Gelen tradutor Francês
31,078 parallel translation
- Doğru numarayı bulduğumda kilit pinlerinden gelen mikroskobik titreşimleri yakalamaya çalışıyorum.
Je suis en train d'essayer de repérer des vibrations microscopiques causées par les goupilles de verrouillage quand je trouve le bon nombre
Dostum, gelen Cook.
Oh, mec, c'est Cook.
Beleş bira için gelen diğer aptal Amerikalılar için ne yapacaksın?
Ce que vous faites au sujet de quelques-uns autre Américain stupide qui entre dans chercher de la bière libre?
Bu ızgaradan gelen sıcak havadan hoşlanıyolar, ama müşteriler geldiğinde evimizin önünde birkaç evsize müsaade edemeyiz.
Ils aiment l'air chaud qui sort de cette grille. Mais on ne peut pas garder des clodos devant quand les clients arrivent.
Gelen verilerdeki ses dalgaları..
le grésillement...
Dün gelen gemiden bahset.
Dites-leur à propos du bateau qui est venu hier.
Demokrası artık bize fazla gelen bir lüks.
La démocratie est un luxe que nous ne pouvons plus avoir.
Jeffrey Michener'ın başına gelen kadar kötü.
Aussi rapide que celles pour Jeffrey Michener.
Sizin neyi umursadığınızı bilmiyorum size önemli gelen şeyi.
Qu'est-ce que vous voulez? Qu'est-ce qui vous importe? Être aimé?
Belki de bunun eritme fabrikasında 16 saat çalışan çocuklardan gelen bir şey olduğunu düşünüyorum.
Peut-être que je pense que c'est un héritage de l'époque où les enfants bossaient 16h par jour dans les moulins à fusion.
Seni kurtarabilmek için elimizden gelen her şeyi yaptık, Ali.
On a fait tout notre possible pour te sauver, Ali.
Bu büyükannemin bu grup seks olayları olurken ormandan gelen sesleri tanımlama şekliydi.
C'était le mot qu'elle utilisait pour décrire le bruit provenant des bois au moment des orgies.
Rahat hissetmen için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
On fera tout pour que tu sois à l'aise.
İkince hatta sana gelen çağrı var.
Un appel pour vous sur la 2.
XO, genel komutadan gelen çok gizli bir SCI mesajı var.
Second, nous avons un message top secret venant de l'état major.
Buna uyamayız. Başkomutandan gelen onaylanmış bir emri sorgulamak... haddimize değil.
Ce n'est pas à nous de remettre en question un ordre direct du Président.
Kasklarında meydana gelen bir hastalık geçirdin mi?
As-tu déjà été blessé à l'ahine?
15 yaşınızda başınıza gelen bir şeyi duymuştum kardeşiniz Dante'nin bir bahisçiye borcu varmış borcunu ödeyememiş, siz de ona yardım etmek için o yaz pizza taşıyarak kazandığınız tüm parayı ona vermişsiniz.
J'ai entendu une histoire sur comment, quand tu avais 15 ans, Ton frère Dante devait de l'argent à un bookmaker mais il ne pouvait pas payer ce qu'il devait, alors tu lui a donné tout l'argent que tu avais gagné cet été là en livrant des pizzas pour l'aider.
Aklına gelen başka nedenler yok mu?
Il n'y a aucun autre facteur auquel tu penses?
Rayna Cruz'u yaratanların soyundan gelen birisi.
Un descendant du peuple à l'origine de Rayna Cruz.
Nasıl oluyor da buraya üç gün önce tertemiz sağlık raporuyla gelen bir adam basit bir apandisit ameliyatından sonra sadece uzak doğuda görülen ölümcül bir hastalığa yakalanıyor?
Comment diable fait un gars qui est venu il y a trois jours avec un projet de loi propre de la santé, sauf pour une appendicectomie de routine, vent avec une maladie mortelle trouve que dans l'Extrême-Orient?
Demek araştırma laboratuvarları için gelen kusurlu kanlar böyle... -... hastanelere gitti... bir böcek? - Doğru.
Voilà comment le sang contaminé destiné aux laboratoires de recherche est allé à hospitals- - un bug?
Şerif? Matt ve Emmy az önce aradı. Jasper Hills'den gelen bir sisten bahsettiler.
Matt et Emmy ont appelé, ils ont dit avoir vu du brouillard sur Jasper Hill.
Senden gelen enerjiyi sezemeyeceğimi mi sandın?
Tu crois que je n'ai pas senti le pouvoir que tu dégages?
Benden sonra gelen çocuğu hatırlıyor musunuz?
Tu te souviens de celui qui m'a remplacé?
Masanızdan gelen bağırışlar da neydi?
C'était quoi, ce boucan?
Çıkmış, iki saat beklemiş meğerse Direktör'ü ziyarete gelen yüksek mevkiden biri varmış adam pul koleksiyonu yapıyormuş Direktör arkadaşımın da koleksiyonu olduğunu duyunca sırf onunla konuşsun diye yukarı çağırmışlar.
