Eşkıya tradutor Francês
174 parallel translation
Godfrey Parke, seni yaşlı eşkıya!
Godfrey Park, vieille canaille!
Bir Sakson eşkıya güzellikten ya da hanımlardan ne anlar?
Qu'est-ce qu'un brigand saxon sait du charme et des femmes?
Bırak beni! Seni eşkıya!
Laissez-moi!
Fakat bu durumdan bütün Boxerların eşkıya olduğu sonucu çıkarılmasın.
Mais tous les Boxers ne sont pas des bandits.
Ankara'ya giden şu yol Türkiye'de ne kadar haydut, eşkıya varsa onların yuvası.
Tous les bandits de Turquie hantent cette route.
Eşkıya benimle işini bitirdiğinde...
Quand ce bandit en a eu fini avec moi...
Bak, Tono, seni hayatın boyunca tanımıyor olsam, sana eşkıya derdim!
Si je ne te connaissais pas, je dirais... salaud.
"İşte eşkıya şerefi!"
"Voilà ce qu'exige notre honneur."
Kral seni biliyor, seni yol kesici eşkıya.
Le roi est informé de tes chapardages, brigand.
Biz eşkıya değiliz. Ama bizi böyle davranmaya zorladın.
Vous nous forcez à agir comme des bandits.
Korsika'ya eşkıya aramaya gelmişti.
Une romantique qui était venue en Corse pour trouver un bandit.
Eşkıya benden 5 milyon aldı.
Le brigand... Le brigand m'a pris 5 millions.
Eşkıya?
Voleur de grand chemin?
Yeteneksiz bir eşkıya tasarımlarımı katledemez!
Jamais un Cosaque minable ne détruira mon travail!
Bu vahşetin ardında, Rif Berberilerin şefi ve eşkıya başı Mulay el-Resuli var. Fas'taki tüm yabancılar için ciddi tehlike e görüyoruz.
Le responsable de ces crimes odieux est Mulay el-Raisuli chef des Berbères du Rif aux moeurs barbares qui sont une menace pour les étrangers résidant au Maroc
Muhteşem bir adam, Allahın hizmetinde. Ama eşkıya ve suçlu da.
C'est un être merveilleux, un serviteur d'allah mais... aussi un brigand et un criminel.
Ata binmeyi silah atmayı gırtlak kesmeyi ve eşkıya olmayı öğretecekler.
Nous apprendre... à tirer... à couper des gorges... et à être des brigands.
Köle, eşkıya, savaşçı ve kavgacıyız.
Esclaves, bandits, combattants et bagarreurs.
Onlar eşkıya.
Quels rebelles?
Cesur bir eşkıya olursunuz, böylelikle bütün faturalarınızı ödeyebilirsiniz, üstelik, herkes sizinle yatmak ister.
Vous devenez un bandit de grands chemins! Vous paierez vos dettes et en rab, tout l'monde voudra coucher avec vous.
Ele geçirilemeyen'Gölge'hakkındaki kupürleri, eşkıya albümüne koymak üzere kesiyordun, değil mi?
Tu as découpé l'article sur cette Ombre mystérieuse pour ton album des bandits de grands chemins!
Eşkıya olmuyorsunuz, değil mi?
Z'allez être bandit d'grands chemins!
- Eşkıya, bende de bir mücevher var.
M. le bandit, j'ai un bijou aussi.
Zannımca, sizin nakdi alıp, benim de sümüklü mendili almam, tam bir eşkıya tarzı olurdu.
C'est du baratin de grands chemins? À vous le fric, à moi le tire-morve!
- Bir eşkıya olduğu ortaya çıkmış.
C'était une bandite de grands chemins! Ts-ts-ts...
- Yazmıyor. Eşkıya oldukları yazıyor.
- L'article ne précise pas.
Bir grup eşkıya, tabancayla ateş ediyor. Hayır.
Une bande de criminels, une seule balle qui l'effleure...
Politikacılar sadece eşkıya ve suçlulardan ibarettir.
Les politiciens sont des bandits et des criminels.
"Eşkıya saldırısı altındayken kaçışa teşebbüs...". vesaire vesaire
Tentative d'évasion sur fond d'attaque par les contrebandiers puis etc.
Sen mapusa gittikten sonra düzen bozuldu Eşkıya.
Je leurs ai dit de ne pas partir. Ils ne m'ont pas écouté.
Ben etme dedim. Keje Eşkıya'nın sevdiğidir, hiç olmazsa ona ilişme.
Puis il est allé voir le père de Keje.
Öldür beni... Eşkıya!
Je ne peux plus attendre, Tue-moi.
Eşkıya ha! Peki ne yaptın bu otuz beş sene?
Et qu'est-ce que tu as fait pendant ces 35 années?
Oğlum ona moruk dediğini duymasın Eski bir eşkıya o.
Il est un ancien Brigand. - Quoi? - Brigand!
Eşkıya! Yani?
Un Brigand, les montagnes, voleur.
Ulan eşkıya, dağda, soyguncu.
Et s'il ment?
Pişt Eşkıya, hey, yürü!
Le Brigand viens! Vas-tu me le trouver? Amène-moi près de lui.
Yok, o eşkıya.
Un véritable Brigand.
Kaldı mı artık dağlarda eşkıya emmi?
Les Brigands sont ici maintenant, en ville.
Emin misin? Ya öldürme beni Eşkıya, getir dedin getirdik işte.
Cet homme est l'un des plus riches du pays.
"İşte, bir Eşkıya daha ölmüştür."
Puis, une étoile filait.
Bak sana şunu söyleyeyim Eşkıya. Borcunu ödemezse bu işin infazı Polise kalmaz.
Écoute Brigand, je vais te dire S'il ne rembourse pas sa dette il sera exécuté avant que la police ne le retrouve.
Eşkıya mı?
- Un brigand?
Bunu da al, seni çirkin eşkıya!
Reviens!
Eşkıya, döndün ha!
Baran le Brigand.
Eşkıya.
Le Brigand!
Sen eşkıya mısın?
Tu es un Brigand? Je l'étais oui, il y a 35 ans.
Hakiki eşkıya, dağların adamı.
Je veux dire il le fut, avant.
Eşkıya, gel!
Je te donnerai ce que tu veux!
Birini öldürmek çok zor zannederdim. Kolaymış be Eşkıya.
Je croyais que c'était très difficile de tuer quelqu'un.
Eşkıya!
Fous le camp Brigand... la police va bientôt arriver. Ils ont abattu Cumali.