Everglades tradutor Francês
189 parallel translation
Herkesi geceyi Everglades'te geçirmek üzere davet et.
Invite-les tous à camper.
DeJorio'nın cesedi arabasının yanmış bagajında bulundu uzak bir toprak yolda, Everglades'te.
Son corps a été trouvé dans son coffre de voiture incendiée sur un chemin de terre dans les Everglades.
Sizi Everglades'e bırakabilirdim, ve dostlarım,..... sonsuza dek mutlu yaşayabilirdiniz.
Je vous aurais laissés dans les Everglades et, mes amis, vous y auriez vécu heureux.
Sonra, Armando'nun dediği gibi, onlarla Florida'ya gidebilir,..... Everglades'de kendi koloninizi kurar, ve sonsuza dek mutlu yaşarsınız.
Ensuite, Armando vous emmènera en Floride, vous fonderez votre colonie et vous vivrez heureux.
Everglades in 70 mil dışında.
C'est à 100 km, dans les marais.
Everglades'te balıkçı kampı romantik bir gezi değil.
ce n'est pas une escapade romantique.
Zamandan bahsetmişken, Lewis hâlâ Everglades'te duruyor.
En parlant de temps, il s'est arrêté aux Everglades.
Everglades'ten sonra... Seminole Kızılderilileri, beni, kabileleri için onursal postacı yaptılar.
Après quelques jours dans les Everglades, les Indiens Seminoles m'ont nommé facteur honorifique de leur tribu.
Onu alıp Disneyworld'e, Seaquarium'a, Everglades'e ve Rambo'ya götürebiliriz.
Il y a Disney World, le Seaquarium, les Everglades, Rambo...
Sarasota Kıyısından, Everglades'e kadar taramadığımız yer kalmadı... Sinyal, ilk gönderdiğim günki gibi geri geliyor. Hiçbir şey yok.
Je n'arrête pas, de Sarasota aux Everglades et rien à la radio.
Bay Tanny Brown dövdü. Everglade'in siyahlardan nefret eden polisi.
Par Tanny Brown, le pire flic anti-noir des Everglades.
Sonra kızı arabayla... Everglades'in ıssız bir bölümüne götürdün. Kızın evinden 4 kilometre uzaklaştın, güneydoğu yönünde.
Alors, tu l'as emmenée dans un coin isolé des Everglades, à 4 km environ de chez elle.
İriyarıyı, Everglades bataklığında bulacaksın. Örtüm nerede?
Il y en a des milliards dans les marais de Floride.
- Lomez, normalde o düzenler ama şimdi Everglades?
Qu'est-ce que tu racontes? Je remplace Lomez qui est dans les Everglades.
- Everglades Üniversitesi.
- Oui. - A l'université des Everglades.
Everglades hep bir numaraydı.
Elle était toujours en tête de liste.
Götünü de timsahlar yer öğle yemeği olarak.
C'est près des everglades. Les alligators vont se régaler.
- Belki bir timsahtı.
Une mutilation dans les Everglades. Peut-être un alligator.
- Bataklıklarda film çekiyorum. - Çok hoş.
Et bien, en fait, je tourne un film dans les Everglades.
Anthony Kasırgası Miami'yle Everglades arasındaki 30 millik bölgeyi yerle bir etti.
L'ouragan Anthony a laissé hier une trace de 50km à travers Miami et les Everglades.
Onları Everglades'e götürür, biz de hapsi boylarız.
Elle les mènera aux Everglades et on finira en prison.
Yok olan sulak alanlar.
Sur la disparition de l'écosystème des Everglades.
Onları Everglades'e gömmüştü.
Il les enterrait dans les Everglades.
Okyanusla Everglades'in buluştuğu yerde.
Quand l'océan rejoins les Everglades.
Ben de Everglades'e gidip bir şeyleri havaya uçurmayı severim.
Moi, je fais exploser des trucs dans les Everglades.
Everglades'e hoş geldiniz.
Bienvenue dans les Glades.
Everglades'in ortasında bulunması için hiçbir sebep yok.
Que fait-elle au milieu des Glades?
Everglades'te bulduğumuz kız.
La fille des Everglades.
Evet, Everglades'in içinde dümdüz ilerliyor.
Une ligne droite dans les Glades.
Everglades'te sayıları 50'nin altına düştü. Tür koruma altında.
Ils sont moins de 50 dans les Glades.
Everglades'te araç kullanan insanlar ne kadar hızlı gittiklerinin farkına varmıyor.
Là-bas, on se rend pas compte de la vitesse.
Ben her zaman Everglades'e giderim.
Je m'y arrête souvent.
Everglades'te bulduğumuz kızınkilerle aynı boyda gibi.
Même longueur que ceux de la fille des Everglades.
Everglades'te bir tek Menahchee Kızılderilileri kumar oynatabilir.
Ici, on ne joue que dans la réserve indienne des Menachee.
Adam onu Everglades'e götürür.
Direction : les Glades.
Hepsi Everglades'te, hepsi geceleyin.
Toutes dans les Everglades, pendant la nuit.
- Everglades'e gidip kumarhaneden atılmış, gidecek yeri olmayan, çaresiz kadınlar arıyorsun.
- Vous montez en voiture, et partez à la recherche d'âmes désespérées qui se sont fait virer du casino et ne savent pas où aller.
Son hızla Everglades'in içlerine daldı. Onu en son o zaman gördüm.
Elle s'est enfuie dans les Glades, c'est la dernière fois que je les ai vus.
Tartışmış olmamız onu Everglades'e götürüp öldürdüğüm anlamına gelmez.
C'est pas parce qu'on s'est disputés que je l'ai tuée.
Öldükten sonra onu Everglades'in içlerine sürüklemişsin. Timsahlar yesin diye bırakmışsın.
Une fois qu'elle était morte, vous l'avez traînée... et laissée aux alligators.
Everglades'te bulduğumuz kız. Evet.
La fille des Everglades?
Everglades bataklığını geçmiş.
- Un fou. Le maître des Everglades.
Kalkıştan hemen sonra alev alıp Miami yakınlarında Everglades'e... çakılan bir DC8 kazasının en ince detaylarına kadar... simulasyonunu yapıyor.
C'est une simulation du crash d'un DC8, qui a pris feu après décollage et s'est écrasé dans les Everglades, près de Miami.
Everglades yakınlarında terk edilmiş bir tesis var.
Usine de traitement abandonnée à l'extrémité des Glades.
Everglades görevlerine artık bir son vermem gerek Horatio.
Je dois arrêter de venir dans les Everglades, Horatio.
Evet, Everglades'i zehirliyor.
Si. Ça pollue les Everglades quand elles se cassent.
En son ne zaman Everglades'e gitmiştin.
Quand êtes-vous allée dans les Everglades pour la dernière fois?
Ben Everglades'e hiç gitmedim. İğrenç bir yer.
Je n'y ai jamais mis les pieds.
- Everglades mi?
- Ah bon?
Everglades nehri saatte yaklaşık 1.5 metre ilerleyen, ve çok yavaş akan bir nehirdir.
La vitesse du courant des Everglades
Adam Everglades'in onu gerdiğini söylemişti.
Les Glades lui fichent les jetons?