Gemim tradutor Francês
465 parallel translation
Orası - - Orası, gemim batmadan önce benim de bağlı olduğum yerdi.
C'était notre destination quand mon bateau a coulé
- Neden? - Gemim geldi.
- Pourquoi faire?
Haftada birden fazla gemim batıyor.
Plus d'un bateau par semaine finit sur ces récifs.
Gemim ve kargosu Berlin'in dostu olan ellere geçecektir.
Mon navire et le minerai tomberont aux mains des Allemands.
Benim evim gemim benim evim denizler.
Le bonheur est le marin... rentré des mers
Şerefine, benim güzel gemim.
A toi, mon beau navire.
Artık kendi gemim vardı ve iki şeyle iftihar ediyordum :
J'avais mon propre vaisseau et j'étais fier de deux choses :
Gemim hâlen körfezde çapa atık bir hâldeydi. - Tüm tayfa vazifeye!
Mon navire était encore ancré dans la baie.
Gemim çapasız, yüreğim ise umutsuzdu. Güney Kutbu'nu koruyan buz dağları tam önümde gümbürtüyle parçalandı.
Les montagnes de glace qui gardent le pôle Sud s'ouvrent devant moi...
Gemim eve dönene dek, Lavender Hill'deki Balmoral pansiyonunda yaşamaya mecburdum.
En attendant le bon vent, je devais vivre à la pension Balmoral à Lavender Hill.
İşte gemim, River Queen.
C'est mon bateau, le River Queen.
Gemim senindir.
Mon bateau est à vous.
Senin gemin benim gemim.
Ton bateau, mon bateau.
Ama gemim sabah erken kalkıyor.
Mais mon bateau part demain de bonne heure.
geçen yıl gemim benden alındığında.
Quand mon bateau a coulé, il y a un an.
Gemim batarken konsülün hayatını kurtardım.
Ma galère a coulé, j'ai sauvé la vie d'Arrius.
Gemim ne olacak?
Et mon bateau?
San Diego'ya. Gemim orada.
- Vous allez où?
Benim gemim amiralliğin emirlerine uyacak.
Mon navire suivra les ordres de l'Amirauté.
Bir gemim var.
J'ai un navire.
Kendi gemim aşağıda sahilde duruyor.
Mon navire s'est échoué sur la côte.
Fakat, kızım güvende, gemim de hala su üstünde olduğu için...
Cependant, ma fille étant en vie et mon navire en état...
Gemim çok değerli, unuttun mu?
Mon vaisseau a de grandes qualités, souviens-toi.
Ama eğer ben kazanırsam gemim, TARDIS bana geri döner.
Mais si je gagne, mon vaisseau... le TARDIS me revient, hum?
Öyleyse, mesele sadece benim gemim değildi.
DOCTEUR : Ce n'était pas juste pour mon vaisseau.
Ve gemim geri geldiğinde, herşeyi düzeltebilirim!
Quand je l'aurai retrouvé, je pourrai tout réparer.
Gemim!
Mon vaisseau...
Ayağa kalk ve dertlerini unut, yönetecek bir gemim var.
Lève-toi ou va porter tes soucis ailleurs. J'ai un vaisseau à mener.
- Bu operasyondaki amiral gemim olacak. - Teşekkürler, efendim.
Ceci sera mon navire-amiral, dans la prochaine opération.
Peki ya gemim gecikirse.
- Et si mon navire était retardé?
Gemim büyük gizler içeriyor.
Ce vaisseau contient de grands secrets.
İşte gemim!
Mon vaisseau!
Bugün öğleden sonra, gemim o barikatta kendine zorla yol açtı.
Cet après-midi, mon bateau a forcé le barrage.
- Gemim sende ve geri istiyorum.
- Je veux récupérer mon vaisseau.
Koskoca galakside benim küçük gemim mi seyire tehdit?
Mon tout petit vaisseau est une menace dans cette immense galaxie?
Bu benim gemim, benim gemim.
C'est mon vaisseau. Mon vaisseau!
Eğer düşünecek olursanız gemim kaçırıldığımı...
Si vous voulez que mon vaisseau considère ma capture...
- Hayır. Evet, gemim.
- Je ne suis pas programmée...
Yukarıda bir gemim var, dört adamım burada, biri benim yüzümden ölüyor.
J'ai un vaisseau qui m'attend, quatre personnes ici, dont l'une va mourir à cause de moi.
Gemim onlarda, kendi değersiz gemilerini saymazsak.
Ils ont pris mon vaisseau, et se sont débarrassés du leur.
Gemim işe yaramazdı. Siz ve geminiz koloni gezegeni seçmek için gereklisiniz.
J'ai besoin de vous et de votre vaisseau pour choisir une planète à coloniser.
Söyle bakalım, benim gemim için nasıl tehlike arz ediyormuş?
Dites-moi en quoi il représente un danger pour mon vaisseau.
Uzay gemim, sadece bir gemi değil.
Que mon vaisseau n'est pas qu'un simple vaisseau.
Senin işin var, benim gemim var ve ikimiz de değişmeyeceğiz.
Tu as ton travail, moi mon vaisseau et aucun de nous ne changera jamais.
Gemim.
Mon vaisseau...
Gemim beni bekliyor. Au revoir.
Mon vaisseau m'attend.
Zavallı gemim.
Mon pauvre vaisseau.
- Uzay gemim var, ama bozuk.
- J'ai un vaisseau, si je peux le réparer
Benim gemim bu mavnadan daha hızlıdır.
Vous irez à Cobra.
Evet, benim gemim.
Oui, c'est mon vaisseau.
- Evet. Gemim.
Vous êtes entêté, vous alors?