English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ G ] / Grev

Grev tradutor Francês

796 parallel translation
"GREV", önemli ve seçkin yönetmen
"LA GREVE", le premier film de l'éminent réalisateur
GREV
LA GREVE
BÖLÜM İKİ GREV SEBEBİ
DEUXIEME PARTIE : Prétexte à la grève
BÖLÜM DÖRT GREV SÜRÜYOR
QUATRIEME PARTIE : La grève traîne en longueur
Grev sürsün diyenler?
Qui est pour continuer la grève?
Fabrika civarında grev yapanlar bir devlet içki dükkanına saldırıp, talan edip yaktılar.
Dans le quartier des usines, les grévistes ont saccagé et brûlé un entrepôt de vin gouvernemental.
GREV ve AYAKLANMA Halk, ekmek kuyruklarına isyan etti.
Grèves et émeutes!
Grev yapıyoruz. "
On est en grève. "
Arabamızın bozulduğunu taksiciler grev yaptığı için sende kaldığımızı mı söyledin?
Et qu'à cause d'une panne d'auto, nous avions passé la nuit chez toi?
Herkes ablamın ne diye grev yaptığını soruyor.
Tout le monde me demande pourquoi ma sœur fait la grève.
Bir daha o işgüzarlar niye grev yaptığımı sorarlarsa onlara alnımın teri için yaptığımı söylersin.
La prochaine fois qu'ils te posent cette question, dis-leur que c'est pour l'argent que je gagne péniblement.
Dün akşam grev toplantımız vardı. Sana söyledim sanıyordum.
On avait une réunion pour la grève, hier soir.
Akşama kadar grev yapmak ayakkabıları yıpratıyor.
Faire le piquet ça esquinte les chaussures.
Bugün grev yaparken sizin ahlaksız polislerden biri yaptı.
On faisait le piquet devant le magasin et un sale flic m'a frappée.
- Grev yapıyordun, değil mi?
- Vous faisiez bien grève, non?
- Grev yapmaya hakkımız var.
- Oui, et on en a le droit.
- Grev yapalım.
- On fait la grève.
Unutmayın, grev yapıyoruz.
N'oubliez pas, on est en grève.
O tip propaganda her yerde kötüdür, ama tuvalete girenleri... grev yapmaya kışkırtıyor!
En plus de la propagande, elle incite les employées à faire la grève.
Grev yapıyoruz.
Ils font la grève.
Grev kırıcılık yaptıkları zaman, beş alamayacaklar.
Dès que la grève arrête, ils paieront plus.
Grev mi?
Une grève?
İşçiler 22 haftadır çalışmıyordu. Grev kışa giriyordu.
Vingt-deux semaines de grève alors que l'hiver approchait.
Babam ve Bay Gruffydd'in yardımıyla grev sona erdirildi.
Puis la grève prit fin, avec l'aide de M. Gruffydd et de mon père.
Daha kötüsü, fabrikada grev vardı ve ben de grevcileri destekledim.
Pire encore, lors d'une grève à l'usine, j'ai soutenu les grévistes.
Bu grev çok ciddi, sör.
Cette grève est sérieuse.
Grev bitti, biz kazandık!
La grève est terminée!
Grev mi yapmak istediler? Hayır efendim, soruşturmaları sıkıştırmak için gelmişler.
Ils veulent qu'on accélère les procédures.
Grev kırıcıları kolluyorsun.
Dites-vous bien ça.
Grev kırıcı o. Elebaşı o.
C'est elle qui les a contraintes à travailler si vite.
O bir grev kırıcı.
Vous n'allez pas la tuer!
Şu radikal de olamaz. Yıllardır grev hattında değil.
Pas davantage cet expert qui "répara" ma radio.
Paris'teki grev ulaşımı çok zorlaştırdı.
Grève des transports à Paris!
Ne diye grev yapıyorlar ki?
- Quelle satané grève!
Dışarıda bir grev vardı.
- Oui. Je sais, c'est la grève.
Muhtemelen grev yüzündendir. Toplu taşıma araçları çalışmadı bugün.
Je ne sais, peut-être à cause du manque de transports.
Grev mi olacak?
Il va y avoir une grève?
Erkekler talepleri için grev yapacak ancak kadınların istekleri sona bırakılacak.
Les hommes font grève pour leurs revendications. Celles des femmes sont secondaires. Toujours.
- Kadınlar grev gözcüsü mü olacak?
- Un défilé - de femmes?
Grev 93 e 5 oyla onaylandı.
Ils ont voté la grève à 93 voix contre 5.
Tek hedef "grev" dedi. Eşitlik.
Il disait qu'ils ne réclamaient qu'une chose :
Ayrıca grev iddiaları!
On pourrait en faire une revendication.
Ve grev başladı.
Et la grève a commencé, comme une grève classique.
Başka şehirlerden grev kırıcılar tuttular.
La compagnie a décidé de faire appel à des briseurs de grève.
Bay Hartwell, bazıları oldukça cesur! Özellikle burada grev gözcüsü yönlendirme yapar. Adı ne?
Il y a quand même quelques durs à cuire dans le tas, notamment ce meneur, Ray...
Grev başlayınca ustabaşı az olur, seni bu konuda teşvik ediyorum.
Je connais vos états de service. Vous étiez pressenti pour devenir contremaître.
İki grev kırıcı gördük.
Viens ici! On a vu deux jaunes!
Grev kırıcılar.
Appelez quelqu'un!
Bir sabah, Bayan Salazar grev gözcüsü oldu!
Un jour, Mme Salazar a rejoint le piquet de grève.
İki grev kırıcı geçmeyi başardı. - Dinlenmek için durdu.
Deux jaunes sont passés.
Grev gözcüsü onları görünce geri döndüler.
Dès qu'ils ont vu ça, ils ont rebroussé chemin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]