Graffiti tradutor Francês
332 parallel translation
Pencere camındaki çizikler Müfettiş.
Le graffiti sur la vitre.
Ben şahsen, Kont Lovignano'nun konutunun mağaralarında, çok eski zamanlardan kalma yazıtlar buldum.
J'ai moi-même découvert de très anciens graffiti... dans les grottes des comtes de Lovignano.
Sen ancak umumi tuvaletlerin duvarlarını süsleyebilirsin, boşboğaz herif.
Votre place est dans les urinoirs, avec vos graffiti et votre baratin...
Oradayken pis çizimlere doğru dönecek.
Il se tourne vers les sales graffiti qui y sont inscrits.
Graffiti New York'ta bir meslek.
Le graffiti à New York est une vocation.
Graffiti, ismi gibi, bir sanat değildir.
Le graffiti, comme son nom l'indique, n'est pas un art.
Graffiti yüzeye bir uygulamadır.
Le graffiti est l'application d'un moyen sur une surface.
Onlar diyor ki çocuklar metrolarda çalışır, bu sistem kontrol dışı, SE3 : Bu 15 - veya 16-yaşındaki çocuklar sistemi çalıştırıyorlar.
Ils disent que les gamins dirigent le métro, que le système est hors controle, que des gamins de 15 ou 16 ans dirigent le système et que le graffiti en est le symbole.
Ve o graffiti sanatçılarının lehine soğukkanlı olmak gibi, sakin ve aklı başında o sanatını trende ortaya koyabilir.
Les graffeurs préfèrent être cool, calmes et sereins en posant leur art dans le train comme ils le peuvent.
1970'lerde New York'ta yeni bir neslin "hip-hop" olarak isimlendirdiği alt kültürün rap'i graffitisi ve break dansı gerçekçi ifadeler olmaya başladı.
Dans les années 70, le graffiti le rap et le break-dance devinrent les moyens d'expression d'une nouvelle sous culture appellée "Hip-Hop".
Graffiti yazıldı.
Le graffiti est l'écrit.
Graffiti her yerde.
Des graffitis partout.
Yıllar önce, graffiti çokça gizli ve hoştu.
Il y a quelques années, c'est presque un secret.
Evet, kıyaslanabilir graffiti görüyorum.
Et bien, j'ai déja vu des graffitis comprables à ceux là.
Bu maliyetlerin her biri milyon dolarlar, bir anlamda, çünkü diğerleri gittiler ve kopyalamayı denediler.
Chaque graffiti nous coute un million de dollars, dans un sens, parce que les autres arrivent et essaient de copier.
üç kartlı monte gibi ve cebe atmak ve hırsızlık ve graffiti bizim özel ve kamu alanlarımızı kirletiyor.
C'est comme le bonneteau et les pick pocket et le vol à l'étalage et le graffiti déteriorant nos murs publics et privés.
Röportajcı : Biz graffiti hakkında bir film çekiyoruz New York'ta.
Nous faisons un film sur le graffiti dans le métro de New York.
Burda öteki yerlerden daha çok mu graffiti var?
Il y a t'il plus de graffiti ici qu'ailleurs?
Onlar şu an bu hatta graffiti bölümüne sahipler, gerçekten orası gibi değil, gerçekten.
Maintenant il y a une équipe anti-graffiti sur cette ligne ce qu'il n'y avait jamais vraiment eu.
Onsuz oturamıyor, bilirsiniz, birşeyin üstüne graffiti yapmak.
Il ne peut pas s'assoir sans, vous voyez, faire des graffitis ou un truc comme ça.
Graffitiye girdiğimde, trenlere gittiğimde, daha çok ufaktım.
Je suis mis au le graffiti, en prenant le métro, quand j'étais plus jeune.
Ben 1973 veya 1974'de başladım, bunlar arasında... erken yaşları... ilk bombing'in, bombing'in en önemli yaşları.
J'ai commencé en 1973 ou 1974, au tout... début... du graf, des années très importantes pour le graffiti.
Bazı insanlar farklı oklara meyillidirler graffiti boyunca uzanan.
D'autres en ont des différentes qui passent à travers leurs grafs.
- Graffitinin kıvılcımları bunlar.
- C'est ce qui garde le graffiti vivant.
Eve geldiğimde, Bunun hakkında hiçbir şey bilmiyordum yazı yazmak, graffitiyi bilmiyordum, çünkü burda değildim.
Quand je suis rentré, je connaissais rien du tag, du graffiti, j'en avais jamais entendu parler.
Kase : Pekala, Graffiti hakkında tek bir şey biliyorum adamım.
Je sais un truc sur le graffiti, man
Hayır, O graffiti çizdiğimi biliyor.
