Evliydim tradutor Francês
402 parallel translation
Ben de evliydim, Bay Rainier.
J'ai été mariée.
Bir zamanlar şu köprü gibi bir kadınla evliydim.
Ma femme était comme ce pont.
Evliydim. Ben hapisteyken öldü.
J'étais... il est mort quand j'étais en prison.
Ben de bir zamanlar evliydim.
J'ai été marié une fois.
- Eskiden bir tanesiyle evliydim ya.
– J'en ai épousé un, une fois. – Il vous aime?
Ben evliydim.
J'ai été mariée.
İngiltere'de evliydim.
J'ai épousé une Anglaise.
- Onunla evliydim.
- Je l'ai épousé.
Bir zamanlar bir askerle evliydim de.
Je sais ce que je dis, j'en ai eu un comme mari.
Evliydim.
Je l'ai été.
Ed'le altı yıl evliydim.
J'ai été mariée avec Ed pendant six ans.
Evliydim.
J'étais mariée.
- Evet, bir ara evliydim.
Oui, j'étais marié.
- Ben Pasha Antipov'la evliydim.
- J'ai épousé Pasha Antipov.
Üstüne vazife değil, ama bir zamanlar evliydim.
Bien que ça ne vous regarde pas... j'ai été mariée.
Denver'da evliydim?
J'étais mariée, du temps où je vivais à Denver.
Gençken evliydim, ama yürümedi.
J'ai été mariée très jeune. Un échec.
İki karısı olan bir erkekle evliydim.
J'ai été mariée à un homme qui avait deux femmes.
Evliydim.
J'ai été mariée.
Ben de evliydim.
J'ai été marié, moi aussi.
Evliydim... ama iki yıl önce ayrıldık.
J'ai été marié. On s'est séparés il y a 2 ans.
Şimdi yalnız yaşasam da bir aşk hayatım var ve bir zamanlar evliydim. Ve oldukça da açık fikirli olduğumu düşünürüm. Ama birbiriyle değiştirilebilir o kadınlar hakkında yazı yazmaya devam edemeyeceğim.
Je crois être plutôt large d'esprit... mais je ne peux plus continuer à taper ce que vous écrivez.
Hayır, yalnız değilim. Yalnız değilim. - Ben evliydim.
Non, je ne suis pas seule...
Birkaç yıldır bu adamla birlikteyim ve Tony'den önce başkasıyla evliydim şimdi onun nerede olduğunu bile bilmiyorum.
J'ai vécu avec ce type... plusieurs années. Et j'avais un autre mari, avant Tony. Je ne sais même pas où il est.
Evliydim.
Je me suis marié.
Ben evliydim. İki tane de çocuğum var. Spokane'deler.
Moi, j'ai été marié, et j'ai des gosses... à Spokane.
- Dokuz yıllık evliydim. - Gerçekten?
- Mon fils a 12 ans, ma fille neuf ans.
Yani, bir gün küçük bir kız, öbür gün evliydim.
Un jour, je n'étais qu'une petite fille, le lendemain, j'avais des enfants. Le jour d'après, j'étais sur scène à chanter pour vous.
Stella ile evli olduğum... kadar eminim ki, bu herifle evliydim.
Je suis marié avec ce gars... aussi certain que j'ai été marié à Stella pendant toutes ces années.
Evet, evliydim.
Oui, j'étais mariée.
Evliydim ama yürümedi.
Je l'ai été, mais ce n'était pas super.
Sen iyi bir adamsın ama iyi bir adamla evliydim.
Tu es un homme bien, mais j'ai été mariée à un homme bien.
23 sene evliydim.
23 ans de mariage.
1931'de onunla ben evliydim. "
Je l'ai épousé en 1931. "
- Evliydim ama karım öldü.
- Je l'étais, mais ma femme est morte.
- O zamanlar hâlâ evliydim. - Anlamıyorum.
- J'étais marié dans ce temps-là.
O fotoğraflar çekildiğinde evliydim.
J'étais marié quand les photos ont été prises.
Pekala, biliyorsun ki, ben evliydim ve kocam öldü ama bilmediğin, onun ve benim şansımızın kötü olmasıydı.
Tu sais que mon premier mari est mort. Mais tu ignores que c'était le mauvais sort.
Yoko'dan önce evliydim ve ara vermeden Yoko'yla evlendim.
J'étais marié avant Yoko, je l'ai tout de suite épousée.
Bakın, daha önce evliydim, ve Paul onu evlat edindi.
J'ai été mariée avant et Paul l'a adopté.
O zamanlar evliydim.
J'étais marié.
Evliydim.
J'ai été marié.
Bir zamanlar ben de o hanımla evliydim.
J'étais marié à la même femme, je crois.
Evliydim, artık boşandım.
Je l'ai été. Je suis divorcé.
Sanırım karımdan çok uçaklarla evliydim.
J'étais marié aux avions autant qu'à elle.
Claus ve ben ilk tanıştığımızda ben gösterişli ve genç Prens Alfred Eduard Friederich Vincenz Martin Maria von Auersberg ile evliydim.
Quand j'ai rencontré Claus, j'étais mariée au jeune prince Alfred Eduard Friedrich Vincenz Maria von Auersberg.
Bir yazarla evliydim.
J'ai épousé un scénariste.
Evliydim.
J'avais une femme.
Bunca yıl evliydim.
Des années de mariage...
Evliydim.
Je l'ai été, si je me souviens bien.
Bir ayakkabı satıcısı ile evliydim.
Une de tes chemises sales s'est agrippée à mon cou et a exigé d'être emmenée à l'aéroport.