Flam tradutor Francês
372 parallel translation
Zayıflamışsın Alonzo!
" Comme tu as maigri, Alonzo!
Azıcık zayıflamışsın, Jim.
Tu as un peu maigri, Jim.
Cathy, ellerin zayıflamış.
Vos pauvres petites mains.
Dünya savaşının son yılında Tomanya ordusu zayıflamıştı.
A la fin de la guerre, la Tomainie faiblissait.
Zayıflamışsın.
Tu as perdu du poids.
Çok zayıflamışsın.
Tu es maigre comme un clou.
Ama sanki biraz zayıflamış gibi.
Oui, elle a maigri un peu.
Zayıflamışsın.
Tu as maigri.
Çok zayıflamış mıyım?
Ai-je beaucoup maigri?
Hiç zayıflamışa benzemiyorsun.
Tu ne me sembles pas avoir maigri.
Biraz zayıflamışsın.
Vous avez maigri.
Zayıflamış gibi.
Il est maigre.
Biraz zayıflamışsın. Çok yakışmış.
Vous avez un peu minci, cela vous va bien.
Zayıflamışsın, Gaby.
Tu as maigri, Gaby,
Sen zayıflamışsın.
Vous avez maigri.
Siz zayıflamışsınız.
Toi, tu as minci. Vraiment?
Belki de ışıktandır ama zayıflamış gibisin.
C'est peut-être la lumière, mais tu as l'air d'avoir maigri.
Çok zayıflamışsın.
Tu es toute maigrichonne.
Çok zayıflamış.
Si maigrichonne.
Burada hiçbir şey değişemez Efendi Miles. Biraz zayıflamış gibisin.
Rien ne change ici, maître Miles.
Pardon, gözlerim iyice zayıflamış.
Excusez-moi. Ma vue s'est affaiblie.
Ne kadar zayıflamışsın.
Regarde à quoi tu ressembles :
Zayıflamış gibi görünüyor değil mi?
Je la trouve très mince.
Tanrınız onları zayıflamış ve korumasız olarak iade eder mi?
Votre Dieu ne laisse-t-il pas tomber les faibles?
Havanızın şu ana kadar bayağı zayıflamış olması gerek.
Votre air doit déjà se raréfier.
Sadece nabzı çok zayıflamış. Arada bir kendini kaybediyormuş.
Son pouls est très faible... et parfois irrégulier...
Çok zayıflamış ve hasta gibi bir hali var.
Elle est devenue tellement mince et maladive.
Lobide veya hediyelik eşya mağazasında tekrar karşılaşırsak söz veriyorum, çok zayıflamış olacağım.
Si nous nous rencontrons un jour dans le hall de l'hôtel ou dans la boutique, je vous promets que je serai mince.
Ninuccio Zayıflamış görünüyorsun.
Elle a la vue qui baisse.
Zayıflamışsın.
Tu as perdu un peu de poids?
- Biraz zayıflamış gibi duruyor.
- On lui voit presque les os. - Je t'apporte ça.
Artık iyi görmüyorlar, refleksleri zayıflamış, güçleri azalmış.
Leur vue a donc baissé, leurs réflexes sont lents et leur forces ont diminué.
İhtiyar Mircea'nın varisleri arasındaki taht kavgalarıyla zayıflamış olması, ve boy beylerinin yarattığı feodal anarşi ortamı sayesinde, Fatih, Eflak'ı kolay lokma olarak görmekteydi.
"Affiblie par les combats pour le trône entre les successeurs de Mircea l'Ancien, mais aussi par l'anarchie féodale des grands boyards, la Valachie semblait être une proie facile pour le conquérant."
Zayıflamışsın da, nedense!
Tu n'as plus cette lumiére d'autrefois.
Zayıflamış mı?
Il a maigri?
Zayıflamışsın evlat. İyi olmuş.
Tu as maigri.
Son günlerde o kadar zayıflamıştı ki onu kolayca kaldırabiliyordum.
C'était devenu un squelette Je pouvais le porter
Bence yaklaşık 10 kg zayıflamış.
Il doit avoir perdu 10 kilos.
Öyle zayıflamış ki orta siklet gibi görünüyor.
Il a tellement maigri qu'on dirait un poids moyen.
Güneş ışığı zayıflamış, eflatun renge bürünmüştü.
Dehors, la lumière devenait pourpre et douce.
Zayıflamışsın Catherine!
Et toi... tu as maigri, Catherine.
Hafızan zayıflamış senin.
Tu as la mémoire courte.
Zayıflamışsın.
Tu es maigre.
Tedavi yüzünden koku alma duyun zayıflamış...
Ton traitement t'a même fait perdre l'odorat.
Zayıflamışsın.
Il me semble que tu as maigri.
Carlito, nasılsın? Pepe, zayıflamıssın.
Comment allez-vous?
Bayan Gina iyi görünüyor, zayıflamış.
Vous avez maigri, Mme Gina.
Zayıflamışsın.
Tu as maigri, non?
Oldukça zayıflamışsın, binbaşı.
Vous arrivez à temps.
Zayıflamışsın.
Tu as minci.
- Ne kadar zayıflamışsın. - Gerçekten?
- Tu es si mince.