English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ F ] / Farkındasın

Farkındasın tradutor Francês

2,542 parallel translation
Bisikletin henüz pek işine yaramayacağının farkındasın herhalde, Roger amcası.
Je suis sûre que tu es conscient qu'un vélo n'est pas encore utile oncle Roger Ah non?
Bu Topaz'ı anlatmıyor farkındasınız değil mi? Açıkçası tam tersini ifade ediyor.
vous êtes d'accord sur le fait que ça ne correspond pas à Topaze clairement, ça signifie l'exact opposé.
Başka? Uçaklarını değiştirebilmek için 54 milyon dolar borçlandıklarının farkındasın değil mi?
Donc vous savez bien qu'il leur manque 54 millions de $ pour remplacer leurs avions?
Bunun sadece bir hikaye olduğunun farkındasın değil mi bebeğim?
Chéri, se ne sont que des histoires d'accord?
Bu kocaman, eskimiş bir çöp yığını Billy Chambers ve sen bunu farkındasın.
Je n'y crois pas un instant, Billy Chambers, et vous non plus.
Oradayken etrafınızda insanlar olduğunun farkındasınız fakat Marina ile bağınız o kadar kuvvetli ki, fark etmiyorsunuz bile.
Les gens sont tout autour, et on est conscients qu'ils sont là, mais... la connection avec Marina est tellement forte que... - Ça les éliminent totalement.
Sana karşı bir uzaklaştırma emri olduğunun farkındasın değil mi?
Tu réalises qu'il y a un ordre d'éloignement contre toi?
- Umarım ne yaptığının farkındasındır.
- J'espère que tu sais ce que tu fais.
Bunun aşağılama olmadığının farkındasın, değil mi?
Vous savez que ce n'est pas une insulte, pas vrai?
Farkındasın değil mi?
Tu le sais ça?
- "... bir fırsat olduğunun farkındasınız. "
Alice.
Yani 536'daki açıklanamayan olayların farkındasın.
Donc vous êtes au courant des phénomènes inexpliqués dans l'appart 536?
Leroy, Rahibe Astrid'le aranızda hiçbir şey olamayacağının farkındasın, değil mi?
Leroy, vous comprenez qu'une relation entre sœur Astrid et vous s'avère impossible.
Bunun farkındasın, değil mi?
Tu ne le vois pas?
Seni geri istediğinin farkındasın.
Tu réalises qu'il veut que tu reviennes.
Hiçbir cadı avcısı onun gücünü kullanamaz ama aynı zamanda hiçbir cadının da kullanmaması gerektiğinin farkındasındır.
Aucun chasseur de sorcier ne pourrait utiliser son pouvoir, Mais tu as surement vu qu'aucun sorcier ne devrait en être capable, non plus.
Umarım ne yaptığımızın farkındasındır.
Tu réalises ce qu'on fait?
Son dağ yürüyüşümüzden beri ayağımın biraz daha kötüleştiğinin farkındasın değil mi?
Tu te rend compte que l'état de ma jambe s'est détérioré un peu depuis la dernière fois que nous sommes allés en randonnée.
Hatunun bir sevgilisi olduğunun farkındasın, değil mi?
Tu sais qu'elle a un copain, non?
Adrianna deli farkındasın değil mi?
- Tu réalises qu'Adrianna est cinglée?
Umuyorum ki size söyleyemeyeceğim bir takım şeyler olduğunun farkındasınızdır.
Comprenez qu'il y a certaines choses dont je ne peux pas parler.
Yardım konusunda dünyadaki en kötü yerde olduğunun farkındasın, değil mi?
Tu réalises que tu es dans le pire endroit au monde en ce qui concerne les allocations, n'est-ce pas?
Umarım ikiniz de yarın akşam şu ana kadar sürdüğünüz hayata temelli veda edeceğinizin farkındasınızdır.
J'espère que vous comprenez tous les deux que demain soir vous direz au revoir aux vies que vous avez eues.
Benim bittiğimiz farkındasınız değil mi?
Vous réalisez que je suis fini, hein?
Eminim ki Aiden'ın Hollywood'daki gelecek vadeden bir genç yetenek olduğunun farkındasınızdır.
Comme je suis sûre que vous en êtes tous conscient, Aiden est le nouveau talent prometteur d'Hollywood.
Cadı olduğumun farkındasın öyle değil mi?
Bon tu... tu réalises que je suis une sorcière?
Onu dava edeceğimizin farkındasın, değil mi?
Vous êtes au courant qu'on le poursuit, pas vrai?
