English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ E ] / Ettim

Ettim tradutor Francês

42,641 parallel translation
Bu kötü çocuğu diğer kötü çocuk beraber gün boyunca test ettim.
J'apprends à conduire ce mauvais garçon avec cet autre mauvais garçon, depuis ce matin.
Bir gün onu moteline kadar takip ettim.
Je l'ai suivi dans un motel un jour.
Kamyona ateş ettim!
- J'ai tiré sur le camion!
Hayatım için endişe ettim mi?
Si j'ai craint pour ma vie?
Televizyona ateş ettim.
J'ai tiré sur la télé.
İptal ettim.
J'ai annulé.
Bak, bir saat boyunca ot dükkanındaki aptallara .. işkence ettim.
Ok, j'ai éléctrocutés ces idiots du magasin de beu pendant une heure.
Ben de evi ipotek ettim, emeklilik ikramiyemi bozdurdum.
Alors j'ai hypothéqué la maison, utilisé l'argent de ma retraite.
Çete veri tabanını ve ceza soruşturmasını kontrol ettim ama hiçbir şey yok.
J'ai vérifié dans la base de données de l'antigang et avec mes indics. Rien.
Kamyon teslimat rotalarını bile kontrol ettim.
J'ai même vérifié les sociétés de livraison
Biliyorum, durumu berbat ettim ama annemle senin, bilmenizi istiyorum ki... böyle biri olmaya çalışmıyorum.
Je sais que j'ai merdé, mais je veux que Maman et toi sachiez que ce n'est pas ce genre d'homme que je veux devenir. 3 centimètres à gauche, et il était mort.
INS'ten Walt'ın vatandaşlık işlemlerini hızlandırmalarını rica ettim.
Comment? J'ai demandé à l'immigration d'accélérer la demande de visa de Walt.
Ben de Jules'den şüphe ettim.
J'ai douté de Jules, aussi.
Biliyorsun, O'ndan gerçekten nefret ettim.
Je l'ai vraiment détestée.
Bütün bu zaman, kendimi hayatını kurtardığıma ikna ettim, ancak tam tersiymiş.
Tout ce temps, j'étais convaincu que je la sauvais, mais c'était l'inverse.
Kaçabileceğini düşündüğün şeylerin yarısını ben icat ettim.
J'ai inventé la moitié des techniques avec lesquelles tu penses m'avoir.
Tamam, bunu hak ettim.
C'est vrai, je le mérite.
Evet, iptal ettim.
Oui, je l'ai annulé.
Etrafı kontrol ettim.
J'ai vérifié le périmètre.
İyi mi diye gizlice eve girip, kontrol ettim.
Je me glissais à la maison, juste pour jeter un œil sur elle, m'assurer qu'elle allait bien.
IP adresini kötücül yazılımın başlatıldığı yere kadar takip ettim.
J'ai tracé l'adresse IP d'où provenait le lancement du virus.
Annem kulubeyi satıyor, hayatımın öpücüğünü, tecrübe ettim...
Maman vend le chalet, je viens d'avoir le meilleur baiser de ma vie toute entière...
Giymeye zorla ikna ettim.
J'ai dû insister pour qu'il le mette.
Hak ettim tabii.
C'est vrai.
Sonra o garaja girip bira yapmaya baslayinca bunu ne kadar sevdigimi ve unuttugumu fark ettim
Puis, je me suis pointé dans ce garage, je me suis mis à brasser de la bière et j'avais oublié combien j'adorais ça...
Evet, ilk karimi terk edip baskasini tercih ettim - ama böyle seyler oluyor, yani...
J'ai quitté ma 1re femme et je suis parti avec une autre, mais ça arrive, alors...
- Sanirim... - Ettim bile. Kahve getirdim.
J'ai apporté du café.
Ama bakin, serefsiz gibi görünüyorum ama arkasinda durabilecegim birkaç laf ettim.
J'ai l'air d'un con, mais j'ai pu exprimer quelques idées.
Kendi basima kalmayi bilmedigimi fark ettim.
Je me suis rendu compte que je sais pas vraiment être toute seule.
Kendimi rezil ettim.
Je viens de me taper la honte.
Göç hukukunda uzman olduğu için eşimi de görüşmemize davet ettim. Evet.
