Fours tradutor Francês
287 parallel translation
Gel ve şu güzel aperatiflerin tadına bak.
Venez, Carlo, prenez des petits fours.
Boston'lu Parkes'lardan birini aperatif servis ederken görünce... sanırım biraz merak maruz görülebilir.
J'arrive chez les fous et je vois un des Park de Boston servant des petits fours, j'ai bien le droit de m'interroger.
Ne içeriz? Çay?
Petits fours?
Dört gösteri, dört fiyasko.
J'ai déjà réussi quatre fours!
Hizmetçiler bu akşam izinli. Müsaadenizle mezeleri getireyim.
Je vais chercher les petits fours.
Fırınlara!
Aux fours!
- Evet.
- Les fours?
Fırınlara.
Les fours.
Benim öğrenmek istediğim fırınlara konulmadan öncesi.
Avant l'installation des fours, que devenaient les corps?
İlginç başarısızlıklar vardır saygın olmada başarısızlıklar vardır parasal başarısızlıklar vardır.
Il y a des fours intéressants. des fours artistiques et des fours financiers.
Buchenwald'daki fırınlar son anda kaçmaya çalışan insanları kanıtlıyor.
Les fours crématoires de Buchenwald témoignent de la hâte avec laquelle on a fait disparaître les derniers corps.
Fırınlar aynı zamanda pasta fırını imal eden....... meşhur bir firma tarafından üretilmiş.
Les fours étaient fabriqués par une société très connue, également spécialisée dans les fours traditionnels.
Firmanın ismi de hiç çekinmeden yazılabilmiş.
Son nom est écrit en toutes lettres sur les fours.
Dans etmek mi, alışveriş yapmak mı, yoksa pasta yemek mi.
Danser, courir les antiquaires ou manger des petits fours?
İkinci ve üçüncü ocaklar hazır.
Le deuxième et le troisième fours sont bons!
Birincidir her zaman en leziz pastayı yapan.
" Un fait toujours les meilleurs petits fours
İki adet üç buçuk dakika pişmiş yumurta ve biraz da bisküvi.
Des œufs á la coque et des petits fours.
Ocaklar bana daima günlük ekmeğimizi pişiren fırınları anımsatır.
Ces chambres à combustion me font penser aux fours pour notre pain quotidien.
Fırında yeni bir adama sahibiz, Mr. Dvorak.
Nous avons une nouvelle recrue aux fours : M. Dvorak.
Bir keresinde, bütün Almanları bu fırınlarda yakmaktan mutluluk duyacağını söylemişti.
Il a dit qu'il voulait brûler les Allemands dans nos fours.
Bir keresinde fırınların kendisini korkuttuğunu söylemişti,
Elle craignait les fours.
Önümüzdeki günlerde gazlı bir fırın kullanmayı düşünüyoruz.
Les fours à gaz du futur!
Eğer yüz kişiyi alacak büyük bir fırınımız olursa, beşyüz kişilik, bin kişilik, bu işin olması bir kaç dakikamızı alır.
Vous savez, si on avait de grands fours communs où on pouvait mettre 100 personnes, 500, 1000... on pourrait le faire en 10 minutes.
Ama fırınlar küçüktür.
Il y a peu de fours et c'est lent.
Her birinin içinde mermi olan çikolata parçacıklı bir düzine kurabiye.
Et des petits fours avec des balles dedans.
Onlara hep kanapelere erken başlamamalarını yoksa vıcık vıcık olacaklarını ve plaster gibi tat vereceklerini söylemelisin.
Il faut leur dire de ne pas faire les petits-fours trop tôt, sinon, ils ont un goût de pansement.
Kamplarda bulunanlar da çocuk yaşta değildi. Fırına götürülmeleri haricinde.
Contrairement à ceux que vous envoyiez dans les fours.
Fakat yıldızların ocağının derinliklerinde.. nükleer füzyon daha ağır atomlar yaratıyordu
La fusion nucléaire dans les fours stellaires crée des atomes lourds :
Myra, bir anda dört yandan saldırdılar!
