir o kadar da sevgi.
Après mûre réflexion, ils ont voulu adopter Erwin, iI y avait entre eux quelque chose, peut-être de Ia confiance et de Ia patience, un peu comme de l'amour.
Formalite gereği, annesi, Erwin'i evlatlık vermek istediğini teyit etmeliydi.
Pour Ia forme, Ia mère d'Erwin devait encore réfléchir sur sa décision d'abandonner l'enfant.
Erwin'den bahsettiğimde, yüzündeki korku ifadesi şiddetlendi.
Quand j'ai parlé d'Erwin, Ia peur s'est rapprochée.
Erwin'i doğurduğu zaman, bu adamla evli miydi?
Etait-eIIe déjà mariée à cet homme quand elle avait mis Erwin au monde?
Bu da, Erwin'in, babası kim olursa olsun, bir evlilik içinde doğduğu ve dolayısıyla meşru olduğu için, kocanın onayı olmadan evlatlık verilememesi demekti.
Car l'enfant Erwin, quel que soit son père, étant né d'une femme mariée, est un enfant légitime dont l'adoption doit naturellement être contresignée par Ie mari de sa mère.
O zamandan sonra, genç çift Erwin'i görmeye gelmeyi kesti, 696 00 : 53 : 39,063 - - 00 : 53 : 42,032 ve bir daha evlerine davet etmediler.
Son fils ne reçut plus de visites et ne fut plus invité.
Erwin, sebebini sormadan haftalarca bekledi, 698 00 : 53 : 47,838 - - 00 : 53 : 50,636 sanırım muhtemel cevaptan korkuyordu.
Mais iI attendit, des semaines entières, sans demander, par peur de Ia réponse.
Erwin yıllarca, aşağılandığı gerçeğiyle daha da kötüleşen bir cehennemde yaşadı. Bu cehennemde hayatta kalabilmeyi ve dehşetinin tadını çıkarmayı bile öğrendi.
Erwin vécut ainsi des années d'enfer, objet de Ieur mépris, car iI avait appris à ne pas sombrer dans cet enfer, mais plutôt à prendre plaisir sans retenue à ses terreurs.
Anton Saitz'e mi?
Erwin...
Erwin ve benimle beraber, beş kişiydik.
Excuse-moi si je ris...
Erwin Newman, sürücü 10763.
Erwin Newman, conducteur 10763.
Erwin, biraz müzik aç.
Erwin, mettez de la musique.
- İyi akşamlar hayatım, Erwin.
Bonsoir Erwin mon chéri.
Ben Erwin Weisshaupt.
Je suis Erwin Weishaupt.
Erwin, hiçbir doktorun tedavi edemediği bir şekilde ateşlendi.
Erwin fut pris d'une fièvre contre laquelle
Erwin bambaşka biri oldu.
Erwin devint un autre.
Ve biz diğerlerinin ilgi duyduğu şeyleri yok ederiz.
Je suis Erwin.
Erwin?
elvira!
Erwin.
Quoi, pas de braquage?
Yüce Tanrım, doğru olamaz bu!
On était cinq, avec Erwin et moi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]