Non, elle sait que je fais des graffiti.
Bir kaç graffiti yapmak için gideceğim.
Je vais faire des graffitis.
Trenler düzenli olarak yıkanır, bu graffiti için problemdir, bu sorunu ortadan kaldırmalıyız, nasıl olabilir, en iyi şekildemi muayene yoksa zararlı şekildemi muayene.
Les trains sont lavés régulièrement, mais à cause du probleme des graffitis, nous devons utiliser un produit anti-graffiti, qui au mieux, endommage l'aspect de base du train.
Trende... akrilik plastik camlar kullanamayacağız, çünkü bu graffitide aynı şekilde camların sisi için bir sorun gidermedir.
On ne peut pas utiliser... des vitres en plastique acrylique, parce que le produit anti-graffiti les rend opaques.
Sıklıkla problem olan, pırıl pırıl tren camı üretilmiyor olması, oldukça bulanık renklerde, bazı graffiti savunucuları göz önünde yapılan işleri çekici bulmuyor.
Le problême c'est que, ça ne rend pas un wagon flambant neuf, mais plutot, une sorte de couleur vomi, et certains graffeurs nous disent que c'est moins beau que leur soi disant "art".
Şu ıvır zıvıra bir bak. Graffiti senin hayatını daha iyi yapmaz ; o senin mahalleni sadece kötü yapar.
Le Graffiti ne rend pas ta vie meilleure, ça détruit ton quartier.
" Şampiyonları bi kenara bırakalım, graffiti aklı başında olmayanlar içindir.
"Parole de champions, le graffiti c'est pour les bouffons".
Mr. Mayor, posterdekiler graffiti dahilerimi?
Monsieur le Maire, on peut faire des graffiti sur ces affiches?
Ben graffiti bombacısıyım.
Je suis un tagueur.
Graffiti yapmayı deniyor isen iki stil vardır, bilirsin, her biri ile bir arada.
Il y a deux styles de graffiti qui essaient de, tu vois, co-exister l'un avec l'autre.
Min : Neden graffitileri harap ediyorlar.
C'est pour ça que le graffiti est fini.
Metrolara yapılan gerçek graffitiler yavaşça ölüyor, ve bu yerdeki gibi.
Le vrai graffiti du métro, fait sur les trains meurt doucement et c'est en train de le remplacer.
Woman : "Blondie" graffiti sanatıyla önemli bir figür gibi görünüyor.
"Blondie" semble être une figure importante dans le graffiti.
"Elime bir boya alıp senin graffitinin üstünü boyasam neler hissedersin?"
"Que dirais tu si je prenais une bombe et que j'écrivais sur ton graffiti?"
Ve graffiti trenlerde değilde sadece tuvallerde olacaksa bunun için üzüntü duyarım.
Et je pense que c'est triste si le graffiti n'existe plus que sur des toiles et plus sur les trains.
Graffitiden para kazanamazsın. "
tu te fais pas d'argent avec le graffiti. "
Trenlere gidip graffiti yaptığında, sana ödenen 75c neler hissettiriyor, biliyor musun?
Pourquoi payer 75 centimes quand on doit monter dans des trains plein de graffiti?
Ben kamunun zorla girilen veya çirkin bir yer olabileceğini düşünmüyorum, Onlar içeriyede graffiti yapsalarda.
Mais je crois que ce que les gens trouvent le plus génant et moche ce sont les graffiti à l'intérieur.
Mayor Koch : yaklaşık üç yıl önce, Dick Ravitch'e bir öneride bulunmaya karar verdim köpekleri koyun graffiticilerden alanı korumaları için.
Il y a 3 ans, j'ai décidé de suggérer à Dick Ravitch qu'il mette un chien dans le dépot pour garder les vandales du graffiti dehors.
Graffiri genellikle olacak.
Il y aura toujours du graffiti.
"Pardon, oğlunuz graffiti yüzünden elimizde."
"Excusez moi, on a votre fils pour graffiti."
Nihayet kendimi graffiti yapabilirken evlenirken yaşam tarzımı yansıtırken görebiliyorum, bilirsiniz, ve de iyi para kazanmak, bunun gibi.
Je me vois grandir sans le graf me marier vivre une belle vie, tu vois, et me faire pas mal d'argent, comme ça.
Büyük merdivenler, duvar yazıları. Mağara gibi bir yer.
Hautes marches, graffiti, un look préhistorique.
Sadece bu pislikler değil.
Les graffiti, c'est rien.
Grafiti köprüsünden ayrıldığımızdan bu yana geçenleri hatırlıyor musun?
Tu te rappelles quelque chose depuis graffiti bridge?