Esek tradutor Francês
2,380 parallel translation
Çocuklar eşek gibi davranmayı bırakıp, baş belası gibi davranmanın vakti geldi.
Je suis d'accord. Arrêtez d'être des trouillards.
Maçtan önce sinirlerini bozmaya çalışırdık, yıldırmak için eşek şakası yapardık.
On les rendait dingues. On les intimidait avec des farces.
1871, Bayan O'Leary'nin ineğine sadece bir eşek şakası yaptığını düşünen Chicago'lu genç bir adam için de bu söylenmişti.
C'est ce que disait un homme à Chicago, en 1871. Il pensait faire une petite blague à une des vaches de Mme. O'Leary.
- Bilmiyorum. Birleşip şeytanî bir eşek şakası grubu kurmuşlar.
Ils ont formé une équipe et on dirait que c'est une bande d'escroc.
Biz eşek başı mıyız?
J'avais dit VIP.
" Eşek yürüsün diye...
" Point n'ést besoin
Bak, eşek gibi çalıştın.
Ecoutes, j'ai pas été cool.
Senin ilgini çekmek için eşek sudan gelene kadar dövdürdüm kendimi.
Je me suis fait casser la gueule pour attirer ton attention.
Platero küçük bir eşektir. Küçük ve kıllı bir eşek. Öyle yumuşaktır ki kimileri onun pamuktan yapıldığını söylerler.
Platero est petit, doux, velu, d'aspect si tendre que l'on dirait qu'il est tout en coton.
Dibimde Anıran eşek gibi konuşmayı keser misin?
Tu peux arrêter de parler comme si tu étais chez les ploucs?
Eşek hibrit araçları, sağlık hizmetlerini ve homoseksüelleri fil de tanrıyı sever.
L'âne aime les voitures hybrides, la couverture sociale et les homosexuels. L'éléphant aime Dieu.
Sevgilim olduğun süre içerisinde, lütfen belirteceğim tabirleri bu şekilde kullan ; "ağzına" çakmak "hayalet" kırbaçlamak, koca "köpekleri" avlamak ne ettin, kavga dövüş, eğilmek "eşek" gösterisi, doğru "anlamak", arkadaşlar erkeklik, kardeşlik ve seksilik.
T'es mon copain, donc retiens-toi d'utiliser les expressions suivantes : Le péter, danser sa race, niquer le bâtard, bouffon, débloquer, key-key, le "donk" show, choper, poto, zinc, zine et sexto.
Erkekle, eşek arasında geçecek hali yok, onun adına aşk denmez.
Cela n'est pas de l'amour.
Belki de bütün bir hafta boyunca TV'de Wilkie'yi gördükten sonra yapılan bir eşek şakasıdır.
Peut-être qu'un clown fait juste l'imbécile... après avoir regardé Wilkie à la télé toute la semaine.
Eşek miyiz biz?
Nous ne sommes pas des ânes, non?
Büyük, aptal ve Shakespearvari bir oyunda, "eşek" benim.
Il n'y a rien à dire. Je suis l'âne dans un énorme quiproquo shakespearien.
Ayrıca o Shakespeare oyunundan hatırladığım kadarıyla da, eşek, ne kadar kötü olduğunu anladığı anda, tekrar insan haline dönüyor.
Et pour la pièce de Shakespeare? Si je me souviens bien, l'âne est retransformé en personne quand il comprend qu'il a été un abruti.
Eşeğe altın semer vursan eşek yine eşek.
On peut décolorer du bleu, ça n'en fait pas du blanc.
Öyle olsun, eşek herif.
OK, crétin.
Ben şöyle düşünüyorum : Buradaki kum adamın arkadaşları aşırı miktarda alkol aldıktan sonra eşek şakası yapmak için onu kuma gömerler ve giderler. Oradan çıkacağını düşünürler ama sonra gel-git olur.
Les rigolos qui étaient avec lui se sont pris une grosse cuite, l'ont enterré puis sont partis en croyant qu'il se libérerait.
Eşek şakasıydı.
C'était pour s'amuser.
Eşek, baykuş, karga, güvercin, fotoğraf, fotoğraf, fotoğraf.
Singe, chouette, corbeau, pigeon, photo, photo, photo.
