Eşiniz tradutor Francês
1,623 parallel translation
Eşiniz vefat etti.
Votre femme est morte.
- Ne kadar kalın kafalısın! - Bay Kowalski, bırakın da eşiniz lafını bitirsin.
- Laissez votre femme donner son avis.
Bay Scandito, önünüzde duran bayanı nişanlınız ve gelecekteki eşiniz olarak... -... kabul ediyor musunuz? - Evet, efendim.
Reconnaissez-vous cette femme comme votre fiancée et future épouse?
Eşiniz de size katılacak mı?
Votre femme va vous rejoindre?
Emredersiniz. Majesteleri eşiniz hasta değil.
- Oui. votre épouse n'est pas souffrante.
Eşiniz için sorun olmayacağından emin misiniz?
Vous êtes sûre que ça ne dérangera pas votre mari?
- Eşiniz saldırıdan sağ salim kurtulmuş.
- Votre femme a survécu à l'attaque. - Dieu merci.
- Eşiniz burada mı, Albay?
Votre femme est dans le coin, Colonel?
Sonuçlarından dolayı eşiniz acı çekecek.
Alors votre femme en assumera les conséquences.
Eşiniz uzakta olduğu için mutlu olduğunuzu düşünmüştüm.
Votre femme était absente, j'ai pensé que vous étiez heureux.
Eşiniz hakkında birkaç soru sormalıyım.
Je dois vous poser quelques questions sur votre femme.
Eminim, eşiniz dediğiniz kadar vardır ama bundan sonrasını Tanrı'ya bırakın ki ; o da huzur içinde yatsın.
Je ne doute pas du tout de ses qualités. Laissez-la rejoindre Dieu et reposer en paix.
Sorunları olduğunu biliyordum ama bunu beklemiyordum. Eşiniz nerede Çavuş Dawson?
Je savais qu'ils avaient des problèmes, mais je ne m'attendais à rien de ce genre.
Sevgili eşiniz nerede?
Où est la meilleure moitié?
Eşiniz gibi düşünmeye başlayarak olabilir...
Que ce soit en essayant de réfléchir comme son épouse...
Eşiniz eve gelmeyince meraklanmadınız mı?
Son absence ne vous a pas inquiétée?
Eşiniz Junior'un akli durumundan bahseder miydi?
Votre mari a-t-il déjà parlé de l'état mental de Junior Soprano?
Eşinize iki doğru bir de yalan bilgi vereceksiniz, ve eşiniz hangisinin yalan olduğunu bilmeye çalışacak, tamam mı?
Vous devez dire deux faits à votre partenaire, dont un est faux, et il doit deviner lequel est un mensonge, d'accord?
Eşiniz elyazınızı tanıdı.
Votre femme a reconnu votre écriture.
Eğer eşiniz hala hayatta olsaydı siz de bu halde olmazdınız.
Et vous ne seriez pas l'homme que vous êtes aujourd'hui, si elle était encore là.
Eşiniz ameliyathanede kontrolü elinde tutuyordu.
- C'est un peu comme ça. Votre femme contrôle tout dans son service.
Bence artık eşiniz için bahane üretmeyi bırakma vaktiniz geldi.
Et il serait temps que vous arrêtiez de chercher des excuses à votre femme.
Hesap dökümleri, Wilke Price firmasında eşiniz adına açılan bir yatırım hesabından.
Le relevé de compte d'un investissement effectué sous le nom de votre femme à l'entreprise Wilke and Price.
Tabii eşiniz benden biraz daha zayıf, bunu da hesaba katın.
Elle est un peu plus mince que moi.
Eşiniz için tekrar başsağlığı dilerim.
Encore une fois, désolé pour votre mari.
Eşiniz öldüğünde Ingrid kaç yaşındaydı? - 14.
Quelle âge avait Ingrid quand votre femme est morte?
Eşiniz galeride bir adamla karşılaşmış ya da kavga etmiş.
Votre femme s'est accrochée avec un homme à la galerie.
Siz ya da eşiniz son günlerde herhangi bir kişiyle kavga ettiniz mi?
Est-ce que vous ou votre femme avez eu une altercation avec quelqu'un?
Eşiniz sizi onunla bir otoparkta kırıştırırken görmüş.
Votre femme vous a vu en train de tourner autour d'elle près d'un café.
Eşiniz siz ona gülümsediniz diye onu öldürdü.
Alors votre femme l'a tuée parce que vous lui aviez souri.
Siz seyahatten döndükten sonra eşiniz şüphelerini sizinle paylaştı mı?
Est-ce que votre femme vous a parlé de ses soupçons quand vous êtes rentré à la maison?
Güzel eşiniz için takı!
Des bijoux pour ta jolie femme.
Ne yazık ki, bu eşiniz için geçerli değil.
Malheureusement, on ne peut en dire autant de votre femme.
Evet? Eşiniz çok vahim bir ruh halinde.
Votre femme est extrêmement agitée.
Her şey raporumda yazacak ama siz ve eşiniz güzel bir eve sahip oldunuz.
Tout sera dans mon rapport, mais, euh, je pense que vous et votre mari avez une bien jolie maison.
Hey çocuklar, ikinizin de Delinda'nın düğünü için eşiniz yok, değil mi?
Hé. Hé. Vous n'avez pas de cavalières pour le mariage de Delinda, n'est-ce pas?
Eşiniz hiç nöbet geçirdi mi?
Votre femme a déjà eu des crises?
Eşiniz oğlunuzu boğmaya çalıştı.
Votre femme a tenté d'étouffer votre fils.
Eşiniz ne zamandır HIV pozitif?
Depuis quand votre femme est-elle séropositive?
Eşiniz hastalığı nereden kapmış?
Comment votre femme a-t-elle attrapé le virus?
Fakat eşiniz jüri üyeliği yapıyordu ve benim sormam gereken birkaç soru var. Katıldığı davanın içeriğinden hiç bahsetmiş miydi size?
Vous a-t-elle parlé de la nature de l'affaire qu'elle devait juger?
- Üzgünüm Dr. Rose ama öğleden sonraki görüşmeler sırasında eşiniz kalp krizi geçirdi ve onu kurtaramadık.
Je suis désolée, Dr Rose, mais lors des délibérations, cet après-midi, votre femme a fait une crise cardiaque, et nous n'avons pas pu la ranimer.
Öyleyse, eşiniz neden başka türlü olduğuna inanıyor?
Votre femme semble convaincue du contraire.
Eşiniz onu hastalarından biri miydi?
Votre mari était son patient?
Sonra da eşiniz Davis'e haber verip Jennifer'ın onu aradığını söyledi.
Et votre femme a appelé Davis pour lui dire que Jennifer enquêtait sur lui?
- Eşiniz bir şey demez mi?
- Ça ne dérange pas votre mari?
Yakacaktınız. Sizin yerinize eşiniz yakmayı önerdi.
Vous alliez la brûler quand Ellen a proposé de le faire pour vous.
Yakacaktınız. Sizin yerinize eşiniz yakmayı önerdi.
Vous alliez la brûler quand votre femme a proposé de le faire pour vous.
Eşiniz General Axinte vasıtasıyla beni tanır.
Votre mari connaît mon nom du général Axinte.
Eşiniz saldırıdan sağ salim kurtulmuş.
Votre femme a survécu à l'attaque.
Eşiniz nasıl?
Comment va votre mari?