Eşitlik tradutor Francês
382 parallel translation
Bugün demokrasi, özgürlük ve eşitlik aptal insanlara özgü kelimelerdir.
Aujourd'hui démocratie, liberté et égalité sont des mots qui abusent le peuple.
Herkes eşitlik, özgürlük, insan hakları der.
"Les hommes sont égaux." "Liberté, égalité, fraternité."
Eşitlik diye bir şey duymadınız mı hiç?
Femmes et hommes sont égaux.
Mesele, din, renk, maddi durum ya da... bu davadaki gibi cinsiyet ayrımı olmaksızın... yasalar önünde eşitlik meselesi.
Il s'agit de l'égalité devant la loi... sans distinction de race, religion, fortune ni sexe.
Denge, eşitlik, her şeyin karşılıklı olması.
Équilibre, égalité, réciprocité!
Eşitlik. Her şeyin karşılıklı olması.
Egalite, réciprocité générale...
Eşitlik.
L'égalité des droits.
Tüm turlar bitti. Jürinin kararı... Lin McAdam ve Dutch Henry Brown arasında eşitlik var.
Toutes les manches étant terminées... la décision de juges est... un score à égalité... pour Lin McAdam et Dutch Henry Brown.
"özgürlük, eşitlik, kardeşlik"
"Liberté, Égalité, Fraternité"...
"özgürlük, eşitlik, kardeşlik, yazan : Marcus Brutus."
"Liberté, Égalité, Fraternité", par Marcus Brutus.
"özgürlük, eşitlik, kardeşlik."
"Liberté, Égalité, Fraternité"...
Eşitlik diye birşey söz konusu değildir.
L'égalité?
Aşkta eşitlik yoktur.
L'amour n'est jamais équilibré.
Tek hedef "grev" dedi. Eşitlik.
Il disait qu'ils ne réclamaient qu'une chose :
Eşitlik elde etmek istiyorsanız dediğiniz gibi,..... sağlık kuruluşlarında aynı seviyede olmalısınız.
Vous revendiquez l'égalité, si j'ai bien compris. Alors, il faudrait aussi obtenir l'égalité en matière de plomberie.
İşyerinde eşitlik hakedenler ayrıca evde eşitlik ve cinsiyet eşitiliği istiyor.
Il parle de leur donner l'égalité, au travail et à la maison. Et aussi l'égalité sexuelle.
- İyi vuruş! - 19-19 eşitlik.
19 partout!
Eşitlik... Özgürlük... Barış...
"Egalité, liberté, paix..."
Erkeklerle siyasi eşitlik ve eşit haklar
Politiquement l'égalité Sera un droit affirmé
"Adalet, eşitlik ve ekmek."
"Justice, égalité et du pain."
Eşitlik, cinsler arasındaki eşitlik seni rahatsız ediyor, değil mi?
L'égalité absolue des sexes, ça vous choque, n'est-ce pas?
Siz eşitlik yanlısı bir kadınsınız, Bayan Dubois.
Vous êtes une femme émancipée.
Ve ben de eşitlik yanlısı bir erkeğim.
Je suis un homme émancipé.
Eşitlik isteyen sendin.
Vous prêchiez l'émancipation.
Konuşmayı biliyorsun ama iş yapmaya gelince... dikiş günündeki kız kurusu kadar eşitlik yanlısısın...
Vous ne luttez qu'en paroles. Emancipée? Comme une vieille fille, oui.
Sizin eşitlik anlayışınız bu işte.
Voilà pour ton égalité.
Kadınlar da çalışsın. Evrensel eşitlik.
C'est le suffrage universel!
Bunlar özgürlük, eşitlik ve bağımsızlığın sembolleri. Burjuvazinin tarih sahnesini terk edişi.
Le symbole de la liberté, fraternité, égalité, et là... la bourgeoisie qui quitte la scène de l'Histoire...
Dünyada ne kadar eşitlik olsa da bu senin tabiatında var.
Toutes les inégalités imaginables au monde sont naturelles.
Eşitlik ve saygıyla yaşama özgürlüğü?
Libres de vivre notre vie dans l'égalité et la dignité?
Sizin ve benim anladığımız tüm o küçük şeyler ve hayattan beklediklerimiz, eşitlik, iyilik, adalet gibi şeyler.
Toutes ces choses que vous et moi attendons de la vie, telles que l'égalité, la générosité, la justice.
Bir maskenin Troglitler için eşitlik sağlayacağına inanayım mı yani?
Vous voudriez me faire croire qu'un masque les rendrait plus intelligents?
Eşitlik olursa birisi kaybedene dek bir el daha.
En cas d'égalité, on continue à lancer jusqu'à ce que l'un de nous gagne.
Hiç kimsenin diğerinden daha üstün olmadığı bir eşitlik toplumuna doğru.
Où personne n'est supérieur, où tous ont les mêmes chances.
Ben sadece eşitlik istiyorum.
Tout ce que je veux, c'est l'égalité.
Ve bunu hava aydınlıkken yapmak istiyorum. Eşitlik varken.
Je veux le faire avant le coucher du soleil, d'égal à égal.
Eşitlik kavramına bir yenilik sunabilir.
C'est peut-être une nouvelle définition d'égalité.
Her işin mutlak eşitlik ilkesiyle yapılması, toplumumuzun temel dayanağıdır.
Notre loi veut qu'on se traite toujours sur un pied d'égalité.
Ne istiyorsun? Beyazları daha çok öldürüp, ırksal eşitlik getirmesini mi?
Tu veux davantage d'agresseurs blancs au nom de l'égalité raciale?
Ne? Soyguncular arasında ırksal eşitlik!
L'égalité raciale chez les agresseurs?
Tanrım şu eşitlik meselesine başlamayalım!
Oh mon Dieu, ne commençons pas avec l'égalité des sexes!
Yaşasın özgürlük, kardeşlik, eşitlik.
Vive la liberté, l'égalité et la fraternité!
bu yüzden özgürlük hayallerine kapılabilirsin, eşitlik, kardeşlik ve bunun gibi...
Et pouvez vous permettre de vous bercer d'illusions comme la liberté, l'égalité, la fraternité et tutti quanti.
Eşitlik. Ya da söyledikleri bu.
C'est un marché de dupes.
Özgürlük ve eşitlik tüm insanlar için.
Liberté, égalité pour tous! Je dicte :
Artık kadınlar eşitlik bile istiyor!
Ah... il leur faut même l'égalité, aux femelles...
Nefis bir eşitlik :
C'est une super comparaison.
Şu eşitlik meselesi.
Très bien.
Yalnızca eşitlik.
l'égalité.
"Biz diğer madencilerle eşitlik istiyoruz."
EGALITE POUR TOUS!
Eşitlik.
l'égalité.