Filmler tradutor Francês
1,423 parallel translation
Tipik filmler, genç bir kız ile bir erkek atın üstünde falan.
Genre, La Vallée de la Vaseline, Deux Mecs, une Fille et un Cheval,
Bence mükemmel randevu, beni romantik bir yemeğe çıkaran bir erkek olurdu. Sahilde çıplak ayakla gezer, kitaplar, müzik ve filmler hakkında konuşurduk.
Une parfaite soirée, c'est un homme... qui m'offre un dîner romantique... et m'emmène pieds nus sur la plage parler livres... musique et cinéma!
- Evet, bir şey bilmiyorlar. Zaman zaman filmler alıyorlar.
- Oui, ils ne savent rien ils recoivent des films de temps en temps
Filmler evet ama...
La vidéo ne ment jamais.
Geçen hafta sipariş verdiğin filmler geldi. O savaş filmleri gerçekten seviyor olmalısın.
Tu es allé au cinéma avec Pete voir un film de guerre, non?
Filmler sanat eseri olduğundan, gerçeği olduğu gibi yansıtamazlar.
Je disais qu'un film, une œuvre d'art, ne reproduit jamais la réalité telle qu'elle est.
Filmler de hayat gibi, o yüzden izlemeyi seviyoruz.
Et plus les films font vrai, mieux c'est.
Yani filmler, günlük hayatta yaşadığımızı bize iki kere daha verirler.
Les films nous donnent deux fois plus que ce qu'on vit chaque jour.
Rosenblum ve sahillerdeki öteki adamların çektiği filmler kaybolacaktı.
Le film réalisé par Rosenblum et ceux de la 165ème Compagnie photo sur les plages, furent perdus.
Yandan çıkarken çantayı düşürdü tüm filmler yok oldu.
En montant sur le navire, il l'a laissé tomber, et toute la pellicule a été perdue.
Çektikleri filmler, insan hafızasından daha uzun ömürlü.
Car bientôt le film qu'ils ont réalisé restera le seul témoignage.
Çabuk kanıyorsun, her zaman yabancı filmler izliyorsun.
Tu te laisses influencer à ne voir que des films étrangers.
Aslında, onu iyi değil de kötü yapan şey normalde sadece eski filmler hakkındaki kitaplarda görülebilecek türden olmasıydı.
Le fait qu'il s'agissait d'une ancienne caméra, d'un genre qu'on ne voit plus que dans les livres, n'a fait qu'aggraver les choses.
Ama, oniki yaşindayken filmler ağaç evlerin yerini almaya başladı,
A 12 ans, on a laissé nos cabanes pour aller au cinéma.
Lezbiyen sinemacılar daha iyi filmler çekebilmek için kaybedenin, yani en kötü filmi yapanın biraz tokatlanması gerektiğine karar verir.
Pour motiver les membres de l'association du film lesbien, elles décident que la candidate ayant fait le plus mauvais film... doit être fessée.
Önemsediğin tek şey filmse, sonunda sadece başka filmlerle ilgili filmler yapan biri olursun.
Est-ce de la littérature? A votre avis? Ce livre est trop antiféministe.
Filmler temiz. Bir çene cerrahı çağırdım.
Les radios sont claires, un chirurgien dentaire va venir.
- Tahlil ve filmler buraya.
- Données de labo et radios ici, OK?
Filmler geldi.
J'ai les clichés.
Kuzenim Rufusun yaptığı filmler istismardı asıl.
Mais les films que faisait mon cousin Rufus, ça, ç en était.
- Filmler mi?
- Des films?
Artık böyle filmler yapmıyorlar.
On n'en fait plus des films comme ça!
Video kasetler ve filmler.
Cassettes vidéos et films.
Haftasonlarını sevmek için bir çok neden vardır. Okul yoktur, çizgi filmler vardır.
Le week-end, c'est vraiment super.
- Ee, filmler.
Le ciné?
- Filmler mi?
- Le ciné?
Filmler ilerledikçe anladım ki oyuncu olmak değil, sektörde olmak istiyorum.
En ce qui concerne le cinéma, je veux être actif, pas acteur.
Güzel çizgi filmler nasıl? Kabusları uzaklaştırmalı.
Un gentil dessin animé, alors?
Ve onlari eski filmler gibi dolapta tutuyorsun.
Et tu les gardes comme une collection de films.
- Evet. Filmler eğlencelidir. - Evet.
Les films, c'est super.
Kıyafetler, filmler, cihazlar...
Les vêtements, le matériel vidéo.
Unut gitsin. Eminim berbattır. Tüm bu filmler berbat.
Tous ces films sont nuls.
Koşmak, kitap okumak, evde oturmak doğa... filmler, tabi eğer iyilerse.
Courir, lire... sortir, rester à la maison... la campagne... les films... s'ils sont bons.
O filmler en iyi işlerimizdi.
Les films, c'est ce qu'on a fait de mieux.
Ama porno filmler daha güzel.
Mais les pornos, c'est mieux.
Müze tarafında eski filmler gösteriyorlar.
Il y a de vieux films au musée.
- Ve bunlar eylenmek için açlar. Kendi arka bahçeleri ve kendi insanları ile çekilen filmler.
Des gens privés de divertissement, de films bien de chez eux avec des stars à eux.
Sana başka filmler getirdim.
D " autres vidéos.
Holywood'un sorunu ne biliyor musun? Boktan filmler yapıyorlar.
L'ennui avec Hollywood... c'est qu'ils font de la merde.
İnanılmaz kötü filmler.
Inconcevable et sans intérêt.
Bence filmler eglence zincirinin en altinda.
Les films m'amusent très peu.
Miramax mı? Ben onların sadece kaliteli filmler yaptıklarını sanırdım. "Piyano" ve "Ağlatan Oyun" gibi.
Je croyais qu'ils ne faisaient que des films genre'La Leçon de Piano'ou'The Crying Game.'
"Jay ve Sessiz Bob hakkındaki bütün filmler kıç yalar. Çünkü o ikisi de kıç yalıyorlar."
'N'importe quel film basé sur Jay et Silent Bob puerait du cul, puisqu eux-mêmes puent du cul.'
Bazen de çok kötü filmler yapmak zorunda kalabilirsin.
Et parfois tu fais un bon film.
Ama bana bakacak olursan ben porno filmler yaptım.
Mais moi... je fais du porno.
Filmler, kitaplar, dur...
On a des goûts opposés en cinéma, en livres...
Kafamda filmler izliyorum.
Je me passe des films dans ma tête.
Ben filmler için buradayım. Filmler mi?
Je suis là pour les films.
ÖZGÜRLÜK İÇİN BEDAVA FİLMLER
FILMS GRATUITS ET LIBERTÉ
TV, dergiler, filmler.
Télé, magazines, films, vous inculquent la beauté.
Bir de nefret ettiklerini söyledikleri ama hakkında konuşmaktan kendilerini alamadıkları filmler ve oyuncular hakkında bilgi toplarlar. Tamam. Burası "Patavatsız ve Kronik" hakkında.
OK, voilà les pages sur'Bluntman et Chronic'.