English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ F ] / Fener

Fener tradutor Francês

818 parallel translation
O fener değil, et!
C'est pas une torche.
Ben balık değil, fener istiyorum!
Je ne veux pas de poisson. Torche.
O fener değil, sadece bir şişe!
Ce n'est pas une torche. C'est un flasque.
Floş değil, fener istiyorum!
Qu'est-ce que je ferai d'un flush? Une torche.
Buldum. Fener bekçisi.
Je sais escaladeur de mât de cocagne!
Pervane balığını fener ile zıpkınlamak gibi bir şey.
C'est un peu comme la pêche de nuit au harpon.
Hitler'in otelinin önünde bando takımı ve fener alayı
Sérénade et rassemblement de nuit devant l'Hôtel d'Hitler
- Belki de Bay Stewart şu fener gibi demek istiyor. Sorunun cevabına gelin.
Soyez plus concret.
- Adamlarını geri çek. Bana bir fener ver.
- Donnez-moi une torche.
Güzel. Yolu bulsun diye cebimde fener yakarım.
Je laisserai la lumière allumée.
Kıyıda bir yerde bir fener sönüyor... Parçalanan gemiyi düşünün... İnsanlar çaresizce palamarlara tutunmuş, dev dalgaların karşısında çığlıklar içindeler...
à un certain endroit de la côte on éteint une lumière imaginez le bateau détruit les hommes désespérés s'accrochant aux amarres hurlant devant les vagues énormes et bientôt l'assaut, les vols.
Fener ışığı! Dümeni sancağa kır!
à tribord toute!
Bir fener gibiydi. Benim de görmeme yardım etti.
Il était comme une lanterne, il m'a aidé à voir.
Fener gibi.
Comme une lanterne...
- Goodwin fener gemisi bayan.
- C'est le bateau-phare Goodwin.
Uyanırsan ve etraf karanlıksa işte fener.
Oh, si vous vous réveillez cette nuit, voici une lampe-torche.
San Clemente Adası fener bekçisiydi.
C'était un gardien de phare.
San Clemente Adası fener bekçisi dedim.
Non, un gardien de phare.
Biri üzerime fener ışığı tuttu ve iyi olup olmadığımı sordu.
Quelqu'un m'a demandé.
İki fener üst üste.
Successifs.
Irmağın karşısından iki aslan yavrusu yakaladım ve onları fener ile takas ettim.
J'ai échangé les deux lionceaux contre la lampe de poche.
Fener karşılığında aldığın ufaklıklarla aynılar.
Mes petits lionceaux!
"... harekete geçerse işaret ışığı olarak çan kulesinin tepesine fener as... "
"'Accroche une lanterne dans le beffroi du clocher de l'église
Fener de kullanma.
N'allume pas les phares.
Buraya geldin ve eve pudra serptin, parfüm püskürttün lambaya fener taktın ve ev Mısır'a döndü!
Vous arrivez avec vos parfums et vos lampions... On se croirait en Egypte!
Fener alın!
Prenez une lanterne.
Gecenin ortasında aniden beliriverdi. Bir gözü, bir fener kadar büyüktü.
Il a surgi en beuglant dans la nuit, son oeil gros comme un phare.
Fener onu ürkütmüş olmalı!
La lanterne lui a fait peur.
Seni bu kıyafetle buradan çıkarmak fener taşımak gibi olur.
Sortir avec cette robe, c'est comme porter une lanterne.
Ve babanın adı tekrar parlayacak. Galakside bir fener gibi.
Et le nom de votre pere brillera a nouveau... comme un phare dans la galaxie.
Evet. Bir fener alıp mezarlığa gideceğini söylemişti.
Oui, il a emprunté une torche et il a parlé du cimetière.
Şimdi de, nazik parıltısı takip ettiğim fener olan Okichi'ye.
Buvons aussi à Okitchi dont le tendre éclat a été la lanterne qui me guidait.
Biri buraya neden bir fener bırakır ki?
Pourquoi on aurait laissé une lanterne?
Arabaya gidip fener getireyim...
- Mon machin est fluorescent, occupez-vous de votre mère Alphonse.
Bana bir fener verin.
C'est trop sombre, passez-moi une lampe.
Şimdi Bayan Manion'dan köpeğe bir fener vermesini isteyeceğim.
Maintenant, je vais demander á Mme Manion d'apporter sa lampe électrique.
50 tane bisiklet. İki yüz tane asılı muhteşem fener.
50 bicyclettes et 200 magnifiques lanternes japonaises.
Bu gece limanda, bir adam fener yakacaktir.
Ce soir, au port, un homme allumera une torche.
"Her gece fener yanar."
"La lanterne luit chaque soir."
İşte, bir fener al.
Prends une lampe de poche.
Afrika yüzü ise, dev bir fener gibi yanıyor.
Pendant ce temps, une torche de feu balaye le continent africain,
Mini denizaltı ve bir fener kullanın. Kabloyu yakın.
On prend Ie mini sous-marin et on brûle Ie câble.
Fener.
Lanterne!
Evet, işte fener.
Gardez la lanterne.
Bütün gece üzerlerine fener tuttum.
J'ai dû me servir d'une torche.
Yayoi, fener getir.
Yayoi, apporte-moi une lanterne.
- Dolu fener var.
Y a plein de lanternes.
Fener!
Torche!
Fener nerede?
Voilà une torche.
Bakın! Üzerinde adın yazılı olan bir fener taşıyorlar.
Le Théâtre Asahiza qui vous débinait, dans le temps, vous a apporté un beau cadeau.
Yol ayrımında bir fener mi? Yoksa -
C'est un bec de gaz ou quoi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]