Etre tradutor Francês
11,789 parallel translation
Ben birileriyle birlikte olmaya hazır değilim.
Je ne suis pas prête... à etre avec quelqu'un.
Ona bu kadar sert davranmana gerek yoktu.
Tu n'as pas a etre si dur avec lui.
Çok tehlikeli olabilir.
Il peut etre vraiment dangereux.
Kardeşiniz birkaç saat ameliyatta kalacak.
Votre frère va etre opéré pendant plusieurs heures.
Bu işten sorumlu olacak son kişi sensin.
Tu es la derniére personne a etre responsable pour ça.
Demek baban beni öldürmek istiyor. İşimi ve öğretmenlik sertifikamı kaybedeceğim. Hatta belki cinsel bir suç sicilime işlenecek.
Donc ton pére veux me tuer, je vais perdre mon job, mes licences, peut etre fiché sur la liste des délinquants sexuel, parceque apparement, qu'importe ce qu'il s'est passé.
Seni benimle birlikte olmakla suçlayacaklarsa neden gerçekten benimle olmuyorsun?
Si ils vont te blâmer d'etre avec moi, alors pourquoi ne pas l'etre?
Tanrı sana affedilmeyi ve huzru bahşetsin.
Et peut etre que Dieu t'accordera le pardon et la paix.
McKinley'de olmak mı ameliyat mı?
Etre de retour à McKinley ou la chirurgie?
# İlerde #
♪ Vas ♪ ♪ Etre ♪
- Erdem dışında... koleje giriş ücreti için de, Tasha sahip olduğu avantajları kullanmalı.
- Etre admis à l'université n'est pas qu'une question de mérite, et Tasha devrait profiter de tous les avantages qui lui sont proposés.
Sesli mesajlar döneminde kredi-tefeciliği yapmak çok daha kolay.
Etre usurier est devenu bien plus facile à l'ère du message vocal.
İpte sallanmak kan kaybından ölmeye benzemez.
Etre dans les cordes et se vider de son sang sont deux choses différentes.
Senin de her zaman söylediğin gibi, önce kardeş sonra Kardeşlik, değil mi?
Comme tu l'as toujours dit, etre freres avant la fraternité, exact?
Biliyor musun, Şeriflik sana zaten yakışmıyordu.
Etre shérif, n'a jamais été vraiment votre truc.
Yoksa bu akşam mı birkaç kişi korkutacaktın?
Peut-etre que tu vas faire peur à certaines personnes ce soir?
Zaten taraflarımız arasında gerginlik var. O kibriti bu gece yakmayalım. Bir şeyler patlayacak gibi.
les choses sont déjà tendu entre les parties n'allumons pas le feu sur cette rencontre ce soir quelquechose doit etre donner
Bu vahşilere kral olmak için mi?
Etre un roi pour ces sauvages?
Seninle nihayet yalnız kalmayı.
Etre seul avec vous, enfin...
- Paramparça olmak onun için bir atılım mıydı?
Être brisé, c'était ça son progrès?
# Başka yer yok #
♪ Être autre part ♪
Şu Mao Zedong, şovun başına geçeceğini dünyanın kralı olacağını sanıyor.
Mao Zedong croit pouvoir tout régenter. Être le roi du monde. C'est ce que tu veux?
Baban gibi kral olmak, benim tahtıma oturmak mı?
Être le roi comme ton père et t'asseoir sur mon trône?
Olabileceğim en iyi ben olacağım.
Être la meilleure, car ce sont les temps modernes.
Yetişkin olmanın bir bedeli vardır.
Être adulte a un prix.
Olmak, basitçe var olmaktır.
- Je... - Être, ce n'est qu'exister.
Alfa olmak şereftir.
Être Alpha est un honneur, tu sais.
Var ol.
Être nous-mêmes.
Sevilmekle alakan bile yok.
Être aimée, ça ne dépend pas de toi.
Diğer pedofililerden habersiz şekilde onlar kâbul edilemez bu arzularını bastırmak zorundalardı.
Être isolé géographiquement des autres pédophiles les forçait à réprimer leurs désirs socialement inacceptables.
- Yetişkin biri olmak iğrenç.
- Être une adulte craint.
Çok iyi anlıyorum, hiç bir etkiye sahip olmadan burada olmak senin gibi bir insan için çok zor.
Être ici, ne pas avoir d'impact, je comprends à quel point ça peut être dur pour une personne comme vous.
- Sadece evimde olmak.
- Être chez moi.
Elçi olmak bana bir amaç vermişti her şey sona erince elimde ne kaldı?
Être un Messager m'a donné un but, et maintenant qu'on a terminé, qu'est-ce que j'ai?
Seni anlayan biriyle muhabbet edebilmek.
Être capable de parler à quelqu'un qui comprend.
- Deney farelerinizden biri olmasına.
- Être une de nos cobayes.
Ben de fakirliği ardımda bıraktım sanıyordum.
Être pauvre, ça devait l'être aussi.
New York'ta bekarlık tam bir işkence.
Être seule à New York est une torture.
Korkmana.
Etre effrayé.
Orada olmak kendimi işe yarar hissettirdi.
Être la pour quelqu'un m'a fait me sentir utile.
Gelirdi, kralı ve ülkesini, zayıf küçük düşmüş gülünç kaynağı olarak görürdü.
Ne verrait-il pas le Roi et ce pays en situation de faiblesse? De déchéance? Être la risée de tous?
Sevdiklerinle birlikte ol.
- Être avec ceux que vous aimez.
Birinin ölümüne sebep olmak...
Être responsable de la mort de quelqu'un d'autre...
Savaşın ortasında aletinin neredeyse patlayacak gibi olduğunu.
Être en plein combat et sentir sa queue prête à exploser.
" Yeni hayatındaki ilk kişi olduğum için mutluyum.
RAVI D'ÊTRE LE PREMIER DE TA NOUVELLE VIE, RABBIT
Elimden geleni yapıyorum farklı biri olmak için daha iyi biri olmak için affını kazanmak için.
Et que je fais tout ce que je peux pour être quelqu'un de différent. Être une personne différente. Pour mériter... ton pardon.
Wes'le ikimiz kadar uzun zamandır birliktesiniz.
Être ensemble depuis aussi longtemps que Wes et moi.
Tepeden tırnağa deri kıyafet giymiş bir adam tarafından kelepçelenmek uzun zamandan beri hayalini kurduğum bir şeydi. Teşekkür ederim.
Être arrêté par un gars vêtu de cuir de la tête au pied était l'un de mes plus grands fantasmes, merci.
- Ne, yakışıklı olmak mı?
De quoi? Être beau?
- Ethan, Ethan, anlıyorum. Ortanca bir Bittaker çocuğu olmak kolay olamasa gerek ve sana sempati duyuyorum.
Être l'enfant du milieu de la famille Bittacker ne peut pas être facile, et je compatis.
Bir S.H.I.E.L.D. ajanı olmak senden koparılmıştı.
Être une agent du SHIELD t'a été enlevé.