Görebiliyor musunuz tradutor Francês
273 parallel translation
Gerçekten de geleceği görebiliyor musunuz?
Vous pouvez vraiment lire l'avenir?
Pozisyonunuzu bildirin. Sinyallerimizi görebiliyor musunuz?
Vous captez nos signaux?
Sinyallerimizi görebiliyor musunuz?
Vous captez nos signaux?
Yatak odanızdan Bay Steele'in kapısını görebiliyor musunuz?
- On voit sa porte de votre chambre?
Kayıp parçalar içinde, mesela karbüratörü görebiliyor musunuz?
Quant aux manquantes... Voyez-vous un carburateur?
Bir şey görebiliyor musunuz?
Que voyez-vous?
Madem bunlar doğru değil tanık Christine Helm'in bilerek aksi ifade vermesi için bir sebep görebiliyor musunuz?
Pourquoi Christine Helm aurait-elle fait ce témoignage - s'il était faux?
Görebiliyor musunuz? Bakın.
Vous avez vu?
Yüzbaşım, oradan bir şey görebiliyor musunuz?
Capitaine, vous voyez quelque chose?
- Oğlunuz neye benziyordu? - Görebiliyor musunuz?
- Il ressemble à quoi?
- Görebiliyor musunuz?
Vous êtes sur écran.
Hawaii'den Jüpiter 16'ya. Tanınmayan bir cisim kıç tarafından hızla size yaklaşıyor. Görebiliyor musunuz?
Hawaï à Jupiter-16, objet non-identifié approche par derrière.
17 Ekim gecesi dairenize gelen adamı şu anda mahkeme salonunda görebiliyor musunuz?
L'homme qui est venu à votre appartement le 17 octobre au soir, le voyez-vous dans celle salle?
Ellin ötesinde, onun suratını görebiliyor musunuz, bedenini?
Pouvez-vous voir son visage, son corps?
Görebiliyor musunuz?
Allez-y, regardez!
Russell Meydanı Metrosu'nda gördüğünüz adamı bu fotoğrafta da görebiliyor musunuz?
L'homme que vous avez vu à RusseIl Square est-il sur ces photos?
Görebiliyor musunuz?
Tu le vois?
Beni görebiliyor musunuz?
Vous pouvez me voir?
Bir şey görebiliyor musunuz?
- Y lis-tu quelque chose?
Siz görebiliyor musunuz?
Je ne le vois pas. Et vous?
Bebek burada, millet! Onu görebiliyor musunuz?
Le bébé est arrivé, vous voyez?
Bunu görebiliyor musunuz?
Vous voyez ça?
- Bir şey görebiliyor musunuz? - Hayır.
Vous voyez quelque chose?
- Görebiliyor musunuz?
Regardez, vous voyez?
Peki dudaklarını oynatmadığını görebiliyor musunuz bari?
Comment sais-tu qu'il ne bouge pas les lèvres?
Bu satış ajansını satan... kişiyi görebiliyor musunuz?
Reconnaissez-vous l'homme venu vous démarcher, dans la salle?
Yüzbaşı Blackadder'ı bu mahkeme salonunda görebiliyor musunuz?
Le capitaine Vipèrenoire est-il dans ce tribunal? Oui!
O olmadan, görebiliyor musunuz?
Sans cela, voyez-vous?
- O kadar uzağı görebiliyor musunuz?
- Oh, vous pouvez voir si loin?
- Onu bu salonda görebiliyor musunuz?
Le voyez-vous dans ce tribunal?
İblisin ortaya çıkışını görebiliyor musunuz?
Vous voyez le serpent arriver?
- Yüzünü görebiliyor musunuz?
- Le voyez-vous?
Onları görebiliyor musunuz, efendim?
Vous les voyez?
Yemin altında olduğunuzu hatırlayın, dürüstçe cevap verin... Üç adım uzaktaki bu aynada yüzünüzdeki yarayı görebiliyor musunuz?
En n'oubliant pas que vous êtes sous serment, voyez-vous des lésions sur votre visage à un mètre de distance?
- Yaraları görebiliyor musunuz?
- Voyez-vous des lésions?
Çok karanlık. Görebiliyor musunuz?
C'est sombre, vous y voyez?
- Sinagog, görebiliyor musunuz?
La synagogue...
Ama şimdi normal görebiliyor musunuz?
mais maintenant vous voyez normalement?
Eee, buradan temel noktalarımızı görebiliyor musunuz?
Voyez-vous une de nos stations géodésiques d'ici?
Bunu görebiliyor musunuz, bayanlar ve baylar?
Vous voyez ça, mesdames et messieurs?
"Insanin gördügü gibi görebiliyor musunuz sanki?"
"Serait-ce ø vue ïhomme que tu vois?"
Ben olabilecek birini görebiliyor musunuz?
Pas d'alter ego en vue?
- En sevdiğiniz hayvanı görebiliyor musunuz?
Attention aux escaliers.
Onu görebiliyor musunuz?
Vous le voyez?
- Onda damga var mı? Görebiliyor musunuz?
Vous les voyez?
Siz görebiliyor musunuz?
Et vous?
Benzerliği görebiliyor musunuz?
Voyez-vous le parallèle?
Şuradaki beyaz şamandırayı görebiliyor musunuz?
Vous voyez Ia bouée blanche?
Şimdi görebiliyor musunuz bilmiyorum.
Je ne sais pas si tu le vois.
Onu görebiliyor musunuz?
- Tu le vois?
Görebiliyor musunuz?
- Vous le voyez?