Gidip tradutor Francês
56,611 parallel translation
Kullanabileceğim bir cep telefonun var mı? Böylece oraya gidip seninle de bağlantıda kalabilirim.
Vous avez un portable afin que je reste en contact avec vous?
Ben gidip kızları alacağım, tamam mı?
Je vais chercher les filles.
- Siz gidip sörf yapın çocuklar.
- Les vagues sont géniales. Allez surfer.
Cesurca oraya gidip onunla bir erkek gibi konuşacak mısın? Yoksa burada ürkütücü biri gibi dürbünden mi gözetleyeceksin?
Vas-tu te prendre en main et aller lui parler comme un homme au lieu de jouer au voyeur pervers avec tes jumelles?
Şimdi gidip pisliğinizi temizleyin.
Allez nettoyer votre gâchis.
Gidip bir bakacağım.
Je vais jeter un œil.
Ki bu durumda gidip o kızları sorgulamalıyım.
Je devrais interroger les filles, alors.
Şimdi gidip yaptığınız pisliği temizlemem gerek.
Je dois aller nettoyer votre gâchis.
İçimden bir his orada bir haltlar dönüyor diyor. Testislerimse oraya gidip bir bakalım diyor.
Mon instinct me dit qu'il se passe un truc louche et mes couilles me disent qu'il faut aller enquêter.
Gidip o kaltağa gününü gösterelim.
Allons lui botter le derrière, à cette garce.
Gidip Patrick'i bulacağım.
Je vais chercher Patrick.
Gidip Patrick'i bulacağım kızlar.
Je vais chercher Patrick. Ça va aller? Quoi?
Tamam. Önce gidip bardağımı dolduracağım.
D'abord, je vais remplir mon verre.
Gidip üstünü değiş, lütfen.
Retourne te changer, s'il te plaît.
- Gidip şovu izleyebilir miyiz?
On peut aller regarder le lancer de la pizza?
Ben de o okula gidip akademik burs kazanacağım.
Et moi, je vais m'inscrire à cette école et obtenir une bourse.
Gidip istersin.
On lui demande.
Silahın yoktu. Elini kolunu sallayarak gidip para mı istedin mi?
Tu y es allé, désarmé, et tu leur as simplement demandé?
- Ayrıldık ama geliyor. - Gidip onu bulacağım.
Il a été ralenti.
George, Londinium'a gidip, çocukları toplamanı istiyorum.
George, retourne à Londinium et rassemble les gars.
Gidip işimi yapabilir miyim yoksa saçma saçma konuşmaya devam mı edeceksin?
Je peux aller travailler ou je continue à dire des âneries?
- Şimdi gidip onu alacağım.
- Je vais le chercher tout de suite.
Gidip annene yardım edelim mi?
On devrait aller aider ta mère. Allez!
- Gidip şu battaniyeyi al da, annen canıma okumasın.
Retourne chercher la couverture. Sinon, maman va m'étriper.
Şimdi, gidip Şirinler Köyü'nü bul.
Maintenant, va trouver le village de Schtroumpfs.
Hadi gidip biraz eğlenelim.
Allons s'amuser un peu.
Gidip bana birkaç Şirin getir.
Rapporte-moi des Schtroumpfs.
Kesinlikle gidip yaptığımız şeyi düşüneceğiz.
On va bien réfléchir à ce qu'on a fait.
Evet olurdu ama nezaket rozetim yok. Bu yüzden gidip biraz odun getir.
Certes, mais j'ai pas encore obtenu mon badge de politesse, alors, va me chercher du bois.
Hadi gidip biraz karanlık tarafta dolaşalım.
Allons marcher du côté obscur.
Neden gidip bir eve musallat olmak gibi yararlı işler yapmıyorsun?
Si vous vous rendiez utiles en allant hanter une maison?
Gidip yaşlılara yardım edelim.
Allons aider le 3e âge.
Eve gidip ilaçlarımı ayarlayacağım.
Je rentre préparer mes cachets.
Gidip anneanneni bulayım. Ders için ödeme yapması lâzım.
Je vais voir ta grand-mère, elle m'a pas payé.
Beyler, gidip paramızı geri alalım.
Messieurs, allons récupérer notre argent.
Hey, gidip bir tuvalet bulayım.
- Je vais aux toilettes.
Swanney'e gidip borçlarımı ödedim. Biraz beyaz aldım.
J'ai été voir Swanney, pour payer mes dettes et acheter de la coke.
Bir dakika işemeye gidip, hemen döneceğim.
J'vais pisser, j'reviens juste après...
Ben gidip bizden habersiz olan ev sahibimize saygılarımı sunacağım. Kendisi her kimse.
Je vais aller remercier notre hôte, qui ne s'attendait pas à de la visite et que je ne connais pas.
Şimdi gidip onlara bir ders verin.
Allez leur flanquer une bonne correction.
Gidip kontrol edelim... - Evet.
Laisse-moi vérifier cette clairière...
Bay Phillips, gidip çocuklarınızı alın.
M. Phillips, allez chercher vos enfants.
Ally'e gidip ödevimi bitirebilir miyim?
Je peux aller finir mes devoirs chez Ally?
Ya da gidip mutfakta Papa ile konuşursun.
Ou aller parler à Papa dans la cuisine.
Ben gidip atölyede projeyi bitiriyor olacağım, uğramak istersen gel.
Je serai en train de finir un projet dans l'atelier, si tu veux passer.
Eve dönüp, işe gidip, iyi bir insan olmaya çalışacağım.
Chez moi, je pars travailler, j'essaie d'être une bonne personne,
Yavru zürafa hayvanat bahçesinde iki hafta daha kalacak, yani vakit varken gidip görmelisiniz.
Le petit de la girafe restera au zoo pendant deux semaines seulement, alors hâtez-vous!
- Peki. - Gidip bir şeyler yiyelim.
Allons manger un bout.
Yelapa'ya kadar arabayla gidip, oradan tekne alırız.
On ira en voiture jusqu'à Yelapa.
- Gidip Patricki bulacağım, olur mu?
- Est-ce que ça va aller?
Sonra gidip, okyanusta yaşarız.
On achètera un bateau et on partira vivre en mer.