English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ G ] / Gant

Gant tradutor Francês

1,830 parallel translation
Evet onu da seni sevdiği gibi döverek seviyor.
Oui, il l'adore comme il vous adore avec un gant de fer.
Leela, eldivensiz elimi tuttuğunda beni hamile bırakmış olmalı.
Leela a dû me toucher quand j'avais ôté mon gant.
Eldivenimi bacaklarıma vuruyordum ve avaz avaz tezahürat yapıyordum.
Je tapais mon gant contre ma cuisse. Je bavardais vraiment fort.
"Kasım'daki rüzgârlı bir gecede, " New York şehrinin sokakları hala buzla kaplıyken, " hatta otobüsler bile hareket etmezken,
Lors d'une nuit venteuse de novembre, lorsque les rues de New York étaient encore gelées par la glace, même les autobus étaient immobilisés, un jeune homme nommé Eugène Gant réfugié dans un café-restaurant de la 2e avenue...
Bu durumda, örnek olarak gene'nin bir... kitabı bitirememe ve Priscilla'ya söz verememe kabiliyeti gibi.
Dans ce cas, symbolisé par l'incapacité de Gene Gant à... finir son livre ou s'engager avec Priscilla.
Keşke bir eldiven olabilseydim onun elinde ve dokunabilseydim yanağına ben de.
"Oh! que ne suis-je le gant de cette main! " Je toucherais sa joue!
Yılın 365 günü siyah eldivenler giyerdi.
Elle gardait son gant noir toute l'année.
Eldiven sahte bir eli mi gizliyordu?
Le gant couvrait-il une prothèse?
- Neden şu siyah eldivenleri giyiyorsun?
Pourquoi portez-vous ce gant noir?
Tam uyuyor değil mi?
Ça me va comme un gant, n'est-ce pas?
Celestin Poux nişanlınıza kırmızı yün eldiven verdi.
Célestin poux a sacrifié un gant de laine rouge pour protéger la main de votre fiancé.
Sana eldivenlerini veren adamın adı Poux.
Le type qui t'a donné un gant, il s'appelle poux.
Ona eldiveni siz mi verdiniz?
- c'est vous qui lui avez donné un gant?
Eldiveni var mıydı? Kırmızı, yün bir eldiven.
- Il portait un gant, un gant en laine rouge?
Manech düşerken eldiveni kaybetmiş olabilir mi?
- Le gant rouge... manech a pas pu le perdre?
Kırmızı, noktalı bir eldiven giyiyormuş.
Il portait un gant rouge avec des pois blancs.
30 ya da 40 saniyelik kısa bir ara.
Il tire. Jim Craig repousse du gant.
Ayrıca bu sevecen ve ihtiyatlı tavrın bayağı işe yarıyor.
Cette attitude compatissante et vigilante te va comme un gant.
Bu eldiveni bir daha kullanmam.
Je ne porterai plus jamais ce gant.
"Bu eldiveni bir daha asla kullanmayacağım."
"Je ne porterai plus jamais ce gant."
Bütün hayatım boyunca hayranıydım... artık değilim, eldivenimi çıkarıyorum, yeter.
J'ai été fan toute ma vie, mais c'est fini, je raccroche mon gant.
Bir beyzbol eldiveni ve topu.
Un gant et une balle de base-ball.
Bir baseball eldiveni
Un gant de base-ball.
Evet, burdasınız çünkü bu sigara izmaritindeki DNA ile, olay yerinde bulduğumuz eldivendeki ter izi aynı kişiye ait çıktı.
Vous êtes ici parce que j'ai comparé votre ADN sur ce mégot de cigarette à la transpiration retrouvée à l'intérieur d'un gant en latex sur le lieu du crime.
Eğer değiştirirsen, havadaki mikroplarla dıştaki eldivenler arasında daha fazla temas olur.
Si vous alternez, il y a plus de contact entre le latex exposé du 1er gant et l'atmosphère microbienne.
Naylon torbayı eldiven olarak kullanıp Mike Griffith'i vurmuşsun.
Ce sachet vous a servi de gant pour tuer Griffith.
- Kanlı bir lastik eldiven.
Un gant taché de sang.
- Eldiveni getir hadi.
Wally. Le gant.
DNA veri tabanı sayesinde isim bile buldum.
Epithéliums dans le gant? Avec un nom, gracieusement offert par le CODlS.
Aradığımız katil Danny Fisch.
Le gant a parlé.
Fisch'in avukatı geçersiz sayılması için dilekçe verdi.
Pourquoi? Son avocat récuse le gant.
Vereceğin ifadeye dayanarak delili geçersiz saydırmaya çalışacaklar.
Ils veulent jeter le discrédit sur le gant. Tu piges?
Eldiveni kaptım. Kanlıydı.
J'ai pris le gant... plein de sang.
Eldiveni yerden aldın.
Tu as ramassé le gant.
Yakından inceleyince dış kısmında kan lekesi olabilecek bir kızıllık gördün. Kaçta ayrıldın?
Après un examen approfondi, tu as remarqué une tache de sang sur l'extérieur du gant.
Eldiveni ikametgahı'ndaki emin ve kilitli bir çekmeceye yerleştirdin.
En arrivant... à ta résidence personnelle, tu as placé le gant dans un tiroir fermé à clé par sécurité.
Eldiven incelenince istediğiniz sonuç çıktı mı?
Alors... vous avez trouvé à qui était le sang sur le gant?
Eldiveni delil sayarlarsa bile şanslıyız demektir.
La prison. On aura de la chance si le gant est recevable.
Alma, Pinkerton'lardan söz ettiğim için... Al Swearengen ikna oldu. Babamı bu işe sokmadan Pinkerton'ları çağıramayız.
Le fait de mentionner les Pinkertons a retourné Swearengen comme un gant et les Pinkertons ne feront rien si père n'intervient pas aussi.
Evet, hemen aşağıya iniyor.
- Le gant est jeté. - Il y va.
Şu kız.. şu.. şu.. kız. Eldiveninin teki yok.
Cette fillette, il lui manque un gant.
Öbür.. öbür eldivenine ne oldu?
Où est ton deuxième gant? Je l'ai perdu.
Eldivene ihtiyacım yok.
Je n'ai pas besoin de gant.
Dünyanın en kolay şeyi, tek ihtiyacın olan biraz fıstık... ve boks eldiveni!
Fastoche. Faut des noisettes et un gant de boxe.
Eldiven gördüğümü hatırlamıyorum.
Non, je ne vois pas de gant.
Sana temiz bir bez getireyim.
Deux ou trois points de suture. Je t'apporte un gant de toilette.
Bunu eldiven olarak kullanmak mümkün olsa gerek.
Mais ça pourrait servir de gant.
Demek ki katilin kullandığı eldiven kayıp.
Il manque le gant du tueur.
Olay yerinden çaldığın eldiven nerede?
Où est le gant que t'as volé?
- Eldiven mi?
Le gant?
Eldiven veya başka bir şey giymek istemediğine emin misin?
- Tu veux un gant?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]