Flashy tradutor Francês
51 parallel translation
Sığır eti var.
Bleu flashy.
"Kızı kurtarma" ya da "Zümrütü çalıp kızı kurtarma" gibi görevler almalıyım ben aslında.
Je devrais avoir un nom de mission un peu plus flashy genre "Sauve la fille" ou encore "Vole l'émeraude avec la fille".
- Samimi birşeyler giyeceğim.
- Je porterai quelque chose de flashy.
Göze çarpmak istiyorsan elbise giyersin.
Si tu veux être flashy, c'est la robe.
Bu oldukça havalı.
C'est très flashy, ouais.
Giydiklerim ne dikkat çekiyor, ne de bir yöne çekiliyor.
Rien que je portais n'était flashy, ou ce genre de choses.
Çiçek gibi olmalı.
C'est pas assez flashy.
Vallahi zor. Gözlerimi kamaştırdı.
Difficile, elle est hyper flashy.
Çok parlak.
C'est flashy.
Alexis, hayatım, reklamlara ihtiyacımız var, ve bir de Times Meydanı'nda devasa tabelalara.
Alexis, ma chére, on a besoin de pubs flashy, La banderole géante à times square.
Sıra geldi "saçını komik bir renge boya" maddesine. Ardından da "patlamaya gideceğiz".
Maintenant, je vais aller "Me teindre en couleurs flashy", et après on ira à "Aller à une rave".
Alacağın en gösterişsiz şey gibi ama iş bitiricidir.
Sûrement la moins flashy des choses que tu as reçues, mais c'est pratique.
Basit, ama göz alıcı olmasın.
Simple, pas flashy.
Çok güzel. Ancak sizin için yeterli değil gibi.
Une belle bête mais c'est pas encore assez flashy pour vous.
Phoenicks pahalı şeyler alırdı.
Phoenicks était flashy.
Hayaletler gösterişli olur.
Fantôme, c'est Motard Fantôme, un peu flashy.
Pinter'la çalışırken siyahi Mr. Muscle'a benzeyen rap videosundan fırlamış bir adamla karşılaşmış mıydın?
- Tim. - Oui? As-tu déjà vu Pinter avec un mec qui ressemble à un M. Propre noir déguisé en concierge flashy?
Kamala'nın yemeğini terk etti. Acayip derecede kısa bir elbise giydi... Açık yeşil ve acayip kısa...
Elle a quitté le dîner de Kamala, portant une robe extrêmement courte, vert flashy, et vraiment très courte.
Canlı pembeydi, değil mi?
Rose flashy, c'est ça?
Aksiyon tarzım gösterişten çok zarafet sahibidir.
Mon style d'action est plus en retrait que flashy.
Açılış sahnesinde kapılar patlar gösterili müzik videoları gibi tamamlanır ve cinayetler çok daha sıradışı olmalıdır.
Avec une orientation très flashy, avec un clip vidéo, et les meurtres doivent être plus extrêmes.
Biraz gösterişli bir şey olabilir ama arabaya ihtiyacı vardı...
Tout droit, peut-être ce est un peu flashy, mais il avait besoin d'une voiture, et- -
Çat diye koydun! Çat! Çat!
Quagmire a dit de s'habiller flashy pour être remarqué.
Quagmire, kızlar bizi fark etsin diye gösterişli giyinmemizi söyledi.
Quagmire nous a dit de nous habiller flashy pour que les filles nous remarquent.
* Çünkü çarpmazlar göze sudaki pırıltılar gibi *
'Cause you re not standing out like flashy sparkles in the water
Kokua Uşakçılık diye Turuncu ve sarı karışımı oldukça parlak bir pano var.
Un logo flashy, orange et jaune. "Voituriers Kokua."
Size daha büyük, daha yüksek, daha parlak bir şey lazım.
Faut un truc plus grand, plus gros, plus flashy.
Çok fiyakalı giyinmişsin.
Vous êtes habillé trop flashy.
Bu renk çok açık.
Cette couleur est super flashy. Viens avec moi.
Bu İskoç sana hışımla gelecek.
Ce clown va arriver avec des coups flashy.
Fazla cafcaflı millet.
C'est aussi flashy, les gens.
Hiper renk ve MC Hammer pantolonlu bir görüştü.
Une vision en couleur flashy et pantalons parachutes.
Şerefini iki gün sonra çıkan duvar boyası gibi iki paralık etmesine izin veremezsin.
Tu ne peux pas le laisser continuer à piétiner ta dignité comme un manteau de fourrure flashy bon marché.
Sanırım benim oyuncaklarım fazla tutmadı.
Je suppose que ma bobblehead bobby n'était pas assez flashy
- Çok mu parlak?
C'est trop flashy?
Öyle zaten ama sen cıvıl cıvıl kıyafetlerin ve Woody Allen havaların yüzünden biraz karmaşık bir adamsın.
Tu l'es, mais tu as une forte personnalité, Avec tes vêtements flashy et ton air à la Woody Allen.
- "Flaşlı." - "Flude."
- "Flashy". - "Flude".
taksilerden öğrendim, kalabalık trafikte bile kolayca görülebiliyor, ne kadar uzak olursa olsun.
Je l'ai appris des taxis, même dans la circulation dense ils sont repérés de loin grâce au jaune flashy.
Charlie! - Yo.. yo.. yo, Tammy!
Elle va encore porter ses vêtements flashy et sexy!
Bel çantası "avanak turist" diye bağırıyor.
Cette banane vert-flashy crie "touriste crédule"
- Hiç, akıllı bir adamsın belli ki birkaç gösterişli numara öğrenmişsin ama çok hayati bir hata yaptın.
Oh non non non, t'es un gars intelligent qui a fait quelques coups "flashy", mais tu as fait une erreur cruciale.
Çok gösterişli, ekstra fermuarı falan var
Un peu flashy, cette grosse fermeture.
You think you can distract me from the precinct's problems with a flashy presentation?
Vous pensez que vous pouvez me distraire des problèmes de la Ville avec une présentation tape à l'œil?
Daha cafcaflı kıyafetler falan almaya başladık.
On mettait des fringues flashy et des trucs dans le genre pour paraitre comme, tu sais,
Çok göze batarlar.
Beaucoup trop... flashy.
Kasabada pahalı ayakkabıları ve parlak çantalarıyla bir moda ikonu olan Olivia Pope farkedilmeyecek tipte bir insan değil.
Connue en ville en tant qu'icône de la mode pour ses chaussures chères et ses sacs flashy, Olivia Pope n'est pas quelqu'un qui passe inaperçu.
Kulağa tanıdık geliyor. S Sınıfı 13. Sıra Şipşak Flaş
J'ai déjà entendu ce nom... 13e DE LA CLASSE S FLASHY FLASH
Hayır, ben gösterişli olmak istemiyorum.
Non, je ne veux pas être flashy!
amfAR yemeği için biraz daha göz alıcı bir şeye ihtiyacı olacak.
Il lui faut un truc plus flashy pour le dîner de l'amfAR.
Ben de kafamı kazıtmayı ya da saçımı çılgın renklere boyatmayı düşündüm.
J'ai voulu me raser la tête ou me faire une couleur flashy.
Tamam. Başlayalım. Ben Kitty Potter.
Ici Kitty Potter au defilé flashy de Cy Bianco.