Fukai tradutor Francês
38 parallel translation
Bölüm Danışmanı :
Shiro Fukai
Shiro Fukai
Interprètes :.
Burası da yakında Kuraktopraklar'a katılacak.
Cet endroit va bientôt être englouti par le Fukaï.
Devasa endüstriyel medeniyetin çökmesinden 1000 yıl sonra, dünya paslı ve seramik artıkları ile kaplandı. Bu Kuraktopraklar'da ölümcül mantar ormanları zehirli buharını yayıyordu.
Mille ans après l'effondrement de la grande civilisation industrielle, sur la Terre, alors recouverte de rouille et de fragments de céramique, se répandit une forêt toxique appelée Fukaï, qui émet des vapeurs empoisonnées.
Kuraktoprak'ın yaydıkları, sayıları gitgide azalan insan ırkınının var oluşunu tehdit ediyordu.
La propagation du Fukaï menace les rescapés de l'espèce humaine.
Evet. Dediğim gibi, Kurakdiyar'ın yakınında yaşayan herkesin kaderi bu.
C'est le destin de tous ceux qui vivent près du Fukaï, à ce qu'on m'a dit.
Tam bir felaketti. Güneyde, Kurakdiyar iki ülkeyi daha yuttu.
Dans le Sud, le Fukaï a avalé deux autres pays.
Kurakdiyarlar düzenli bir şekilde genişliyor.
Le Fukaï n'arrête pas de s'étendre.
Kurakdiyar'daki zehir asla bu vadiye ulaşamaz.
Le poison du Fukaï ne peut atteindre la vallée.
Ben sadece Kurakdiyarlar'daki bulmacayı çözmek istiyorum.
Je veux juste résoudre le mystère du Fukaï.
Bizler, insan ırkı, kaderimizde Kurakdiyarlar tarafından yutulup yok edilmek mi var?
Nous, êtres humains, sommes-nous destinés à être avalés et détruits par le Fukaï?
Kurakdiyar'a gidip birkaç böcek öldürmüş olmalılar.
Ils ont dû aller dans le Fukaï et tuer quelques insectes.
Kuraktoprak güzel vadinizi de yok etmek üzere.
Vous êtes sur le point de vous faire avaler par le Fukaï. Obéissez-nous.
Kuraktoprak'ı yok edelim!
Brûlons le Fukaï!
Kuraktoprak'ı yok etmek mi?
Brûler le Fukaï?
Kuraktoprak'a karşı hiçbir şansınız yok!
Il ne faut pas lever la main sur le Fukaï!
Kuraktopraklar bin yıl önce doğdu. O zamandan beri insanlar birçok kez ölümcül ormanları yok etmeye çalıştı.
Depuis la naissance du Fukaï, il y a mille ans, les humains ont souvent essayé de brûler la forêt de poison... en vain.
Beklenen an geldiğinde Ohmuların vücutları çürüdü, polenler köklerine damladı ve daha fazla ülke Karatoprak'a katıldı.
Dès lors, se servant des carapaces vides, les spores prirent racines... et de nouvelles terres furent cédées au Fukaï.
Karatopraklara dokunamazsınız.
Il ne faut pas toucher au Fukaï. La ferme!
Kuraktoprak'ın bitkileri bunlar.
Ce sont des plantes du Fukaï.
Temiz su ve gübre ile Kuraktoprak bitkilerinin zehir yaymadıklarını keşfettim.
Avec un sol et une eau propre, j'ai découvert que les plantes du Fukaï n'émettaient aucun poison.
Dizlerimin önüne çöküp size teşekkür edeceğimi mi sandınız?
Tu croyais que j'allais me relever en te remerciant? Vous ne savez rien du Fukaï.
Karatoprak'ın altındayız.
On se trouve sous le Fukaï.
Karatoprak'ın altında mı?
Sous le Fukaï?
Kuraktoprak'ın altında böyle bir yer bulmak hayal gibi.
Trouver un endroit comme ça sous le Fukaï, tu imagines?
Kuraktopraklar'ın doğmasının sebebi nedir?
Les raisons de l'apparition du Fukaï?
İnsanlar Karatoprak'ın ağaçlarını kirletmeden önce temizdi.
Les arbres du Fukaï sont nés pour nettoyer le monde que les humains ont pollué.
En azından Karatoprak'ın daha fazla yayılmasını engellemenin bir yolunu bulmalıyız.
Notre seule chance serait de trouver comment arrêter la progression du Fukaï.
Karatoprakları yakın!
Brûlez le Fukaï!
Eğer tereddüt edersek tüm vadi yutulacak.
Si on hésite, la vallée entière sera prise dans le Fukaï.
Kuraktoprak tarafından yutulmuş olsa bile bir kez daha onu yakıp uzaklaştırırız.
On la brûlera si elle se fait absorber par le Fukaï.
Şimdi anlamak zor olsa bile Tanrı Askeri'ni geri aldığımız zaman Kuraktopraklar'ı yakıp dünyayı da kurtarabiliriz.
Aussi pénible que ce soit pour l'instant, dès que nous aurons repris le Dieu Guerrier, nous pourrons brûler le Fukaï et rendre le monde aux humains.
Göller ve nehirleri insanlar zehirli sulara dönüştürdü. Kuraktopraklar'ın ağaçları onları tekrar temizliyor.
Les lacs et les rivières où les hommes élèvent les poisons... ce sont les arbres du Fukaï qui les purifient.
Hayır! Asbel, onlara Kuraktoprak'ın neden doğduğunu söyle!
Asbel, raconte-leur pourquoi le Fukaï est né!
Kuraktoprak'ın derinliklerinden gerçekten sağ çıkabildi mi görmek için beklemek istiyorum.
Je vais aussi attendre. Si elle peut effectivement revenir vivante des profondeurs du Fukaï...
Zehirlenmiş olsanız bile Kuraktoprak'la beraber yaşayabileceğinizi mi söylüyorsunuz?
Même en étant affectés par ses poisons, vous dites malgré tout vouloir vivre avec le Fukaï?
Kuraktoprak'ı geçtik!
Nous sommes sortis du Fukaï!
Ohmular Kuraktoprak'ı istila etmiş!
Les ohmus se répandent hors du Fukaï!