Fagot tradutor Francês
38 parallel translation
Elinde odun parçaları olan adam, Second National'dan Bellinger.
Le type au fagot, c'est Balinger, de la banque Second National.
Asılmaya hazır görünüyor.
Il sent la corde comme d'autres le fagot!
Bir kuyruksuz maymun!
Un fagot pour le magot!
Bugün turşu kadar ekşi, değil mi?
Elle est gracieuse comme un fagot d'épines aujourd'hui!
Tahtanın üstünde dur.
Marche sur le fagot!
- Klarnet, fagot ve obua. Orkestra da yönetiyorum.
Clarinette, basson, hautbois et orchestration.
Beni bekle!
Laisse tomber ce fagot!
Umarım çabucak evine varır.
Pose-moi ce fagot, il t'encombre!
Bilirsin, sonu "nure" ki bu da iyidir ve başında "ma" ( Anne ) vardır.
Il est construit comme : fagotin, un petit fagot.
Bilirsin, elinde "nure" ve başında bir de "ma" var.
Il est construit comme : fagotin, un petit fagot.
Şu fagot biraz daha geç çıkamaz mıydı?
Le basson a démarré un poil trop tard.
Hangi ahmak denize su kattı ve yanan Truva'ya bir meşale getirdi?
Quel fou a ajouté de l'eau à la mer et un fagot dans Troie en flammes?
Ben aydaki adam bu dikenler, benim dikenim ve köpek de, benim köpeğim.
Je suis l'homme de la lune, ce fagot d'épines est mon fagot et ce chien est mon chien.
Daha sonra onlara "Çubukları bağlayın ve kırmaya çalışın." derdim.
Puis je leur disais de lier les morceaux et de casser le fagot.
Onlara bu demetin "Aile" olduğunu söylerdim.
Alors, je disais : ce fagot, c'est la famille.
Bir fagot gibi burnunu çekmekten vazgeç!
Arrête de chialer, putain!
Yarım mı, tam mı?
Un fagot ou un demi?
Ben de fagot!
Et moi le basson!
Onu orada bırakırlar, öylece, Bir miktar odunla birlikte.
Ils l'abandonnent là-bas, sans rien de plus qu'un petit fagot de bois.
Sekizinci sınıfta Bobby Nowocinski seni yendi diye fagot çalmayı bıraktın.
En 4e, tu as arrêté le basson quand Bobby Nowocinski t'a battu pour le solo du festival d'hiver.
Birisi odunmuş gibi yaktı onu, cesedini de hayvanlara bıraktı.
Brûlé comme un fagot, ses restes laissés aux animaux.
"Peter ve Kurt" ta... Ördek flüt müydü, yoksa fagot mu? Hatırlayamıyorum da.
"Pierre et le loup"... le canard est une flûte ou un basson?
Fagot, sanırım.
Oh, un basson, je crois.
İbnetör!
Fagot!
İbne!
Fagot!
Bir fagot eksiğimiz var. Kiraladıklarımızdan birisi "yaramaz" çıktı. Polis burada her işe karışıyor.
Il manque un basson, une de nos "locations" a mal tourné.
"İbne" kelimesi aslında ateşi tutuşturmak için kullanılan çıra anlamına geliyor.
- Eh bien, faggot, le mot anglais pour tapette, veut dire fagot.
Yok, hava olsun diye yanımda taşıyorum.
Non, le fagot est pour avoir l'air cool.
Fagot veya davul olsun istiyorum.
Mais j'ai envie d'un basson, peut-être d'une batterie.
- Fagot mu dedin sen?
Est-ce que tu viens de dire "basson"?
Biliyor musun? Hitler aslında fagot çalıyordu.
Tu sais, Hitler jouait du basson.
Fagot çalan olmaz.
Plus de joueur de basson.
Hey, neden sen fagot çalmıyorsun?
toi?
- Evet, ama fagot ve klarnet aynı şey değil.
mais le basson et la clarinette sont très différents.
Fagot solomun kaydını mutlaka göndereceğim size.
Je vais m'assurer de vous envoyer l'enregistrement de mon solo de basson.
Fagot, büyükbabayı temsil edecek.
Le basson représentera Grand-père.
Bir fagot.
Un basson. Un basson?
Hey, Beatrice, fagot çalmamı desteklediğin için teşekkürler.
♪ Pour pincer les cordes de deux cœurs ♪ merci de m'avoir encouragé à jouer du basson.