Essaim tradutor Francês
232 parallel translation
Oğul kızışmasında uçarlar gürültü yapmazsak tekrar sakinleşirler. O ağaca yerleşecekler.
Il faut faire du bruit pour les empêcher de former un essaim!
Duyuyor musunuz? Arı kovanı gibi vınlıyor.
Vous l'entendez bourdonner comme un essaim?
Güneşten kemikleri kurumuştu ve yabani arılar oraya üşüşmüştü.
Le soleil avait blanchi sa carcasse, et un essaim d'abeilles sauvages s'y était installé.
Kafam âdeta atsineği kaynayan bir kovandı. Isırıyorlardı amansız düşüncelerimi.
Mon esprit était un essaim de guêpes et mes pensées, leurs piqûres.
Sanki biri gelip ezsin diye sinek gibi bir araya toplanmışlar.
Stupide. On aurait dit un essaim de mouches attendant d'être écrasées.
MİG'ler bal peşindeki arılar gibi uçuşacaklar.
Les Migs seront là comme un essaim de mouches.
Sürülerce...
Un véritable essaim.
Eğer Zürih'e gittiğinde yardıma ihtiyacın olursa beni ara lütfen.
Quand vous arriverez à Zurich, si vous butez dans un essaim...
Bir arı sürüsü.
- Un essaim d'abeilles.
- Vagona yaban arısı kovanı attılar.
- Ils nous ont jeté un essaim de guêpes.
Panellerin düzenli sallanmasını gören kimse yuvalarının üstündeki erkek arıların anlaşılmaz ve delirtici, aralıksız vızıltısı balmumundan yapılmış köprüleri ve merdivenler kraliçenin saldıran dönüşleri kitlelerin bitmek bilmeyen sürekli hareketleri merhametsiz ve kullanışlı çabaları hararetli geliş ve gidiş hareketleri umursanmayan uyku sersemlikleri ertesi günün işini haber veriyor.
celui qui a vu l'agitation constante d'un nid d'abeille, sa confusion perpétuelle et mystérieuse et l'affolement au-dessus des nids des abeilles nourricières, les ponts grouillants et les escaliers de cire, la spirale envahissante de la reine, les activités incessantes et variées de l'essaim, le travail acharné, mais vain, le fiévreux va-et-vient,
Şanslı bir gün, bir protein sürüsü yuvanın etrafında vızıldayıp babayı birçok zahmetten kurtarıyor.
Un jour de chance, un essaim de protéines tourne autour du nid... évitant au père un sacré travail.
" Çekirge sürüsü gibi üşüşmüş kasabanın başına
" Comme des sauterelles l'essaim,
Örneğin, bir kelebeği bir kavanoza kapattığımızda, bir kaç saat içinde çağrısına cevap veren pek çok kelebeğin kavanoz çevresinde kümelendiğini görürüz.
Par exemple : si nous mettons un papillon dans une cage, en moins de quelques heures... ....il pourra attirer autour de lui beaucoup d'autres papillons... ....qui formeront rapidement un essaim répondant à son appel...
Toplumun her sınıfından insanlarımız, büyük bir disiplin ve coşkulu bir ruh hali içinde beklerken mükemmel bir yurttaşlık örneği sergiliyorlar.
Durant l'attente, l'humeur est à la fête... et partout en ordre un essaim. ... toutes les couches de la société font montre d'une grande efficacité.
Uçaklar derhal havalanıp tesisin 50 km uzağındaki arı sürüsüne saldıracak.
Rassembler avions et détruire essaim d'abeilles 45 km du complexe.
O zaman belki de bu sürüye saldırmaya seni ikna edebilirim.
Alors je peux peut-être vous convaincre d'attaquer cet essaim.
Bir katil arı sürüsü bu tarafa geliyor.
Un essaim d'abeilles tueuses approche.
Arı sürüsü arkasında mahvolmuş bir şehir bıraktı.
L'essaim a dévasté toute la communauté.
Sürünün geri kalanı hala bölgede olabilir.
Le reste de l'essaim pourrait être dans cette région.
Arılar alarmı katılmaları gereken bir ayinin titreşimleri gibi algıladılar.
Pour l'essaim, l'alarme émettait les vibrations d'un rituel... où elles devaient être.
Ama yakın galaksiler çarpıştığında bir arı kovanına ateş etmek gibi yıldızlar temas bile etmeyebilir.
Quand deux galaxies entrent en collision... comme une balle traversant un essaim d'abeilles, les étoiles glissent.
"Dinle, bu arı kovanı hakkında." "Ben de bunlardan birisine katılmak istiyorum..." "...