Myra, j'ai eu quatre fours à la suite!
Ve bunu hakettim!
Et ils méritaient de faire des fours!
Petifurları.
Les petit fours.
İnsanlar öylece dolaşıp etraftaki diğer insanları fırına atmazlar.
Les gens ne mettent pas d'autres gens dans des fours.
Tıpkı nazilerin fırınlara soktuğu homolar gibi!
Comme les pédés que tes Nazis ont fourgué dans leurs fours.
İki büyük fırın vardı ve sonrasında, cesetler o fırınlara atılıyordu ve alevler gökyüzüne ulaşıyordu.
Il y avait deux immenses fours... et ensuite, on jetait les corps... dans ces fours, et les flammes montaient jusqu'au ciel.
Bizi kovalamaya devam ettiler ve sonra ilk iki fırının detaylarını anladım.
Nous avons couru encore... et alors j'ai distingué les contours des deux premiers fours.
Fırınların arasında, bazı Yahudi esirler çalışıyorlardı.
Et entre les fours s'activaient quelques détenus juifs.
Bazılarını soyduğumuzda, fırınları beslemek için emir geldi.
Nous en avions déjà dévêtu quelques-uns quand l'ordre fut donné d'alimenter les fours.
Böylece, fırınlar beslendi, ama o kadar acemiydik ki fanları çok uzun süre açık bıraktık.
Donc les fours ont été alimentés, mais nous étions inexpérimentés... et nous avons laissé tourner les ventilateurs plus longtemps qu'il n'aurait fallu.
Fırınlar çalışmıyordu.
Les fours ne fonctionnaient plus.
Her krematoryumda on beş fırın vardı. Üç yüz metre kare büyüklüğünde büyük bir soyunma odası, ve üç bin insanın aynı anda gazla öldürülebildiği büyük bir gaz odası vardı.
Chaque crématoire avait 15 fours... un grand vestiaire d'environ 280 m ², et une grande chambre à gaz où on pouvait gazer jusqu'à 3000 personnes à la fois.
Bu iki kişi fırınlarda çalışmıştı. Tecrübeliydiler.
Ils étaient 2 qui travaillaient aux fours, ils avaient l'habitude.
Fırınlar dolup taşmıştı ve insanlar yerlere uzanmıştı.
les fours étaient déjà pleins, et ils sont restés sur le sol.
... fırınlara atıldıkları vakit ise hepsinin bilinci yerindeydi. Hayattaydılar.
Et quand ils les ont jetés ici dans les fours, tous étaient ranimés :
Fırınları inşa ettiğimizde, ne için kullanılacaklarını merak etmiştim.
Quand nous avons construit les fours, je me demandais pourquoi.
Fırınların inşası bittiğinde,... içine kütükler atılıp üzerlerine petrol döküldü ve yakıldı, ... ilk gaz arabası gelince de fırınları niye inşa ettiğimizi öğrenmiş olduk.
Quand les fours ont été terminés, les bûches disposées, l'essence versée et enflammée... et quand le 1er camion à gaz est arrivé... alors, nous avons su pourquoi les fours avaient été creusés.
Çocukların tiyatrosuna SS de gelir çocuklarla oynarlardı.
Que là-bas aussi, les fours étaient prêts.
- Aklımızda bu çeşit bir resepsiyon yoktu.
De la glace et des petits fours.
- Harika, fırınla yani.
- Petits ou grands fours... c'est simple.
Fakat ilk kamyon ölüler ve ölmek üzere olanlar içindi.
Les crématoires II et III avaient chacun 15 fours.
... Kimin ölü olduğunu ve kimin ölü taklidi yaptığını saptamak için tıbbi müdahale imkânı pek yoktu...
Les crématoires IV et V, 8 fours.
İkincisi, çoğu insan kapıya doğru ilerlemeye çalıştı. Psikolojik bir durumdu.
Nous avons dû nous aligner devant les fours.