English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ F ] / Falan filan

Falan filan tradutor Francês

931 parallel translation
- Özür dilerim. Oyun hakkında karar verilecek... falan filan işte.
Je suis à cran avec ce contrat pour la pièce.
"İşbu belgenin ibraz edileceği tüm kişi / kuruluşlara bilmem ne üyesi olan Frederick Steele selamlar falan filan.."
"Ce diplôme certifie que... " Frederick Steele est un membre... " de quelque chose.
"Ve"... falan filan, falan filan...
quelque chose, quelque chose, quelque chose, quelque chose...
- Kırpmak falan filan.
- Il fallait la tailler correctement.
Zehre göre olanlar zehrin t ürüne göre ayrılır çürütücü, tahriş edici, gazla, alkoloidlerle, uyuşturucuyla,... proteinlerle, falan filan.
Les subdivisions par type de poison : corrosifs, irritants, gazeux narcotiques, alcaloïdes, protéines...
Ama dinleyin. "O beyazlıktan beyaz göğsün üstünde..." Falan filan.
"Qu'en son beau sein si blanc, elle daigne..." etc..
Elektrikli sandalye, falan filan.
La chaise électrique, tout.
Bu sabah uyandım. Güneş pırıl pırıl parlıyordu... her şey güzeldi... falan filan.
En me réveillant ce matin... il faisait un soleil éclatant... c'était très beau, tout était lumineux.
- Terk etmesini... falan filan.
- Plaque ce corniaud!
Kendi odunlarını da getirirler, falan filan.
Un prisonnier, une planche de bois, et ainsi de suite.
Yatakta bisküvi yemek falan filan işte.
Soi-disant que je mangeais des biscuits dans le lit et cetera.
Tebrikler falan filan.
Félicitations et tout le reste.
Mutlu ve uzun yaşayın, bir sürü çocuk yapın, falan filan.
Soyez heureux, ayez beaucoup d'enfants, ainsi de suite.
"Gelirseniz memnun olurum -" falan filan.
"Me ferez-vous l'honneur..."
Aleko Sinnikoğlu'nun önünde diz çök bir-iki damla göz yaşı dök, yalandan da olsa, ellerini öp, falan filan.
Agenouillez-vous devant Sinnikoglou. Versez une larme. Baisez sa main.
Bütün para cezaları iptal edilecek. Falan filan...
Annulation de toutes les amendes infligées à l'occasion etc...
Vallahi belediye başkanı bile daha anlamlı konuşuyor. Rahatsızlıkların nedeni yeraltı sularıymış... elektrik akımları, atmosfer basıncı, güneşteki lekeler, depremlermiş falan filan.
Le maire du coin est plus dans le vrai quand il se plaint des sources souterraines, de la pression atmosphérique, des taches solaires ou des secousses sismiques!
Bende çifte şahsiyet, bölünme falan filan varmış.
Il m'a dit que j'avais une double personnalité, schizo et tout.
Yalnızca kalp iki kere vurulur, mideden de bir kere, falan filan.
Oh, juste deux balles dans le coeur, une dans l'estomac, etc.
Aynen öyle, bu sayede salim kafayla tartışıp falan filan falan.
- Pour discuter tranquillement...
Günahkarları teselli edip... Falan filan.
Je réconforte le pécheur et... et tout ça.
Bunu, ikinize birden hissettiğim samimi alakaya falan filan.
Je vous le conseille à cause de ma grande affection pour vous deux ". Et caetera, et caetera, et caetera.
Falan filan.
Ce genre de choses.
Hayır, yani sen bir ersin ve ben bir yüzbaşıyım, falan filan.
Non, je parle du fait que vous êtes soldat, moi capitaine...
Düşünsene... Polisin jopu yok... abdalın zurnası yok.. falan filan..
J'ai eu l'image d'un policier sans son bâton, d'un clairon sans son instrument... et cætera, et cætera.
Seni besliyor, giydiriyor falan filan...
Il te manque plus que le justaucorps de couleur cramoisi et le chapeau à grelots
- Kazma kürek, falan filan. - Başüstüne.
Nous avons besoin d'équipement.
İsimleri aldın ve... Saç, gözler, boy... falan filan.
Noms... couleurs de cheveux, tailles.
Siz bayım, hiç falan filan yaptınız mı?
Vous, monsieur, on vous a déjá bla la bla?
Bu odadaki kaç adam bugüne kadar falan filan yaptı?
Combien d'hommes ici se sont-ils déjà fait bla la bla?
Bu odadaki kaç adam hiç falan filan yapmadı?
A présent, combien d'hommes ici ont-ils déjà bla une bla?
Evet bayan, siz hiç falan filan yaptınız mı?
Madame, avez-vous déjà bla une bla?
Bu odada bunu müstehcen bulmayan biri varsa tamamen palavracısınız ve umarım bir daha hiç falan filan yapamazsınız.
Si quelqu'un ici ne l'a pas trouvé obscéne, j'espére qu'on ne vous bla-ra plus jamais la bla.
Şu sahte isimlerle yaşadı. Falan filan...
Vit sous une fausse identité... " Etc., etc.
Bu manzum dallarda önemli bir olay olarak hatırlanacak, falan filan.
"Dont on se souviendra comme un événement majeur... de la saison lyrique à la... etc. etc."
Cesaret, beceri, kararlılık falan filan.
J'étais courageux, habile, acharné, tout ça, quoi.
Yok aklından hiç çıkmıyormuş da, falan filan...
C'est la rengaine, et blablabla.
- Hazır olmak falan filan. - Hayır.
De ça et du reste!
Kölelerin adaya getirdiği Afrikalı tanrılara tapıyorlar... Katolik papazları, generaller, politikacılar, ölmüş vudu rahipleri falan filan.
Ils vénèrent les dieux Africains que les esclaves ont apportés avec eux sur l'île, et les saints catholiques, les généraux, les politiciens, les derniers prêtres vaudous...
Mutsuz bir hayatın olduğundan ve falan filan.
Ta triste vie, toute cette merde.
"... falanı filanla, filanı falanla... "
" ce sera religion contre religion, et cætera,
Mutluluk iksiri, falan, filan... Ne "mutluluk iksiri" ama...
Cela gelukselixer et tellement.
Ha, evet, peki... Kızı ormanda kovaladı filan. Falan, filan.
Oui, eh bien... ll la poursuit à travers la jungle, blablabla!
Kız bir tabanca çıkartıyor, Falan, filan...
Elle sort son arme, blablabla, et...
"Septime, son şansın habercisi olacak", falan, filan.
"Septime sera le messager.. ".. de la derniere chance ", etc...
Falan filan.
On expie en vivant.
- Falan filan mı?
- Et?
Elbette anlıyorum, zaman değişti de, falan da, filan da... Nerede yaparsan yap, benim arazimde yapmanı kesinlikle men ediyorum.
je comprends, je comprends même très bien, les temps sont changés et moi, je t'interdis de faire toutes tes petites saloperies sur mes terres. parce que ici, rien n'est changé.
"Millet, MC bugün gelemedi." filan falan diyorum.
"Le présentateur n'a pas pu venir..."
"Başkan hakkında şakalar yapan iğrenç komedyen Lenny Bruce." Filan falan.
"Lenny Bruce, le comique malsain " dont les plaisanteries sur le président... " Bla-bla-bla.
Bu gece bu kulüpteki kaç kişi bugüne kadar o kelimeyi kullandı filan falan?
Combien d'entre vous ont déjá utilisé ces mots bla-bla-bla?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]