Fade tradutor Francês
367 parallel translation
-... ve her zamanki payımı alacağım.
Donne-moi mon fade ou je...
Payıma razıyım, Rico.
D'accord. Le fade me convient, Rico.
Rico gelip payını almanı istiyor.
Rico t'attend pour te donner ton fade.
Payını istemiyor musun?
Tu veux pas ton fade?
Payımı falan da istemiyorum.
Je ne veux pas de fade.
Benimle gel ve payını al.
Viens prendre ton fade!
Silik, beceriksiz ve deneyimsiz olduğumu biliyordun çünkü hem hakkımda hiç dedikodu da yapılamazdı.
vous me saviez fade et gauche. Il n'y aurait pas de racontars.
Sohbet olmadan yemekler çok monoton.
Cette nourriture est fade si l'on ne converse pas.
- İçine baharat koyabilirsin ama çıkartamazsın. - Çok yavan.
- Trop fade.
Burada iyi bir hayat sürdüğümü düşünürdüm. Ama sen gidince artık gözüme eskisi kadar iyi gözükmeyecek.
Je trouvais ma vie satisfaisante mais... après votre départ, elle va me sembler fade.
- Biraz vahşi olabilir, efendim.
- Ça vous semblera fade.
Sensizken hayat tekdüze ve tatsız.
Quand je suis loin de toi, tout me semble fade, sans goût.
- Çok sade bir bayan.
- Elle est aussi fade qu'un mur de pisé.
- Williard daha renkli birini istemez mi?
- Mais pas trop fade pour Willard.
İhtiyar Gateway'in mal varlığı hiç sade sayılmaz.
Les biens du vieux Gateway n'ont rien de fade.
Aptal aptal bakma, hapishaneye gireceksin...
Moi, qui vous trouvais fade, idiot, insignifiant!
Patatesli kek kadar tatsızsın. - Şimdi beni rahat bırak. - Walter, yapma!
Tu es aussi fade qu'une pomme de terre.
Tıpkı bir ördeğe benziyor üstelik yüzünde renk de yok!
Elle est fade et elle a la peau granuleuse!
Baş belasının tekisin, ayrıca dostluğun da hiç keyifli değil.
En plus d'être fade, vous êtes ennuyeuse.
Yaşasın sulandırılmış çorba ve deli gömleği!
Vive le bouillon fade et la camisole de force.
Ivır zıvırlarını bu sayede alabiliyorsun!
C'est là que tu prends ton fade.
Çok mu ruhsuzum?
- Parce qu'il est trop fade?
Evet biliyorum ama martininin tadı da zeytinsiz çıkmaz ki.
Mais un martini est plutôt fade sans une olive.
Bundan böyle o sıradan Alonso Quijana değil Mançalı Don Kişot olarak bilinen gözü pek bir şövalye olacaktır.
Il ne sera plus jamais le fade Alonso Quichotte, mais un chevalier intrépide... connu sous le nom de Don Quichotte de La Mancha!
- Bu sadece Roma'yla ilgili değil.
Fade, commerciale. - Ce n'est pas que ça, Rome.
Çok donuk biri, dedi babası.
"Elle semble fade", dit son père.
Bu inek çok lezzetli olmayabilir, ama hala çok fazla leziz!
La vache... Un peu plus fade, mais plus délicat!
Saf ve temiz
Si fade et si pure
Bir çeşit bebek maması gibi olmuş.
C'est une sorte de, euh, fade. Il est aujourd'hui.
Bir yıldız için fazla basit bir isim, değil mi?
Marlène Mooney, c'est fade pour une star de la chanson.
Bence sizin için biçilmiş kaftan.
- Cela vous semblerait fade.
Biraz yumuşak olmuş.
C'est un peu fade.
- Niye? Onun ağzını yokladım ama biraz çekingen duruyor.
Je lui ai suggéré, mais il pense que c'est trop fade.
Hayır, benim için çok sıkıcı duruyor, o kadar.
Non, elle est juste un peu trop fade pour moi, c'est tout.
Aynı yumuşak ve ruhsuz lapa gibi!
Il est aussi mou et fade que du porridge!
Orası korkunç sessiz, Stan.
C'est fade, Stan.
Şarapsız yemek gitmiyor.
Manger sans vin c'est fade.
Bunun iyi hazırlandığımdan hiç şüphem olmasa da, bir Klingonun midesi için fazla yumuşak.
Je ne dis pas que c'est mal préparé, mais c'est bien trop fade pour l'estomac d'un Klingon.
Otelimiz tamamen aynı gözükmüyor dairenizden sonra.
L'hôtel nous paraîtra fade après être venus ici.
Çok durgun buldum. Sıkıcı, sıkıcı, sıkıcı.
J'avoue l'avoir trouvé bien fade.
Geri kalan hepsi tatlı kalır.
Tout semblait fade en comparaison.
Bilgisayar veri tabanında bulunan tarife göre yapmak istedim, ama bana çok fazla yavan geldi. Bende içine biraz baharat katmaya karar verdim.
J'ai essayé de suivre la recette donnée par l'ordinateur, mais c'est trop fade, alors je me suis permis de relever le tout.
İffetli, içkiden uzak ve kök mayası adını verdiğim tatsız pelte yapılan bir kasabada, kim yaşamak ister?
Qui souhaite vivre une vie de chasteté, d'abstinence et manger de la bouillie de maïs fade et insipide?
Gerçeklerle yüzleşin Gökküşağı yok olmaya başlamıştı
L'éclat de l'Arc-en-Ciel est devenu fade
Domuz eti de çok yumuşak, bu da çok başarısız.
Le sang de cochon est trop fade, échec aussi.
Domuz kanı fazla sulu, başarısız.
Le sang de cochon est trop fade, échec aussi.
Domuz kanı çok koyu, başarısız.
Le sang de cochon est trop fade, échec aussi!
Çok sıkıcı.
- C'est fade.
Çok kötü bir içkidir.
C'est si fade.
bu kadar kötü.
C'est aussi fade!
Gazı kaçmış bira gibi.
Plus fade que de la bière éventée.