" J'aimerais participer à un essaim d'abeilles,
Hatta Arı Kovanı'na katılmak yerine neden grubunla birlikte liderlik etmiyorsun? "
Pourquoi ne dirigerais-tu pas un "essaim"
"... saat 8'de yüz tane yabancı bir odaya gelirler. "
Il dit : "Un" essaim ", c'est... à 8 h, 100 personnes se réunissent... "
İnsanlar Arı Kovanı'na geldiklerinde, grubumuzun çoktan orada olup, bu güzel şarkıyı söylemesi gerektiğine karar verdim şarkıyı tekrar ve tekrar söyleyip durabilirdik.
Alors, j'ai décidé que lorsque des gens rejoindraient l'essaim, notre groupe les accueillerait avec ce magnifique chant en le chantant encore et encore.
Bir noktada, saatler sonra Saint Francis'in şarkısını söylemeye geri döndük ve Arı Kovanı böylece sona erdi.
Et à un certain moment... plusieurs heures après, on a repris le chant de Saint-François. C'était la fin de l'essaim!
Geldiğinden itibaren, on dakika içinde, peynirimi bitirdim kahvemi ve sigaramı içtim.
Et votre arrivée l'a changé en un essaim grouillant de bourdons et de cafards...
Daha çok arı sürü gibi geliyor... Arılar!
On dirait plutôt un essaim d'abeilles!
Arı sokmasıyla yaşamını yitirdi.
Il a été attaqué par un essaim d'abeilles.
Eğer bu evlilik için ısrar etmeyi sürdürürseniz Güçlü bir düşman sürüsü kazanacaksınız. İngiltere sizi tutmak için çok istekli olacak.
Si vous continuez avec ce mariage, vous aurez contre vous un tel essaim d'ennemis que l'Angleterre deviendra bien trop dangereuse pour vous.
Birkaç gün sonra kovandan çıkar. Şimdi çiftleşmeye hazırdır.
Quelques jours plus tard, elle quitte l'essaim.
Atalım anahtarı Kapatalım ışıkları
Avec un essaim d'abeilles Et jeter la clé
Bütün sürü için sana 2000 $ ödemeye razıyız.
Nous vous donnons 2 000 $ pour l'essaim.
Hatta kalabalık bir... "Freud'ler Grubu" yum.
Un troupeau, un essaim, une foule de Freud en folie.
Küme, özellikle yoğun değil, Kaptan.
L'essaim n'est pas très dense.
Ana saptırıcıyı, yeniden düzenleyerek, manyetik atış yapabilecek duruma getirebilirim. Sürüye doğru projeksiyon yaparak.
Je peux modifier le déflecteur principal, créer une impulsion inversée et la projeter vers l'essaim.
Sadece, kes bu yaratıklardan, nasıl etkilenmiş olabilir?
En quoi l'essaim affecte-t-il Kes?
Elektroforetik seviyenin artış göstermesi konusunda o yaratıklardan şüpheleniyorum.
Je pense que l'essaim a fait augmenter son taux électrophorétique.
Yaratıklar tarafından, hala çekiliyoruz.
Nous sommes aspirés avec l'essaim.
Buradan kurtulmamız ne kadar yakın, Binbaşı? Bir kaç saniye içinde.
- Quand sortirons-nous de l'essaim?
Milhouse, eşek arısı kovanı buldum. Gidip taş atalım mı?
Y a un essaim d'abeilles, tu viens leur jeter des pierres?
Vulcan'dan Soral ve T'Penna. Tempom doğruydu.
"L'ESSAIM"
UFO konusunda neler bildiğinizi bilmem ama tipik gözlemler karakteristik olarak gece böcekleri sürülerinin bir elektrik alan içinde uçuşmaları ile eş zamanlı.
Les ovnis observés présentent les mêmes caractéristiques qu'un essaim d'insectes nocturnes passant dans un champ électrique.
Dev bir arı sürüsü bulduk.
Un essaim énorme, mon Général.
Dedi ki, " Arı Kovanı...
"C'est quoi, un essaim?"
"Ee?" dedim, "İşte orada ne olursa, o Arı Kovanı'dır" dedi.
"Et alors?" "Alors, nous avons un essaim!"
Çok korkmuştum Wally.
Tu dirigeras l'essaim! " Eh bien...
Sonra arı topluluğunun boğulduğu an geldi.
Puis vint le moment où l'essaim d'abeilles se noya.
Kanal açık.
Il vient de l'essaim.
Gemi sürüsü ayrıldı Kaptan. Uzaklaşıyorlar.
L'essaim de vaisseaux s'est dispersé.