English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ E ] / Etmem

Etmem tradutor Francês

9,788 parallel translation
Tahmin etmem gerekirse bence bu tartışmanın konusu DOGLEG.
Si je devais deviner, Je dirais que cette dispute est à propos de Dogleg.
Seninle konuştuktan sonra, seni orjinal paketinde iade etmem gerektiğini düşünüyordum ama, görünen o ki olağanüstü koşullar söz konusu olduğunda bazı şeyler açığa çıkabiliyor.
Mais je t'avais dit de retourner dans ton "emballage original" si on peut dire, donc j'ai juste eu besoin d'un bon ensemble de circonstances extrêmes, n'est-ce pas, pour éjecter le bouchon.
Bir dosyayı almam ya da teslim etmem gerekirse koridorun sonuna gidip kendim yapıyorum.
Si j'ai besoin de prendre ou déposer un dossier, je descends le couloir moi-même.
- Onlara tek kelime etmem, Levi, yeminle.
Je ne leur dirais rien, Levi, je le jure.
Sen öldükten sonra bana göz kulak olmasını, gülümsetmesini ve hayatıma devam etmem için yardım etmesini istedin.
Tu as demandé de veiller sur moi, de me faire sourire et de m'aider à avancer dans ma vie après ton départ.
Onu rahatlatmam, iyi olacağıma ikna etmem ve harika bir anne olduğu için teşekkür etmem gerekirdi.
J'étais censée lui apporter la paix et la convaincre que tout irait bien et la remercier d'être une incroyable mère.
Oh, ben dans etmem.
Oh, je ne danse pas.
Tek kelime etmem.
Oui, pas un mot.
Tahmin etmem gerekirse en fazla 12 saat.
Si je devais deviner... pas plus de 12 heures.
Böyle ani cümle geçişlerinden hiç haz etmem.
Je suis pas sûr d'être fan de cette transition.
Şimdi bana bunu yok etmem gerektiğini söylyorsun.
Et maintenant vous me dites que tout doit être détruit.
Birlikte değiliz ama yasal olarak boşanmış da değiliz ve tüm hayatım boyunca uzak durduğum çocuklarımı görme hakkım için mücadele etmem gerekiyor.
On n'est pas ensemble, mais on n'est pas légalement séparés, et je dois me battre pour le droit de voir les enfants que j'ai passé ma vie à éviter.
Ya doğrusunu anlatmıyorsun ya da utandın ama... Bana her şeyi anlatmaya hazır olana kadar sana yardım etmem olanaksız.
Soit tu me mens ou alors tu es embarrassée, mais... je ne peux pas t'aider tant que tu n'es pas prête à tout me dire.
Beni kocaya vermediğin için sana teşekkür etmem gerek.
Je suppose que je devrais vous dire merci pour ne pas m'obliger à me marier.
Tahtında hak talep etmem ile.
Ma revendication pour son trône.
Onları onların tarafında olduğuma ikna etmem gerek.
Je dois les convaincre que je suis de leur côté.
Umut etmem için bir şey söyle hadi.
Donnez moi des raisons d'espérer.
- Bash, Üzgünüm, ama organize etmem gereken bir banket var.
- Bash, je suis désolée mais j'ai un banquet à organiser.
Aynı anda hem seni sevip hemde nefret etmem ne tuhaf.
C'est fou comment je peux aimer ton cul et te détester au même moment.
- Bir şeyi kontrol etmem lazım.
Il faut que je voie quelque chose avec elle.
Neyi kabul etmem? !
D'accord pour quoi?
Ben boş tehditler etmem.
Je ne fais pas de de fausses menaces.
Bu yüzden yardım etmem için bana geldi.
C'est pourquoi elle est venue me demander de l'aide.
Bakın, bana ya Santiago'yu terk etmem gerektiğini ya da beni devriye polisi yağacağınızı söylemiştiniz, hatırlıyor musunuz?
Vos vous souvenez quand vous m'avez dit que je devais larguer Santiago ou vous alliez me rétrograder?
En başta tepeye çıktım ve şimdi intihar etmem mi lazım?
J'ai déjà assuré, et là je dois me surpasser?
Ona yardım etmem lazım.
Je dois l'aider.
- Tamam, ama Emma'yı benim yetiştirmemi istersen sorun etmem.
D'accord, mais écoute... Si tu as besoin de moi pour prendre soin d'Emma, ça me va.
Sana asla ihanet etmem.
Je ne te trahirai jamais.
Ferrous Corp bana size bir iş teklif etmem için ulaştı.
Ferrous Corp m'a contacté pour que je vous parle d'un boulot.
Acele etme. Ben sorun etmem.
Prend tout ton temps, je m'en fiche.
Kişisel meselelerinin, görevi tehlikeye atmasına müsade etmem.
Je ne peux laisser vos émotions mettre en danger cette mission.
Zengin gezginlerle pazarlık etmem.
Je ne négocie pas avec toubab.
Onlara yardım etmem gerek.
Je dois les aider.
Yani geçici eleman olduğundan sana çıkma teklif etmem sorun olmaz dedim.
J'ai pensé que c'était bon de vous demander de sortir parce que vous êtes une temporaire.
O zaman bütün bunları hayal ettiğimi kabul etmem gerekecek.
Alors je vais devoir admettre que toute cette histoire était dans ma tête.
Ben asla arkadaşlarıma ihanet etmem.
Je ne trahirai jamais mes amis de la sorte.
Haham Lev sizi takip etmem için beni gönderdi.
Rabbi Lev m'a envoyé pour vous suivre.
- Kaçarken ateş etmem gerekti.
J'ai dû batailler pour nous en sortir.
Cooper'da, yemek firmasını iptal etmem için beni zamanında terk edecek terbiye bile yok.
Cooper n'a même pas eu la décence de me quitter à temps pour annuler le traiteur.
-... öğle yemeği randevumu iptal etmem gerekecek.
- avec Stacy, mon frère.
Ve bu inceleme sonucunda yeterli bulunmazsınız, sizi tutuklamakta tereddüt etmem.
Et je n'hésiterai pas à retirer la garde si cette procédure vous trouve inapte.
İtiraf etmem gerek biraz gerginim.
Me voilà. Je dois admettre que je suis un peu nerveuse.
Sırlarımızı ifşa etmem.
Je ne raconte pas tous mes baisers.
Anlıyorum ama... Pek tercih etmem.
Je préfèrerais... oublier.
Harika yerlere gidebilmem için seyahat etmem gerekmez.
Je n'ai pas besoin de voyager pour aller dans de supers endroits.
Ben de kabul etmem gerektiğini düşünerek tamam dedim.
J'ai accepté, par obligation.
Giderken Dower Evi'ni ziyaret etmem gerek, senin için mahsuru yoksa.
Je devrai m'arrêter en route, au petit manoir, si cela vous convient.
Cora, çok sık ısrar etmem ama bu konuda ısrarcıyım.
Cora, je n'insiste pas souvent, mais là, oui.
O zaman yardım etmem.
Dans ce cas, non.
Sana asla ihanet etmem.
- Je te suis reconnaissante. Je ne te trahirai jamais.
Onun hayatını sana teslim etmem.
Et je ne la laisserai pas entre tes mains.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]