Felsefe tradutor Francês
682 parallel translation
Bu Profesör Pretorius. Üniversitede, Felsefe bölümünde hocaydı.
Le professeur Pretorius enseignait la philosophie à l'université.
Bay James Davis, hukuk ve felsefe uzmanlığı, Phi Beta Kappa * üyeliği.
James Davis, docteur en droit, en philosophie, major de sa promotion.
- Felsefe ha?
- Philosophe!
Felsefe doktorası yapmış.
Il est licencié en philosophie.
Ve, şarkı söylemeyi seven ve... felsefe ile ilgilenen bir genç erkek olsaydı... Mary'i de gönderirdik.
Si un jeune homme aimant chanter, et la philosophie s'y trouvait, Mary irait.
Onlar şehirleri bombalar, gemileri batırır, işkence yaparak adam öldürür, bu yüzden sen de altın tabakta yemek yersin. Ne harika bir felsefe.
Ils bombardent, coulent, torturent et tuent pour le confort de vous et vos amis.
Vay, felsefe yapan yasli bir altin avcisi
Oh, un vieux chercheur d'or philosophe?
- Felsefe yapıyorsun.
- C'est de la philosophie.
Çok asilce Doktor ama felsefe yapıyorsun.
C'est très noble ce que tu dis, ce sont des paroles de capitaine.
İyi felsefe.
Tu es philosophe.
astronomi, felsefe, ve botanik... coğrafya ve geometri ile de tanışıklığım vardır.
J'ai des notions de géographie, de géométrie, d'astronomie et de philosophie.
Bu felsefe kabul görmez.
Les hommes n'accepteront jamais cette philosophie.
Sigarasını, içkisini içip felsefe yapıyor.
Il fume, il boit. Ça le rend philosophe.
Al sana iki dakikada ev yapımı felsefe.
Que pensez-vous de ma philosophie maison?
Latince, Yunanca, felsefe modern diller ve teoloji.
Latin, grec, philosophie, langues modernes et théologie.
İşini gayet iyi yaptığın anlaşılıyor, lütfen felsefe yaparak sakın işi berbat etme.
Vous semblez bien faire votre boulot, alors arrêtez de philosopher si vous ne voulez pas le compromettre.
"Bu akşam bir uluslararası felsefe, şiir, şarkı ve meditasyon gecemiz var."
Philosophie, poésie, chant, et méditation. "
Hayır zannetmedim. sadece hissettim ki Philippe'i görmeyi keserse....... felsefe sınavına daha iyi çalışır.
Je n'ai rien cru. Je pense qu'il est bon qu'elle cesse de voir Philippe... et qu'elle travaille sa philosophie.
Felsefe bekleyebilir şimdilik.
La philosophie peut attendre.
Teosofi, felsefe, psikoloji, ideoloji ve diğer lojilerin hiçbirini bilmiyorum.
Je n'y connais rien en théosophie, en philosophie ou en psychologie.
Roma Üniversitesinde felsefe okudum.
J'ai étudié la philosophie à Rome.
en iyi okullarda felsefe öğrendim, dünyanın bu ucuna bir görev için geldim.
Les meilleurs écoles, un diplome de philosophie, un travail qui m'emmenait aux extrémités de la terre.
Benim yaşımdaki bir kız evlenmediyse, ya felsefe yapar ya da tutuklanır.
Une femme de mon âge qui n'est pas mariée philosophe ou se fait arrêter.
Majestelerinin tarih, felsefe ve ihtiras dersi hocası.
Précepteur du roi en histoire et ambition.
13 yılda iki felsefe kitabı yazdı.
Beaucoup de talent.
Birinci sınıf bir felsefe dehası.
un génie philosophique a l'état pur.
" tuttuğum tek siyasi felsefe, dünya barışıdır.
La seule philosophie politique que j'accepte est la paix dans le monde.
Tüm bu felsefe. Saçmalık.
On va se débarrasser de toute cette philosophie.
