Fond tradutor Francês
17,642 parallel translation
Doktor gibi bir şeyim.
Comme un docteur, au fond.
Yatırım fonu yönetiyorum.
Gestion d'un fond de couverture.
Yatırım fonu mu?
Tu gères un fond de couverture?
Ben daha onun ne olduğunu bile bilmiyorum.
Je ne sais même pas ce qu'est un fond de couverture.
Bizim fonda...
Et notre fond...
Dave, bu hafta sonu kopuyoruz.
Dave, à fond sur ce week-end.
Keşke yapabilsek... ama okyanusun dibinde... yunuslarla randevumuz var, maalesef...
J'aimerais qu'on fasse ça... mais on a rendez-vous avec les dauphins... au fond de l'océan, alors...
Derin Gırtlak'taki o kızın klitorisi... boğazının arkasındaydı.
Le truc chez cette fille, dans Gorge Profonde... c'est qu'elle a un clito au fond de la gorge.
Şimdi... Yap hamleni.
Maintenant, vas-y à fond.
- Manyak evleneceğiz, tamam mı?
- On va se marier à fond.
Bazen, işime çok dalmışım gibi geliyor, ama bilirsin, önemli olan, yaptığın işin hakkını verebilmek.
Parfois, je me sens étouffé par mon travail, mais c'est important de se donner à fond.
Daha birinci günde ağzınıza sıçmaktan korkmuyorum!
Je n'ai pas peur d'y aller à fond dès le premier jour!
Evladım, evrim geçirmiş olabiliriz ama derinlerde biz hâlâ hayvanlarız.
Mon enfant, on est peut-être évolués, mais au fond, on est toujours des animaux.
Evet, derince nefes al.
Voilà. Respire à fond.
Hint Okyanusu'nun dibindeydi.
Au fond de l'océan Indien.
Bence doğru olanı yaptı.
Tu dis? Voici le fond de ma pensée,
Sıkı çalıştırmış.
Il l'avait entrainé à fond.
Orayı delerek yok edeceğim.
On va les envoyer tout au fond d'un puits d'injection.
Aslına bakarsan Buffy ismi sana yakıştı.
- Au fond, Buffy c'est pas si mal, ça me fait penser à...
Bataklığa dönmüş bu ruhumun derinliklerinde bir damla vicdan azabı duyabilmeyi isterdim ama mümkün değil.
- J'aimerais pouvoir trouver au fond de mon âme une petite pointe de remords, mais... j'en suis incapable.
Tam manasıyla dibi boyladı.
- Il a littéralement touché le fond.
Pekala, arkadaki dostum davuluyla bana eşlik edebilir mi?
D'accord, je peux avoir un roulement de tambour de mon ami du fond?
Dibe vurmamdı.
- Que je touche le fond.
Beni destekliyor ve eminim başarılı olduğumu görmekten hoşlanacak.
Au fond de lui, il me soutient. Il adorerait me voir réussir.
- Tuvalet koridorun sonunda sağda.
Les WC sont au fond à droite.
- Dibe takıldık.
- On est coincés au fond.
Otur biraz, derin nefes al.
Asseyez-vous, respirez à fond.
Yaşlısın ama burada bu boka meraklı birçok adam var.
Vous êtes vieille, mais il y a plein de types qui sont à fond là-dedans.
Bir süre orada yaşadı. Sonra da daha derine batıp öldü.
Il y a habité un peu, et alors, il a touché le fond, et maintenant il est mort.
Bir esinti hissetmiştim zaten.
Le fond de l'air était frais.
Okyanus tabanında da durum aynı.
Fer, nickel, cobalt... Le fond des océans aussi.
Şimdi sıkı durun!
Attention à votre fond de culotte!
Dibe vurdun, dostum.
Tu as touché le fond.
Gidecek tek yön kalıyor. O da yukarı!
A partir du fond, on ne peut que remonter vers le haut!
Gidecek tek bir yolun vardır. O da yukarı.
Quand on touche le fond, on ne peut que remonter!
Hadi, arkaplanı güzel olsun.
Venez, on verra le fond.
Derler ki, cömertlik ve suçluluk arasında bir bağ vardır.
On dit qu'il y a toujouts un fond de culpabilité dans la génrosité.
Ben o kadar zamandır arkanda oturuyordum.
J'étais assise au fond pendant toute l'audience.
Büyülü balık kancası ve Te Fiti'nin kalbi gömülüvermiş denizin derinliklerine.
Et son hameçon magique et le cœur de Te Fiti... ont disparu à jamais au fond de la mer.
- Öyle geldi. Arabasıyla geldi, müzik açıktı.
Ça y ressemblait, tirée dans sa voiture, la musique à fond.
Ki herif özünde çocuk tacizcisi olduğu için bu inanılmaz bir şey.
On en vient à le comprendre et à compatir avec lui, ce qui est un comble, vu que ce type, au fond, est un pédophile.
"Cenazem, pek bir önemi olmasa da, müzik ve dans eşliğinde yaşam döngüsünün bir kutlaması olacak."
Mes obsèques, si l'on peut dire, devront célébrer le cycle de la vie, sur fond de musique et de danse.
Biliyordum.
Au fond de moi.
Kuzenim Arne. O tamamen zombi flamalarına benziyor.
Mon cousin Arne, il est à fond dans les films de zombies.
Arkadaki ofiste ya da kasada olmalılar.
Ils sont avec eux, ou dans un bureau du fond, ou au coffre.
İçten içe, aslıda sen de biliyordun bence.
Au fond de toi, je pensais que tu le savais aussi.
Bir kişilik daha yer var!
"Avancez vers le fond!"
Oradakileri görüyor musun?
Tu vois, là-bas au fond?
Nefes al.
Respire à fond...
- Kalırsın öyle.
- Fais-toi un chèque. - À fond.
Adam adam!
À fond.