Il y va, attend deux heures, et finalement, le directeur avait la visite d'un diplomate qui était philatéliste. Le directeur savait que mon ami l'était aussi. Alors...
Seninle Jack'ten gelen bütün parayı aldı ve bir ay önce tanıştığı kadının tekiyle Florida'ya kaçtı.
Tout cet argent que Jack et toi avez récolté, il l'a pris et s'est enfui en Floride avec une femme qu'il a rencontrée le mois dernier.
Burası kalçamın iç çamaşırıma denk gelen kısmı.
Oh. C'est ici que mes fesses sont généralement placées contre mon caleçon.
İki... başına gelen bu olaydan ötürü iflas etti.
Secundo, il a été ruiné par cette affaire.
Yenilginin ardından gelen 2 generalin daha idam edildiği haberi ile, Zairon imparatoriçesinin tabiriyle "başarısızlık ruhu" adına canıyla ödeyen üstdüzey yetkili sayısı toplam 12'ye ulaştı.
L'exécution de deux autres généraux après la nouvelle de la défaite, a porté à douze le nombre total des officiers de haut rang, qui durent payer le prix ultime pour ce que l'impératrice a qualifié de "carence de l'esprit."
Gelen Christy mi?
C'est Christy?
Kuzey Kutbundan gelen sihirli bir arkadaş.
Un ami magique de vacances, directement du pôle Nord.
Özellikle başınıza gelen onca şeyden sonra.
Surtout après tout ce que vous avez du endurer.
Şu sabah gelen kadını cidden aramam gerek.
Je devrais vraiment rappeler cette femme qui est venue plus tôt.
Çekirdekten gelen elektrostatik alanda bir dalgalanma oldu.
C'était juste une fluctuation mineure dans le champ électrostatique généré par le noyau.
Regulus-12'den gelen bir imdat çağrısı.
Un appel de détresse de regulus-12.
Düşmanlıkların başlamasına sebep olan Eos-7 diplomatik zirvesine atılan bombanın sorumluluğunu henüz kimse üstlenmiş değil, Özerk Gezegenler Birliğinden gelen doğrulanmamış haberler,
Et tandis que personne n'a assumé la responsabilité du bombardement sur le sommet diplomatique d'eos 7 qui enclencha les hostilités, des rapports officieux de la ligue des mondes autonomes pointent résolument du doigt la Ferrous Corporation ou des agents opérant sous ses ordres.
Üsse iş için gelen bütün sivillerin girişleri buradan paintball oynamaya gelenler de dahil.
Les civils entrent ici, quel que soit le motif. Y compris pour faire du paintball.
Ne demek onlara doğru gelen bir füze var?
Ça veut dire quoi, y a un missile allant vers eux?
Nasıl oluyor da "onlara doğru gelen füze" lafını anlamıyor?
Comment est-ce que "missile allant vers eux" peut être dur à comprendre?
- Füzeden gelen ısı havayı iyonize etti ve sinyali bozdu. - Dışarıdayız.
On est dehors.
Kent gelen eli mahvetti.
Il a détruit une suite.
Hangi dahi kafadan kent gelen bir eli kaybeder?
Quel genre de génie détruit une suite donnée?
Cabe, elimden gelen her tür engeli koyuyorum sayısız insanın ölümünden sadece bir tuş uzaktalar.
Cabe, je mets tous les obstacles que je peux dans leurs chemins - - ils sont juste à quelques touches d'un nombre important de gens qui meurent.
Ödüllerimiz veya eski başkanlardan gelen plaketlerimiz olmayabilir ama birkaç havalı oyuncağımız var.
On a peut être pas des trophées ou des lettres du président encadrées, mais on a des trucs cool.
Ray'in ATOM kostümünden gelen sinyal gittikçe güçleniyor.
Nate! Le signal de l'armure ATOM de Ray devient de + en + fort.
Şogun'un 21. yüzyıldan gelen bir süper kostümü çalmasına izin mi verdin?
Hein, quoi? Tu as laissé le Shogun voler une armure du 21ème siècle?
Ama Şogun'a karşı gelen herkesi öldürürler.
- Mais quiconque essaie de combattre le Shogun sera tranché.
- Bak Jefferson... BARRY ALLEN'DAN GELEN BAĞLANTI Eski dostumuz, Dalgagüdücü'ye mesaj göndermiş.
Regarde, Jefferson, notre bon ami a contacté le Waverider.
Elimizdeki kaynaklarda edindiğimiz bilgiye göre Londra'da meydana gelen büyük enerji kesintisi Bir elektrik ve petrol şirketi olan
Nous venons d'avoir confirmation que l'énorme panne d'électricité qui a touché Londres est due à une cyber-attaque à la Manchester Energy International, une compagnie de gaz et d'électricité ayant des bureaux en Europe et aux USA.