Bu sadece bir moda. Felsefe. Tıpkı bu sene kısa elbiseler, gelecek sene uzun elbiseler gibi.
Simple question de mode, comme... la longueur des jupes.
İçinde din, felsefe ve bilinç var.
Tu as hérité d'une tradition de philosophie et de conscience.
Üç ciltlik felsefe tezimi bu kalemle yazmıştım.
Il m'a servi à écrire l'Histoire de la Philosophie en trois volumes.
Kısa bir zaman önce, terzimi gördüm felsefe konuşmaktan hoşlanan kibar, kültürlü bir adamdı.
Il y a peu, j'ai vu mon tailleur... Un homme doux et cultivé, qui aimait à philosopher.
Felsefe sadece sorgulama sürecidir.
La philosophie enquête seulement.
Gerçekten. Bir felsefe öğretmenine göre fena bir yoldaş değilsin.
Vous n'êtes pas mal, pour un prof.
Felsefe doktoramı hala bitiremedim.
Je n'ai toujours pas terminé mon doctorat.
Şu anda Boston Üniversitesinden geçiyoruz. Burada bir Hukuk Fakültesi, bir Siyasal Bilgiler Fakültesi, bir Felsefe Fakültesi, bir İktisat Fakültesi, bir Hemşirelik Yüksekokulu, bir İşletme Fakültesi, bir Güzel Sanatlar Akademisi ve diğerleri bulunmaktadır.
Nous traversons maintenant l'université de Boston qui comporte une faculté de droit, une faculté de sciences politiques, une faculté de philosophie, une école de comptabilité, une école de sciences infirmières, une école d'administration,
- Felsefe dersi veriyor.
- Comme ça, il est prof à la fac.
- Sen felsefe dersi almıyorsun ki.
- Tu fais pas de philo.
- Elizabeth Arnold Felsefe ve antroplog bilimi diplomalı tıp doktoru Ya sen kimsin?
Pour Elisabeth Arnold anthropologue et médecin! Et toi, qui es-tu?
Baylar, Woolamaloo Üniversitesi Felsefe Bölümünde görev yapacak arkadaşla tanışın.
Messieurs, voici un type qui arrive du pays. Il va passer l'année avec nous au Département de Philosophie de l'Université de Woolamaloo.
Bruce, Bay Baldwin'e Felsefe Bölümüne hoş geldiniz de.
Bruce, je compte sur toi pour accueillir M. Baldwin au Département de Philosophie.
Bruce klasik felsefe hocası Bruce Hegel felsefesi hocası Bruce pozitivist felsefe hocası ayrıca alkol sorumlusudur.
Bruce enseigne la philosophie classique, Bruce enseigne la philosophie hégélienne, Bruce enseigne le positivisme logique et s'occupe de déparasiter les moutons.
"Faşist bir ülkede felsefe öğretmek imkansız." dedi.
Selon lui, enseigner la philosophie est impossible dans un pays fasciste.
Evet? Ben Henry Armitage, felsefe doktoruyum.
- Henry Armitage, docteur en philosophie.
Felsefe orduya da girmiştir. İşte zayıflığımızın gerçek sebebi budur.
Vous avez introduit la philosophie dans l'armée et c'est la cause de notre faiblesse actuelle.
- Ben felsefe öğrencisiyim.
- Oh. J'étudie la philosophie.
Evlilik karşılıklı inançlara dayalı olmalı. Topluma karşı ortak bir tavır ve felsefe...
Le mariage... doit être fondé sur des croyances mutuelles... une attitude commune, une philosophie envers la société.
Dağcılık. Tek başına yapılan spor güçlüklerle felsefe bir arada.
Un sport des plus solitaires, où souffrance et philosophie vont de pair.
Yani hem tırmanıyor, hem yatıyor ve felsefe yapıyorum.
Donc je me hisse, et en même temps, je philosophie.
- Evet, felsefe dersi veriyorum
Chargé de cours de philo.
Ya bizim tek rehberimiz felsefe nerede?
Et l'astronomie?