English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ F ] / Flop

Flop tradutor Francês

167 parallel translation
- Londra'da koca bir fiyaskoydu.
... un flop total à Londres.
Bu beceriksizle bir bağlantın mı var yoksa?
Vous êtes avec ce flop?
Hayatımda talih hiç gülmedi, ama daima saygı gördüm.
Ma carrière a peut-être fait un flop, mais j'ai droit au respect.
Bu oyunda rol almıştı, tam bir fiyaskoydu, o geceyi bile çıkaramadı.
Elle s'est lancé dans cette pièce, quelque part, sur les planches. c'était le flop total, et n'a même pas terminé la nuit.
Bir nebze de mi?
C'était un flop total?
Sonra "flop" tasın.
Puis, vous aurez l'asile.
- Flop nedir?
Qu'est-ce que c'est, l'asile?
Yanlış anlamayın... ama bu küçük çaplı bir felâket olabilir.
Sauf votre respect... vous courez au flop. Mahousse.
Yağmur yağıyor. İşte oldu. Ateşle dikkatli olun.
"Flip-flop, Flip-flop, fait la pluie en tombant!" Ca y est!
Sakallı Kadın'dan haberim var ama, "Baştan Ayağa Kıllı Kadın" açıkçası bize pek uymaz.
Passe pour la femme à barbe, mais une femme velue de partout risque de faire un flop.
Son numaranı da yaptın bana Holling.
Tu as retourné ton dernier flop sur moi, Holling.
- Peki ya Flamingo iş yapmazsa?
- Et si le Flamingo fait un flop?
Kötü hissetme Homer. Yeni dinlerin 10'da dokuzu ilk yıI çuvallar.
Ce n'est rien, Homer. 9 religions sur 10 font un flop leur première année.
Beni tırmalamaya kalktı!
Elle m'a fait flip-flop!
Tırmalamaya başladı!
Flip-flop qu'il faisait!
Hiç seni tırmalamaya çalışan biri oldu mu?
Faut l'avoir vécu! Hyper flippant le plan flip-flop!
Değişiverdin!
Tu me fais flipper avec ton plan flip-flop!
Bunlar bir tarafa, bütün akşam berbat geçti.
A part ça, la soirée a été un flop.
Daha iyi bir yaşamı hak ettiğimize karar kıldık.
Et si je faisais un flop?
- Flip-flop'ta buluşmak üzere.
- A plus tard, nénuphar.
Ortaya açılan iki kağıtın ikisi, çok yüksekti. Elimdekileri tutmak istiyordum.
J'ai les deux meilleures paires avec le flop, et je veux le garder dans le jeu.
Onun da provasını yaptım ama milleti uyuttu.
J'ai travaillé là-dessus, et hop, le flop.
Artık sevmiyorsun beni
Notre amour a fait flop
Yazık, sinek avlıyor. Hadi gidelim.
Il fait un flop, allons-y.
Sinek avlıyor çünkü berbat halde.
Il fait un flop car il est malheureux.
Sonraki filmleri Ölümcül Ajan II... hemen Videolara giriyor ve bunu kimse kiralamak istemiyor.
Alors, ils enchaînent avec L'Agent Fatal 2 qui sort directement en vidéo et fait un flop.
- Bir sorun mu var? Evet, var. Washington'a takıldık.
On a fait un flop à Washington.
Tek medya aracının işe yaramadığı üstüneydi.
On parlait du flop des pubs axées sur un seul médium.
Toni de eve veda etti dön,'üşü, zıpla hepsi senin yüzünden hepsi senin yüzünden hepsi senin yüzünden
Flip-flop, ça frise A cause de toi A cause de toi
Buna'ağır çekim'değil, espri derler.
Ça s'appelle du tac au tac, pas du flop-flop.
Şişkocuk parti verdi ama kimse gelmedi.
La soirée de la grosse était un flop.
Gerçek şu ki, park finansal olarak çökmüş durumda.
Ce parc est un flop financier.
Biri ortada.
Et un dans le flop.
İşe yaramazsa benim arabamı da yıkayabilirsin.
Essaie toujours. Si tu fais un flop, je te promets que tu laveras ma voiture.
Ben büyümü yapmadan önce de göbekleme çakılmıştı.
C'était avant que mon sort ne devienne un vrai flop.
Çabuk pişmiş, göbekleme atlamış, şişmiş, patlamış.
Ouf, flop, boum, pop.
Lisa Joyce'u Tom görevlendirmiş ama Lisa başaramamış. - Bu kısmı doğru.
Il a bien recruté Lisa Joyce, mais ça a été un flop.
Vince'in dostusun... onu kötü projelerden korumak istiyorsun.
Vince est ton ami, tu veux éviter qu'il ne fasse un flop.
Tamam, Sorter'la İnce Biggins'i ve bir bahane olmasını önleyecek kadar adam al.
Bien, prends Sorter et Slim Biggins et assez d'hommes pour éviter un flop.
- Evet. Bu dizi çuvallarsa, gelecek 10 yıl Hollywood'un dibinde olursun. Ödlekler başkanı da olursun.
Si c'est un flop, tu seras 10 ans au Ranch Célébrités et maire de Pisseuse-ville.
Gösteri başarısızdı.
Ça a été un flop.
Gerçekten inanılmaz. Ama doğru koşullarda bir yapımcı başarısız bir oyunla başarılı bir oyundan daha fazla kar ediyor.
Absolument prodigieux, mais... dans certains cas, un producteur gagne plus à faire un flop qu'un succès.
- Ne diyordum? - Doğru koşullar altında bir yapımcı başarısız bir oyundan daha fazla kar eder diyordun.
Que dans certains cas, on gagne plus à faire un flop.
- Anladım. Entrikamızın işlemesi için oyunun batacağından emin olmalıyız.
Pour que notre combine marche, il faut un flop assuré.
- Nedir o? Bir fiyasko mu buldun?
Vous tenez un flop?
Çok büyük bir Broadway fiyaskosunun
D'un bon gros flop qui tache
Başaramam demiştim.
Un flop.
Aptal saptal yenilikler, şıkıdım şıpıdıklar.
Le dernier truc débile, le flip qui fait flop!
Elimden geleni yapıyorum.
- Vous êtes un flop.
- İlki tam bir klasikti.
- Le premier était un flop.
MOZART ZÜPPELERİ DÜŞ KIRIKLIĞINA UĞRATTI
( Les dandies laissent tomber Mozart après son flop ) ( un choeur chante mornement dans le coin )

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]