J'ai demandé à ma femme d'être là pour son expertise en droit de l'immigration.
Ülkeye karşı bir sorumluluğum var. Bu işi kabul ettim!
J'ai une obligation envers ce pays.
Ama acımasızlık bazen önceki eylemlere dayanır, bu yüzden Matt ve Amanda'nın arkadaşlarını kışkırtacak bir şey yapıp yapmadığını merak ettim.
Oui, mais on sait tous que la cruauté est souvent inspirée par un acte, d'où ma question, qu'ont fait Matt et Amanda pour pousser certains camarades à dire ces trucs sur leur Facebook?
Kapıya vardığımızda cüzdanımı unuttuğumu fark ettim.
Quand on est arrivé à la porte, je me suis aperçu que j'avais oublié mon portefeuille.
Sana az önce Nikos'a ihanet ettiğim aynı sebepten ihanet ettim- - Elizabeth'i güvende tutmak için, yıllar önce benden istediğin gibi, onu bir bebekken kollarıma verdiğin zamanki gibi, ama şimdi kendi bebeği var, ve onların hayatındaki varlığın, onları tehlikeye atıyor.
Je t'ai trahi pour la même raison que je viens de trahir Nikos... pour la sécurité d'Elizabeth, comme tu me l'avais demandé toutes ces années auparavant, quand tu me l'as mise dans les bras en tant que bébé,
Bebeğinin hayatını daha kolay yapmak için... Raymond'a ihanet ettim, ve şimdi benimle ne yapacağını bilmiyor.
Dans l'objectif de rendre la vie meilleure à votre bébé, j'ai trahi Raymond, et maintenant il ne sait pas quoi faire de moi.
Açıkcası... Bengaluru'da zor bir geceden sonra bir kase pongal ve... az kullanılmış bir Ruger'le takas ettim.
Pour être honnête, je l'ai échangée contre un bol de pongal et un Ruger un peu usé après une nuit particulièrement difficile à Bangalore.
Bay Kaplan'ı da davet ettim.
Propose à M.Kaplan de nous rejoindre.
Çok konuşmuyordun, ama acı çektiğini anlıyordum. O yüzden aile haftasonu için babamı seni çağırmaya ikna ettim.
Tu ne parlais pas beaucoup, mais je sais que tu souffrais.
Cinsel birleşmeyi kenara kaldırdığımızı biliyorum ama yakınlığın sarılmak gibi öbür türleri hakkında ne düşündüğünü merak ettim.
On a éliminé le coït, mais je me demandais ce que tu penses des autres formes d'intimité, telles que les câlins.
Anlatmamayı tercih ettim.
J'ai choisi de ne pas le faire.
Yıllarca kendimin en kötü kısmıyla mücadele ettim ve başarısız oldum.
J'ai combattu la pire partie de moi pendant des années et j'ai échoué.
Sırf bu yüzden ondan nefret ettim.
Et je l'ai détesté pour ça.
Merak ettim, o da şişman mıydı, yoksa sonradan mı kilo vermişti?
Je me demandais, est-ce qu'elle était grosse avant d'être mince?
- Hank..... belinde ve omzunda stresten dolayı ağrı olduğunu fark ettim, bu yüzden sana bu özel ergonomik sandalyeyi satın aldım.
- Hank, j'ai noté que tu avais accumulé trop de stress aux reins et aux épaules, je t'ai donc acheté cette chaise de bureau ergonomique.
Fark ettim.
J'avais deviné.
Kliniğe gelmesi için ben ikna ettim.
Je l'ai convaincue de venir à notre dispensaire.
Sonra bir şekilde buraya dönmenin yolunu bulmam gerektiğini fark ettim.
Et j'ai réalisé, et puis merde Je devais trouver un moyen de revenir ici.
Ordudayken kimliği belirsiz yüzlerce hasta ameliyat ettim. İşimi de gayet iyi yaptım.
J'ai opéré des centaines de John Doe quand j'étais dans l'armée, et je m'en suis bien sorti.
Taylor ortadan kaybolduktan sonra askeri okuldan nefret ettim.
Je détestais l'école militaire.
-... sızmalarının mümkün olabileceğini fark ettim. - Neyle?
Un quoi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]