Fenster tradutor Francês
36 parallel translation
Alo. Fenster?
Fenster?
Bay Fenster, dün gece 10'da neredeydiniz?
M. Fenster, où étiez-vous, hier soir, à 1 0 h?
Dosya 358, Albert Fenster.
Dossier 358, Albert Fenster.
Dostun Fenster'ın bize anlattıklarını bilmek ister misin?
Tu sais ce qu'a dit ton pote Fenster?
Fenster daima McManus ile çalışırdı.
Fenster avait toujours travaillé avec McManus.
Fenster, sakinleşir misin?
Calme-toi.
Hey, Fenster, dostuna bir iyilik yap. Çenesini tutmasını söyle.
Sois gentil avec ton copain et dis-lui de la fermer.
Şimdi Fenster ile kulağımıza ufak bir iş haberi geldi.
Fenster et moi, on a entendu parler d'un coup.
Bay Hockney söyleyeceklerimi duymak ister gibi geliyor bana Fenster'ın can attığını da biliyorum.
On dirait que M. Hockney veut savoir, et je sais que Fenster est avec moi.
Fenster ile McManus gizli kapaklı bir teklifte bulundu. El çabukluğu, yüksek risk, yüklü para.
Fenster et McManus avaient une offre intéressante, risquée, mais un paquet de blé au bout.
Fenster?
Fenster?
McManus işi servis etti, Fenster minibüsleri buldu Hockney araç gereci sağladı.
McManus nous a trouvé le boulot. Fenster les camionnettes. Hockney a fourni les armes.
Fenster ile ben- -
Fenster et moi...
Seninle Fenster mı?
Toi et Fenster?
Benim sıkıntım, koçum, geri kalanımız burada kös kös oturmuş dururken Fenster ile Kaliforniya'da balayı seyahatine çıkmanız.
Mon problème, c'est ta lune de miel avec Fenster pendant qu'on reste assis ici à glander.
Hepsi Fenster ile McManus'ın işiydi.
C'était Fenster et McManus.
Nasıl gidiyor, Fenster?
Comment ça va?
Bay Keaton hem Bay Fenster hem de Bay McManus'ı polis arşivindeki fotoğraflarından tanıyorum.
M. Keaton. Je reconnais M. Fenster aux photos de son casier, tout comme M. McManus.
Bu yılın başlarında Bay Fenster ile Bay McManus Newark havaalanından çift pervaneli bir kargo uçağı kaçırdı.
Plus tôt cette année, M. Fenster et M. McManus ont détourné un avion-cargo à l'aéroport de Newark.
Çünkü Bay Soze'yi soydunuz, Bay Fenster.
Car vous avez volé à M. Soze.
Ertesi sabah uyandık ve Fenster gitmişti.
Le lendemain matin, Fenster était parti.
Kobayashi, Fenster'ı nerede bulabileceğimizi söyledi.
Kobayashi a dit où on pouvait trouver Fenster.
Bunu Fenster için yapmıyorum.
Je le fais pas pour Fenster.
Fenster'ı öldürmelerinin ardından kimse kaçamaz mıydı ki?
Après la mort de Fenster, personne n'a fui?
Fenster'ı harcadınız ama hepimizi harcayamayacaksınız.
Tu as eu Fenster, mais tu nous auras pas tous.
Onları Bay Fenster'ın hesabına ekleyeceğiz.
On les ajoutera sur la mort de M. Fenster.
Fenster ve onu gömerkenki görüntüsü gözümün önüne geldi.
J'ai pensé à la tête de Fenster quand on l'a enterré.
Neden Fenster, McManus veya Hockney değil?
Pourquoi pas Fenster, McManus ou Hockney?
Bayan Fenster! Yardım edin!
Mme Fenster, à l'aide!
Fenster, tüfeği getir!
Fenster! La carabine!
Fenster, neden her zaman ilk kişisin...
Je ne suis pas étonnée de voir que tu es le premier...
"John Fenster'ı taşınabilir tuvaletin içinde, tepeden aşağı yuvarladım."
"Avoir balancé John Fenster dans une chiotte mobile."
Sebastian Fenster, Whoreson Üniversitesi mimarlık bölümü.
Sebastian Fenster, école d'architecture, Whoreson College.
Fenster, meşhur teşhis sahnesinden sonra söylemişti.
Fenster en a jeté un après l'identification.
- Nasılsınız?
BUREAUX D'AVOCAT D'ALAN FENSTER
- Abartıyor muyum Fenster? - Evet, sanırım.
- J'exagère, Fenster?