English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ F ] / Framboise

Framboise tradutor Francês

255 parallel translation
Gülleri boyuyoruz kırmızıya.
- Ni couleur framboise
"Karbonatlı su, sitrik asit, mısır şurubu suni ahududu tadı sebze renkleri ve koruyucular."
"Eau gazéifiée, acide citrique, parfum de framboise... colorants végétaux purs, et stabilisateurs."
Balkonda oturuyordum bir şeyler içiyorum, ahududulu gazozla sarhoş oluyorum.
Pas grand-chose. J'étais sur la terrasse, à boire. Je me saoule au soda-framboise.
Ahududu reçeli.
De la confiture de framboise.
Ahududulu buz çubuğu istiyorum.
Je voudrais un esquimau à la framboise.
Şeytan olduğumu ispat etmek için ahududulu buz çubuğu hemen geliyor.
Pour vous prouver que je suis bien le Malsain Numéro Un, vous allez être gratifié d'un esquimau à la framboise sur l'heure!
Ahududulu buzlu şekerlemeye ne oldu?
Et l'esquimau à la framboise?
- Dağ çileği?
- Framboise?
Ayrıca çilekli, ahu dudulu...
-... en accord parfait. On peut les faire aussi à la fraise, à la framboise...
Sırada, ahududu.
À présent, la framboise.
Bay Thompson, ahududuyla bana saldırın.
M. Thompson. Attaquez-moi avec cette framboise.
Şimdi, ahududuyu savurun.
Maintenant... brandissez cette framboise!
Ahududu karşısında silahsız öz savunma nasıl yapılır?
Comment se défendre... contre une framboise, sans pistolet.
Birisi ahududuyla size saldırırsa sadece kolu çekin, 16 ton ağırlık kafasına düşsün.
Si quelqu'un vous attaque avec une framboise, abaissez simplement le levier et un poids de 16 tonnes lui tombera sur la tête.
16 ton sadece bir yolu... Ahududulu katili öldürmenin sadece bir yolu.
Le poids de 16 tonnes est un moyen... seulement un moyen... d'achever le tueur à la framboise!
Ben de ona diyeceğim ki, "Sana ahududu reçeli getirdim."
Je lui dirai : "Je t'ai apporté de la confiture de framboise."
Dedim ki, Kirpi şimdi gelir, otururuz birlikte, ahududu reçeliyle çay içeriz.
Je me disais, que tu allais arriver et qu'on allait boire... du thé avec de la confiture de framboise.
Ahududu reçelini getirdin, değil mi?
C'est bien de la confiture de framboise que tu as apportée?
- Waldmeister. - Tamam, Waldmeister.
Reine des bois ou framboise?
Ve sonra ormandan topladığımız yabanmersinleri, birisinin almak için çok uzağa gittiği çikolata, ahududu ve tavşan yahnisi ile büyük bir ziyafet verdik. Lehçe ve Yunanca şarkılar söyledik ve gece boyunca herkes dans etti.
Et puis, on a fait un énorme festin, avec des myrtilles cueillies dans les champs, du chocolat, de la soupe de framboise, du civet de lapin, on a chanté des chants polonais et grecs et on a dansé le reste de la nuit!
Ardından, üzerine hafiften tarhun tereyağı dökülmüş, fırında pişirilmiş midye ve bunun üstüne de güzel bir frambuazlı turta.
En plat de résistance : Moules farcies au beurre d'estragon et pour terminer, une succulente tarte à la framboise.
Ahududu çayı baş ağrısına çok iyi gelir.
Le thé à la framboise est très bon pour les maux de tête.
Portakallı mı olsun yoksa Frambuazlı mı?
Orange ou framboise?
Sadece öyle yaptım. Turtle ahududuludan hoşlanıyor.
Turtle aime la framboise.
Eğer çok ktse varsa koyu kırmızı pantolonlarımı giyme hakkım var,... ve bir patsak önümde iki kere çömelmeli, ve chatlanlı "koo" demeli.
Si j'ai beaucoup de kts j'ai le droit de porter le pantalon framboise. Alors le patsak doit me tirer deux révérences, le tchatlan doit me faire kou et l'eciloppe n'a pas le droit de me battre pendant la nuit!
Koyu kırmızı pantolonlar?
Le pantalon framboise? La piscine de PG?
Ahududu.
Framboise.
Bunu benim ağzıma vermeye cesaret edecek tek bir kişi vardır.
Il n'y a qu'un seul homme qui oserait me donner de la framboise.
Ahududulu, yabanmersinli, kepekli, çerezli, sert, esmer buğdaylı var.
Bon, Ray, ils ont framboise, fraise, myrtille, cadillac rose, blé complet, coulis de pêche, beurre de noisette, route des rocs, sarrasin, plein ventre, mûre.
Ahududulu dondurma mı? Hayır, Napolitan isteriz.
Vanille framboise, Non, de la napolitaine,
Bu ahududu sosu.
Ça, c'est du vinaigre de framboise.
Öğğğ. İğrenç. Kahrolası ahududu sosu.
Saleté de vinaigre de framboise...
- Leylak renginde, bunlar harika teşekkürler.
Merci. J'en rêvais. - Des bonbons à la framboise pour mon Totoff.
- Ahududulu, yaban mersinli.
- Airelle-framboise.
- Yaban mersinli, çilekli.
- Framboise-fraise.
Üzüm mü seviyorsun yoksa böğürtlen mi?
Raisin ou framboise. Tu veux lequel?
Çilekli.
Framboise.
Bir hamur tatlısı, iki şekerli lokma, kremalı büyük kahve, ahududu jöleli lokma, portakal suyu, lokma içi.
2 beignets fourrés, 1 Stanley Cup, 1 grand café crème, 1 beignet framboise, 1 jus d'orange et une boîte de petits beignets.
Çifte şekerli ahududu reçeli!
Framboise et double glaçage!
Sadece ahududu
C'était une framboise.
Bu yengeç kuyruğunu ve ahududu turtasını bitirmeme izin ver.
Laissez-moi finir cette queue de homard et cette tarte à la framboise.
Ve bir tane ahududulu dondurma.
Et un sorbet framboise!
Çilek reçeli gibi oldu orası değil mi?
On a fait de la confiture de framboise!
Çilek reçel gibi oldu orası!
De la confiture de framboise.
- Yukarıda bir de ahududulu sabun var. - Aferin sana. Yarın da onu dene
Y a un savon à la framboise, en haut.
- Ahududu mu?
Essaie-le demain. - A la framboise?
"Desmon Tutti-frutti"?
"Framboise Hardy"?
Bir kuşu öldürdüğünde çok üzülmüştün ama şimdi on binlercesini öldürdün ve vicdan azabı bile duymuyorsun.
Je suis fier de toi, mon garçon. Ronce framboise.
Merhaba, minik kuş.
Framboise.
Delirdin mi sen?
On n'a pas encore goûté à la Duff Framboise, à la Lady Duff, à la Duff au fluore... T'es fou?
Frambuazlı.
Miam, à la framboise!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]