Endişelenmeyin. Sadece bir eşek nöbeti.
C'est rien, c'est le sortilège de l'âne.
Şu anda ya çok mutluyum, ya da çok kötü bir eşek nöbeti geçiriyorum.
Soit je suis très heureux, soit j'ai une grosse crise d'âne.
Ağır ateş altındayız ve buradan acilen çıkmamız gerekiyor, seni eşek kafalı!
On essuie des coups de feu. Évacuez-nous.
Senin için harika bir gece oldu demek. Bir eşek şakasıydı.
- Une soirée chanceuse pour vous.
Seni bu eşek götü kasabaya hangi rüzgar attı?
Qu'est-ce qui vous amène dans ce trou perdu?
Neyse, bir kâğıt parçası çıkarmış ve üstüne "eşek s.ki" yazmış.
Il prend un papier et il écrit "bite d'âne" dessus.
"Eşek s.ki mi?"
"Bite d'âne?"
Uzun eşek oynayacağız. Kalk sen.
On va jouer aux fléchettes.
Görünüşe göre birisi eşek şakalarına karşı laboratuvar ilkelerine bağlı kalmamış bu da tuhaf bir şey çünkü biz birbirimize bağlı bir grubuz.
De toute évidence, quelqu'un n'a pas adhéré à la politique du labo contre les mauvaises blagues, ce qui est étrange parce qu'on est habituellement un groupe cohésif.
Bu yüzden ben de birkaç şeyi karıştırdım ve buna "bulaşıcı sprey" adını verdim ve Henry'nin eşek şakalarına maruz kalacağını düşündüğümden onun dolabı da dahil bunu tüm yüzeylere sürdüm.
J'ai concocté un petit quelque chose appelé "spray détecteur" et je l'ai vaporisé sur toutes les surfaces que je sentais propices aux blagues de mauvais goût sur Henry, y compris son vestiaire.
Bu yüzden de, planımı devreye soktum ve tüm gün adama eşek şakaları yaparak işkence ettim böylece randevuyu iptal edebilir diye düşündüm.
J'ai réfléchi et j'ai torturé le pauvre gars avec des farces toute la journée, pensant que ça pourrait lui faire annuler le rendez-vous.
Dikenli tele son gelen eşek!
Le dernier aux barbelés est une mauviette.
Bir eşek şakasının amacı sistemi sarsmaktır.
Le but d'une bonne blague, c'est de bouleverser le système.
Seni ne kendine getirir, biliyor musun? İki tane eşek uygarlığı.
Tu te sentiras plus heureux après deux Donkey Kong-Mopolitains.
Peki Matthew, neden yanında elbise giymiş travesti gibi bir eşek var?
Matthew, pourquoi un âne travesti se tient-il près de vous, et pourquoi porte-t-il une robe?
Seymour Butts orada mı? Daha önce hiç eşek şakası yapmadım. Tatları nasıl olur diye merak edip de gazozları hiç karıştırmadım.
J'ai jamais fait de blague au téléphone, ou mélangé deux sodas pour voir le goût que ça avait.
Deniz paraşütü yapan bir eşek videosu varmış YouTube'da.
Un âne fait du parachute sur YouTube.
Eşek kadar olmuşlar, eşek kadar.
- Pas trop.
Eşek kadar oldun.
T'es bien assez vieux. Allez, essaye.
İkiniz de eşek kadar oldunuz.
Vous êtes des adultes.
Eşek kadar adamlar.
Ils sont grands.
Beni eşek sudan gelinceye kadar dövesin diye mi?
- Pour me casser la gueule?
Bir kaç eşek bisikletimden aşağı çekti ve beni düşürdü.
Un crétin m'a fait tomber de ma moto et s'est barré.
Söyle bakalım, baban bir eşek çobanı mıydı?
Ton père élevait des ânes?
- Eşek şakası mı bu?
- C'est une farce?
Eşek şakası seven arkadaşın var mı?
Vous avez des amis farceurs?
N'aber, eşek sıpası?
- Ça va, abruti?
Leo bile böyle bir eşek şaka yapmaz.
Même Leo ferait pas un coup pareil.
- Belki de eşek şakası filandır.
Peut-être c'est une blague de mauvais goût.