Büyük hayranıyım. Evet. Öyleyse eminim ki bunun tabi öngörülen tahminlere göre çift taraflı yıkım olacağının farkındasındır.
donc, je suis sur que tu es conscient que l'aspect dissuasif d'une destruction mutuelle serait du à l'hypothèse que les deux parties soient rationnelles.
- Gary, beni delirttiğinin farkındasın değil mi? Penguen gibi.
Gary, tu es en train de me tuer, tu le sais, non?
Benimle oynuyorsun ve bunun farkındasın.
Tu joues avec moi, tu le sais.
Şirketin yönetici ortağından bahsettiğinin farkındasın değil mi?
Tu te rends compte que tu parles de la chef?
Kaptan Bariz gibi davrandığım için kusura bakma ama yine öz kardeşini namlunun ucuna geçirdiğinin farkındasın değil mi?
Désolé de soulever l'évidence, mais tu réalises que tu mets ta soeur en mauvaise position? Charlotte mérite de savoir.
Hem karına, hem de annene it gibi yalan söylediğinin farkındasın, değil mi?
Vous réalisez que vous venez de mentir à votre femme ET à votre mère?
Harvey ortalığı dağıttığının farkındasın değil mi?
Harvey, tu te rends compte que tu viens juste de jeter un truc par terre?
Bunun doğru olmadığını düşündüğüm için size bunları söylediğimin farkındasınız.
Tu réalises que je ne te dis pas ça parce que je pense qu'ils ont tord.
Bunun beni iyi göstermesi gerektiğinin farkındasın değil mi?
Tu realise que c'était censé me faire paraître bon ( ne ), pas vrai?
Dr. Holt Jake Prestonun az evvel gördüğünüz gibi 5 ay evvel olan... üç kişinin ölümü ve yangın çıkarma.. suçlarından dolayı suçlu bulunduğunun farkındasınız değil mi?
Dr Holt, saviez vous que le défendeur, Jake Preston, était accusé, il y cinq mois, de trois meurtres et de l'incendie volontaire que vous venez de voir?
O zaman siz de bu tamiratların yapılması için özel bir fondan para gelmesi gerektiğinin farkındasınızdır. Bu fonda para göndermeyi bir yıl önce durdurdu.
Alors vous exposerez le ballet puisque les termes disent qu'ils couvrent toutes les réparations d'un fond spécial qu'ils ont arrêtes de payer depuis un an.
İkinci aşama artık başının belada olduğunun farkındasın.
Etape 2, maintenant vous savez que vous avez des ennuis.
Yani o bir şeylerin peşinde olduğundan şüpheleniyor sen de seni bir şahin gibi izlediğinin farkındasın.
Alors il se doute que tu es sur quelque chose, et tu es conscient qu'il te regarde tel un faucon.
Onun izni olmadan ayrılmanızın yasaya aykırı olduğunun farkındasın değil mi?
Vous réalisez bien que c'est contre la loi de partir sans sa permission.
Bunun her şeyi değiştireceğinin farkındasın değil mi?
Tu réalises que cela change tout.
Farkındasın, değil mi?
Tu le sais ça?
Ancak Sanguinista ahlak anlayışının ölümden evvel bize hayat verenlere işkence, tecavüz ve köleliği mazur gördüğünün farkındasınızdır.
Mais tu dois croire que les sanguinistes... visions de la moralité entraine esclavage, torture, le viol de ceux qui nous livrent à la vie avant la mort.
Sen yapamazsın tabii... Bu da seni korkutur çünkü hâlâ bunun ne kadar çılgınca bir şey olduğunun farkındasındır.
Heu, pas vous... et ça vous terrifie parce que vous êtes encore assez lucide pour savoir que c'est dingue.
Umarım ne yaptığının farkındasındır.
J'espère que tu sais ce que tu fais.
Bunu yapamayacağının farkındasın değil mi?
Tu n'as pas le droit.
Bay Sweeney, yemin ettiğinizin farkındasınız değil mi?
Non. - Vous vous savez sous serment?
O halde, kavgayı kimin kazanacağına dair fanatiklerin oylarına izin verildiğinin farkındasınızdır,... oyuncuların kaybet-kazan kayıtları bulunan dövüş kartları var.
Il n'est pas approuvé par notre ligue. Très bien, alors, vous savez qu'il laisse les fans voter sur qui gagnera la bagarre, que les joueurs ont en fait des cartes de combat
Simon ile olan meselemiz bitmedi farkındasın.
Tu sais cette chose avec Simon n'est pas finie.
Fakat yarışmanın favorilerinden biri olduğunun farkındasın.
Mais tu sais tu es vraiment le chéri de la compétition.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]